20. Hukuk Dairesi 2014/9879 E. , 2014/10764 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki Medenî Kanununun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkin davadan dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 27/01/2014 gün ve 2013/9322 - 2014/1082 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 10.08.2001 havale tarihli dilekçesiyle; ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... Mevkiinde bulunan, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği taşınmazı, 1980 yılından itibaren ..."in zilyedliğinde iken ondan 1992 tarihinde ..."in satın aldığını; 1995 tarihinde ..."den ..."nın satın aldığını; ondan da 22/02/2011 tarihinde kendisinin satın alarak kullandığını, yararına eklemeli olarak zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğunu iddia ederek, taşınmazın Medenî Kanununun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile fen bilirkişisi Mustafa Dal"ın 07/11/2012 tarihli krokisinde (A) harfi ile gösterilen 2663,26 m² yüzölçümündeki taşınmazın aynı ada son parsel numarası verilerek davacı ... adına tesciline, fen bilirkişi ..."ın 07/11/2012 tarihli krokisinin kararın eki sayılmasına karar verilmiş, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Dairece “çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve davacı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu” belirtilerek hüküm onanmıştır.
Davalı Hazine vekili bu sefer Daire kararının düzeltilmesini istemiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanununun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1996 yılında yapımına başlanıp 16.07.1999 tarihinde ilân edilerek 16.01.2000 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu ise 1974 yılında yapılmış ve sonuçları 24.04.1975 ilâ 24.06.1975 tarihleri arasında ilân edilmiş ve kesinleşmiştir. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Mahkemece davacı tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de, karar usul ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; ...ve ... tarafından tescil davasına konu yapılan ve çekişmeli taşınmaza komşu olan yer hakkında; Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/03/2012 gün ve 2010/679 – 2012/111 sayılı kararı ile orman niteliğiyle tescile karar verilmiş, bu karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.12.2012 gün ve 2012/5370 – 12183 sayılı kararı ile onanmış, davacıların karar düzeltme istemi de yine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 03.03.2013 gün ve 2013/4774 - 8259 sayılı kararıyla reddedildiği dava konusu yere komşu olan taşınmazın hükmen orman niteliğiyle tescil kararının kesinleştiği; Dairenin iade kararıyla dosyaya getirtilen Kahramanmaraş 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin
08/03/2012 gün ve 2010/679 – 2012/111 sayılı dosyasının incelenmesi suretiyle anlaşılmıştır. ... ve ... tarafından tescil davasına konu edilen yerin kesinleşmiş mahkeme kararı ile orman olarak tescil edilmesi nedeniyle, davaya konu krokide (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bitişiğindeki bir kısım tescil harici yer ile birlikte dört tarafı orman ile çevrili hale gelmiş olup;
A) 26.05.1958 tarihli Orman Tahdit ve Tescil Talimatnamesinin 26/son maddesinde “devlet ormanlarındaki açıklık sahaların devlet ormanı olarak tahdit edileceği”
B) 25.06.1970 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Tahdit ve Tescil Yönetmeliğinin 33/A maddesinde “Orman Kanununun 17 nci maddesinde yer alan orman içinde bulunan, tabiaten ağaç veya ağaççık ihtiva etmeyen ve ekseri ahvalde otsu bitki veya sair şüceyrat ihtiva eden açıklıkların, devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı”
C) 19.08.1974 günlü Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu Yönetmeliğinin 40/A maddesinde “orman içindeki kültür arazileri dışında 6831 sayılı Kanununun 17 nci maddesinde yer alan orman içinde bulunan, tabiaten ağaç ve ağaççık ihtiva etmeyen ve ekseri ahvalde otsu bitki veya sair şuceyrat ihtiva eden açıklıkların devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı”
D) 20.05.1984 günlü Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Yapılacak Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 30/1-A maddesinde “orman içindeki kültür arazileri dışında 6831 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yer alan orman içinde bulunan tabiaten ağaç ve ağaçcık ihtiva etmeyen, ekseri ahvalde otsu bitki veya bazı ahvalde yer yer odunsu bitkiler ihtiva eden açıklıkların, devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı”,
e) 02.09.1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 Sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulaması Hakkında Yönetmeliğin 23/1-A maddesinde “orman içindeki kültür arazileri dışında 6831 sayılı kanunun 17. maddesinde yeralan orman içinde bulunan tabiaten ağaç ve ağaçcık ihtiva etmeyen ekseri ahvalde otsu bitki veya bazı ahvalde yer yer odunsu bitkiler ihtiva eden açıklıkların, devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı”,
f) 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 Sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 26/1-a maddesinde “orman içindeki kültür arazileri dışında 6831 sayılı Kanunun 17 nci maddesinde yer alan orman içinde bulunan doğal olarak ağaç ve ağaçcık içermeyen, genel olarak otsu bitki veya bazı durumlarda yer yer odunsu bitkiler içeren açıklıkların, devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı”,
g) 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin 16/1-i maddesinde “Orman içi açıklıkların, devlet ormanı olarak sınırlandırılacağı”
öngörülmüştür.
6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca, Devlet ormanlarının açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur.
Kanun koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar, özel mülke dönüşüp tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ve yerleşik kararlar halini almıştır [Y.H.G.K.’nun 10.12.1997 ve gün 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün 1997/20-808/1039, 08.02.1999 gün 1999/7-22-43, 13.10.1999 gün 1999/8-689-822, 03.04.2002 gün 2002/8-230-261 ve 22.10.2003 gün 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşınmazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları].
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Öte yandan, 6831 sayılı Kanuna 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Kanunun 183. maddesiyle eklenen ek 12. madde hükmü uyarınca da “orman içi boşluk alanlar, bölgede doğal olarak yetişen türlerle ekim, dikim ve aşılama suretiyle imar-ihya ve/veya rehabilite edilerek doldurulur.”
Buna göre; orman içi açıklık ve boşluklar ile orman ve toprak muhafaza karakteri taşıyan funda ve makilik alanlar, Kanun gereği orman sayıldığı için, zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez.
Mahkemece değinilen yönler gözetilerek davacı ...’un davasının reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın özel mülke dönüşmesini sağlayacak biçimde davanın kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu taşınmazın orman içi açıklık niteliğinde olduğu gözden kaçırılarak hükmün onandığı anlaşıldığından, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 27/01/2014 gün ve 2013/9322 - 2014/1082 sayılı ONAMA kararı KALDIRILARAK, 16/04/2013 gün ve 2011/678-2013/275 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 18/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.