Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/19352
Karar No: 2016/483
Karar Tarihi: 21.01.2016

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/19352 Esas 2016/483 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacı, su borcunun mirasçılardan tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ve inkar tazminatının tahsili için dava açmıştır. Davalılar ise abonelik sözleşmesinin iptal edilmediğini ve su bedellerinin satın alınan taşınmaz sahipleri ve kullanıcılara ait olduğunu savunarak davanın reddedilmesini ve tazminat istemişlerdir. Mahkeme, davacının kötüniyetinin ispat edilemediğini belirterek davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, abonelik iptal edilmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumlu olunduğunu ifade etmiş ve abonelik sözleşmesinin celbedilerek borcun ait olduğu tarih itibarıyla sözleşmenin devam edip etmediğinin belirlenmesi gerektiğini söylemiştir. Bu nedenle dava dosyası üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek ayrıntılı ve açıklayıcı bir rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur. Kanun maddeleri ise Türk Medenî Kanunu’nun 599., 605., 606., 610., 640. ve 641. maddeleridir.
3. Hukuk Dairesi         2015/19352 E.  ,  2016/483 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ



    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili dilekçesinde; müvekkili nezdinde su aboneliği bulunan ....ait su borcunun vefat etmesi nedeniyle, yasal mirasçıları olan davalılardan tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ile inkar tazminatının tahsilini talep etmiştir.
    Davalılar vekili cevabında; aboneliğe esas söz konusu taşınmazın 2005 yılında satıldığını, ancak abonelik sözleşmesinin iptal edilmediğini, su bedellerinin o tarihte malik olmayan ve suyu kullanmayan müvekkillerine değil, satın alan taşınmaz sahipleri ve kullanıcılara ait olduğunu savunarak, davanın reddini ve % 20 tazminata hükmedilmesini dilemiştir.
    Mahkemece; sözleşmenin tarafı olan İmadettin"in 19.04.2000 tarihinde vefat ettiğini, böylelikle taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sona erdiğini, aboneliğin bulunduğu taşınmazın 03.03.2004 "te....a satılarak devredildiğini, davalıların taşınmazla ilgisinin kalmadığını, takip konusu su alacağının taşınmazın devrinden sonraki döneme ait olduğu, davacıların tüketilen bu su bedelinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, su bedelinin tüketimini yapan Hüseyin"den talep edebileceği gerekçe gösterilerek davanın reddine, davacının kötüniyeti ispat edilemediğinden davalıların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmektedir.
    Dava, 2004 – 2011 yıllarına ait ödenmeyen su borcu nedeniyle, abonelik sözleşmesinin tarafı olan ve 2000 yılında vefat eden kişinin mirasçılarına karşı başlatılan icra takibine itirazın iptaline ilişkindir.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 599.maddesine göre; “Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar. Atanmış mirasçılar da mirası, mirasbırakanın ölümü ile kazanırlar. Yasal mirasçılar, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlüdürler”. 605. maddeye göre “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır”. 606. maddeye göre; “Miras, üç ay içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar”. 610. maddeye göre; “Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur”. 640. maddeye göre, "Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler". 641. maddeye göre; “Mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludurlar. Ana ve baba veya büyük ana ve büyük baba ile birlikte yaşayan ve emeklerini veya gelirlerini aileye özgüleyen ergin çocuklar ile torunlara verilecek uygun miktardaki tazminat, bu yüzden terekenin borç ödemeden acze düşmemesi kaydıyla tereke borcu sayılır” hükümleri yer almaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre abonelik iptal ettirilmedikçe, o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur.
    Abonelik iptal edilmedikçe abonelik üzerinden tüketilen normal veya kaçak enerji bedelinden davacıya karşı muris aynı zamanda miras reddedilmediğine göre Türk Medenî Kanununu zikredilen hükümleri gereğince davalılar davacıya karşı (mirasçı sıfatıyla) müteselsilen sorumludurlar.
    Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, mahkemece öncelikle abonelik sözleşmesi celbedilerek, borcun ait olduğu tarih itibarıyla sözleşmenin devam edip etmediği belirlendikten sonra, dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilmesi, ilgili mevzuat hükümlerine göre tereddüte yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı ve açıklayıcı, denetime elverişli bir rapor alınması, daha sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    Bozma nedenine göre şimdilik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi