3. Hukuk Dairesi 2015/14175 E. , 2016/406 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalı ... yönünden reddine, davalı ... yönünden kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesi ile; davalı ...’nin dava dışı Hayrettin Demir vekili olarak davacı aleyhine ihtiyati haciz kararı alarak (2009/35 D.İş) Mudanya İcra Müdürlüğünün 2009/1838 E. sayılı dosyası ile davacı aleyhinde takibe girişildiğini, bu dosya üzerinden davalı ...’a müzekkere yazılarak davacının (takip borçlusu) hesabından 24.563TL’nin dosyaya gönderilmesinin istendiğini, davalı bankanın parayı İcra Müdürlüğüne göndermesi gerekirken, diğer davalının şahsi hesabına göndermesi nedeniyle, davalı ...’nin ise bankaca şahsi hesabına gönderilen parayı aldıktan sonra hukuka aykırı şekilde ihtiyati haciz ve icra talebinden feragat ederek davaya itiraz etme yolunu kapattığını iddia ederek 24.563 TL’nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali talep ve dava edilmiştir.
Davalı ... cevap dilekçesi ile; yetki ve zamanaşımı itirazında bulunmuş, vekil sıfatıyla hareket ettiğini, kendisine husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesi ile; zamanaşımı def’inde bulunmuş, davacı yanın parayı kendi rızası ile diğer tarafa ödeneceğini bilerek banka hesaplarına yatırdığını, ardından rızası yok gibi davranıp dava açtığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davalı ..."nin vekil sıfatıyla hareket ettiği ve davalı sıfatı bulunmadığı gerekçesi ile, bu davalı yönünden davanın husumet nedeniyle reddedine, davalı ... yönünden ise; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 03/10/2013 tarih ve 2013/10016 Esas, 2013/13822 Karar sayılı ilamı ile; " Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalılardan ... yönünden sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, mahkemece, davacı ile davalılardan ... arasında mevcut sözleşme ilişkisi nedeniyle BK.nun 125.maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı uygulanması gerektiği gözönüne alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, yanılgılı düşünce ve yazılı gerekçe ile zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak; davalı ...hakkında sıfat yokluğu nedeniyle verilmiş olan önceki kararın bozma kapsamı dışında tutulması nedeniyle kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına; davalı ... hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile; davalı ..."ın ... 1.İcra Müdürlüğünün 2010/12045 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin devamına; davacı tarafın yasal unsurları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 03/10/2013 tarih ve 2013/10016 Esas, 2013/13822 Karar sayılı ilamı ile taraf vekillerinin sair temyiz itirazları reddedilerek; ""Davacının temyiz itirazı icra inkar tazminatına yöneliktir. İcra İflas Kanununun 67.maddesine göre, itirazın iptaline karar verilmesi halinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklının haklılığının tespit edilmiş olması, alacağın da likit ve muayyen, bir başka deyişle taraflarca önceden belirlenmiş veya basit bir işlemle hesaplanabilecek nitelikte olması zorunludur.
Somut olayda, alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğu gözetilerek davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yersiz gerekçelerle buna yönelik talebin reddine karar verilmesi yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Davalının temyiz itirazına gelince;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 121.(818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 104/son) maddesi hükmünde; faiz veya irat borcunu ya da bağışladığı bir miktar parayı ödemekte temerrüde düşen borçlunun, icra takibine girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak, temerrüt faizi ödemekle yükümlü olduğu; temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemeyeceği açıklanmıştır.
Somut olaya gelince, davacı tarafından davalı aleyhine 21.10.2010 tarihinde başlatılan icra takibi ile 24.563,00 TL asıl alacak ve ödeme tarihi olan 31.07.2009 tarihinden takip tarihine kadar 4.804,11 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 29.267,11 TL alacağın tahsil tarihine kadar faiziyle birlikte tahsili istenmiş olmakla, takip tarihinden önceki tarihler için talep edilen faize de faiz yürütülmesi istenmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, itirazın iptaline, takibin (asıl alacak ve işlemiş faiz) toplamı üzerinden devamına karar verilmiş, itiraza konu alacağın içinde işlemiş faizin de bulunduğu gözardı edilerek, işlemiş faize takip tarihinden sonraki dönemde yeniden faiz yürütülmesine neden olacak şekilde hüküm oluşturulmuştur.
Mahkemece hükmedilen alacağın bir kısmı işlemiş faizdir. İşlemiş faiz alacaklarına yeniden temerrüt faizi işletilmesi yasal olarak mümkün değildir. Bu olgular gözetilerek mahkemece hüküm verilirken işlemiş faize takip tarihinden sonraki dönemde yeniden faiz işletilmesine neden olmayacak şekilde hüküm oluşturulması gerekmektedir.
Mahkemece ana para alacağına, icra takip tarihinden itibaren faiz yürütülebileceğinin gözetilmemiş olması(TBK 121.md) usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir."" gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek yeniden yapılan yargılama sonucunda; ""Davalı ... hakkında sıfat yokluğu nedeniyle verilmiş olan mahkememizin 28/02/2012 tarih ve 2011/45 Esas, 2012/104 Karar sayılı hükmü ... Hukuk Dairesinin 03/12/2013 tarih ve 2013/10016 Esas, 2013/13882 Karar sayılı ilamı ile ve yine ... HD"nin 2014/1430 Esas, 2014/3335 karar sayılı ilamı ile kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
Davalı ... hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile; Davalı ...ın ... 1 İcra müdürlüğünün 2010/12045 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının iptaline, takibin takip tarihinden sonra işleyecek faizi ile birlikte devamına;
Davacı taraf icra inkar tazminatı da talep etmiş olmakla 24.563,00.-TL asıl alacağın %20"si 4.912,60.-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine"" karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmuş ise de gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, aşağıdaki bendler dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
1- Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;
İcra inkar tazminatını düzenleyen İİK"nun 67/2 maddesindeki % 40 ibaresi, 02.07.2012 tarihinde ve 6352 sayılı Kanun"un 11.maddesi ile % 20"si şeklinde değiştirilmiş olup; İİK"nun 67. maddesinde değişiklik yapan 6352 sayılı Kanunun 11. maddesi 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6352 sayılı Kanunun 38.maddesi ile İİK."na eklenen geçici 10.maddeye göre, bu kanunun ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önce, başlatılan takip işlemleri hakkında değişiklikten önceki hükümlerin uygulanmasına devam edilir. Geçici 10.maddesindeki "takip işlemleri" ibaresini takip talebi olarak anlamak gerekir.
Bu durumda, 6352 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden önce yapılmış olan icra takipleri üzerine açılan ve açılacak olan itirazın iptali davalarında; icra inkar tazminatı asgari %40 olarak uygulanacaktır. 6352 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden sonra, yapılan icra takipleri üzerine açılacak itirazın iptali davalarında, icra inkar tazminatı %20 olarak uygulanacaktır.
Somut olayda, davacının başlattığı icra takibinin tarihi 21.10.2010 olup, 6352 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile İİK."na eklenen geçici 10.maddesi uyarınca, % 40 inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, % 20 inkar tazminatına hükmedilmesi doğru değildir. Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile, hükümün 3.fıkrasında yer alan ""asıl alacağın %20"si 4.912,60TL"" sözlerinin çıkartılarak yerine "asıl alacağın % 40"ı olan 9.825,20TL" sözlerinin yazılarak hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA
2- Davalı ... vekilinin temyiz itirazları yönünden ise;
Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297.maddesi, hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında ; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesini emredici kural olarak getirmiştir.
Somut olayda; Dairemizin 03/10/2013 tarih ve 2013/10016 Esas, 2013/13822 Karar sayılı ilamı ile Mahkemece ana para alacağına, icra takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği belirtilmiş olduğu halde, bozma üzerine yeniden yapılan yargılama sonucu verilen hükümde mahkemece; ""Takibin takip tarihinden sonra işleyecek faizi ile birlikte devamına"" şeklinde karar verilmiş olması, yukarıda bahsi geçen kanun hükmü anlamında infazda tereddüt yaratabilecek olsa da, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden; hükmün 2. fıkrasından ""Takibin takip tarihinden sonra işleyecek faizi ile birlikte devamına"" ibarelerinin çıkartılarak ""asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte takibin devamına"" ibaresinin eklenmesine, eklenmiş bu hali ile hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.01.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.