20. Hukuk Dairesi 2014/8910 E. , 2014/10762 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü;
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü 106 ada 1 parsel sayılı 1907943,39 m² yüzölçümündeki taşınmaz, orman vasfıyla Hazine adına tesbit edilmiştir.
Davacı Aralık 1957 tarih 9 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazının 106 ada 1 sayılı orman parseli içinde bırakıldığı iddiasıyla, 9 sıra numaralı tapu kaydı kapsamında kalan taşınmazının adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 106 ada 1 sayılı parselin krokide (A) harfi ile gösterilen 5458,50 m² yüzölçümündeki bölümünün, ... mirasçıları adına; geri kalan bölümünün ise tespit gibi tesciline karar verilmiş, davalı Hazine ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27.02.2012 gün ve 2011/13368 – 2012/2709 sayılı kararı ile oyçokluğuyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Davacıların dayandığı 25.12.1957 tarih 9 sıra numaralı tapu kaydı her ne kadar sulh hukuk mahkemesinin 1955/11-1956/79 sayılı kararıyla hükmen oluşmuş ise de davada Orman Yönetimi taraf değildir. Orman Yönetiminin katılımı olmaksızın oluşan tapu kaydı Yönetimi bağlamaz. 6831 sayılı Kanunun 3373 sayılı Kanun ile değişik 1/F maddesi, öncesi orman olmayan taşınmazlar bakımından söz konusu olabilir. Orman Yönetimi açısından dava zilyetliğe dayalı olarak açılan kadastro tespitine itiraz davası niteliğinde olup mahkemece davanın kabulüne ve ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilen (A) kısmı 106 ada 1 parselin orman olarak kesinleşen kısımları ile çevrili orman içi açıklık niteliğindedir. Bu nedenle, davacıların davasının reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kabulü yolunda hüküm kurulmasının doğru olmadığı” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve ... Köyü 106 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, orman kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılmış ve çekişmeli taşınmaz orman sınırları içinde bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna
uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 18/12/2014 gününde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı, 07.11.2008 günlü dilekçesi ile tapu kaydına dayanarak orman niteliği ile Hazine adına tespit edilen 106 ada 1 sayılı parsel içinde kalan taşınmazın orman olmadığını belirterek tesbitin iptali ile adına tapuya tescilini talep etmektedir.
Yerel mahkemece dava kabul edilerek (A) harfi ile gösterilen 5548.50 m² bölümün davacı ve paydaşları adına tesciline karar verilmiş, davalı Hazine ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27.02.2012 günlü kararı ile oy çokluğu ile taşınmazın orman içi açıklık olduğu, davacının dayandığı tapu kaydının sulh hukuk mahkemesinin tescil hükmü ile oluştuğu, tescil davasında Orman Yönetimi taraf olmadığı için Orman Yönetimini bağlamayacağı, orman içi açıklıkların, zilyetlik yolu ile kazanılamayacağı gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve ... Köyü, 106 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş, davacı ...’in temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 18.12.2014 günlü kararı ile oy çokluğu bozmaya uygun karar verildiği gerekçesiyle hüküm onanmıştır.
Ancak; Mahkemece 17.09.2010 tarihinde keşif yapılmış,
Yerel bilirkişiler taşınmazın orman ile ilgisi bulunmadığını, davacıya babasından kaldığını, kardeşleri ile paylaştıklarını,
Teknik bilirkişi fen elemanı davacının dayandığı tapu kaydı krokisinin fenni sıhhate haiz olmadığı için uygulanmasının birebir mümkün olmadığını, (A) harfi ile gösterilen 5548,50 m² bölümünün davacı tarafından kullanıldığını, 25.02.2011 tarihli ek raporunda da Aralık 1957 tarih 11 sayılı tapu kaydının taşınmaza uyduğunu,
Ziraat Mühendisi, (A) ile gösterilen bölümün % 8-10 eğimli buğday ekilen ziraat arazisi olduğunu,
Orman Mühendisi 1973 tarihli hava fotoğrafı ve memleket haritasında açık alanda eskiden beri orman ve orman içi açıklık olmayan % 8-12 eğimli orman sayılmayan yer olduğunu bildirmişlerdir.
Davacının dayandığı tapu kaydı ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 1955/11 esas, 1956/79 karar sayılı tescil hükmü ile oluşmuştur. Tescil davasında Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği taraftır.
6831 sayılı Kanunun 17/1-2. maddesi gereğince orman içi açıklık ve boşluklar zilyetlik yolu ile kazanılamaz ise de, dava konusu 106 ada 1 sayılı parselin içinde (A) harfi ile gösterilen taşınmaz ve çevresi eski tarihli memleket haritasında açık alanda orman sayılmayan yerlerden olup, 106 ada 1 sayılı parselin orman olarak tespit edilmesi ve (A) bölümü dışındaki yerlerin itirazsız kesinleşmesi bu yerin öncesinin orman olduğunu göstermez. Davacının dayandığı tapu kaydı da Hazine"nin de taraf olduğu tescil hükmü ile oluştuğu için Hazine yönünden; kesin hüküm, Orman Yönetimi açısından ise güçlü delil oluşturur.
O halde; çevresi ile birlikte öncesi orman olmayan ve Hazinenin taraf olduğu tescil kararına dayanılarak tapuya tescil edilen taşınmazın orman içi açıklık olduğu ve zilyetlikle kazanılamayacağı görüşü dosya kapsamına uygun düşmemektedir.
Taşınmaz ve çevresinin öncesinin orman sayılan yerlerden olması halinde, taşınmazın orman içi açıklık olduğu ve zilyetlikle kazanılamayacağı düşünülebilir.
Açıklanan nedenlerle; yerel mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşü ile onama yönündeki sayın çoğunluk kararına katılmıyorum.