3. Hukuk Dairesi 2015/2257 E. , 2016/959 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali(asıl dava) ve tazminat(birleşen dava) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı(birleşen davada davalı) vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Asıl davada davacı (birleşen davada davalı) vekili, dava dilekçesinde; davalı (birleşen davada davacı) tarafa ait 34 BY 9790 plakalı aracın müvekkili tarafından tamiri sırasında, davalının borcundan dolayı...3 .İcra Müdürlüğü"nün 2008/15011 Esas sayılı dosyasıyla dava dışı 3.kişi tarafından 12.11.2008 tarihinde haczedilerek muhafaza altına alındığını, muhafaza tarihine kadar yapılan işçilik ve yedek parça ücretlerine karşılık 17/11/2008 tarihli .... nolu faturaların düzenlendiğini, borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için davalı aleyhine...2 İcra Müdürlüğünün 2010/11585 Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlatıldığını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı(birleşen davada davacı) vekili, asıl davada cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacıya hiçbir borcunun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı (asıl davada davalı) vekili; asıl davaya konu olay ile ilgili olarak, davalının "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan" müvekkili hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, soruşturma sonunda müvekkili hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bunun üzerine müvekkilinin şikayeti üzerine davalının iftira suçundan ceza mahkemesinde mahkumiyet hükmü aldığını; ayrıca müvekkilinin davalıya teslim ettiği aracı 6 ay boyunca kullanamadığını ileri sürerek; 10.000,00 TL manevi ve 10.000,00 TL maddi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; benimsenen bilirkişi raporuna göre; asıl davanın reddine, %40 kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine; birleşen davanın kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, asıl davada davacı(birleşen davada davalı) vekili, asıl ve birleşen davalar yönünden temyiz etmiştir.
Davacının asıl dava yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Asıl dava, eser sözleşmesine dayalı araç tamir bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemidir.
MK"nun 6. maddesine göre herkes iddiasını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
BK"nun 355. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda işin yapılıp teslim edildiğini ve iş bedeline hak kazanıldığını kanıtlama yükü yükleniciye, iş bedelinin ödendiğini ispat külfeti ise iş sahibine düşer. Davacının genel kurallar içinde davalıya ait aracı tamir ettiğini kanıtlaması gerekir.
Somut olaya gelince, mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından; davacının (birleşen davada davalı) davalıya ait aracı 12/11/2008 tarihinde icra memuruna teslim etmesine rağmen dört gün sonra 17/11/2008 tarihinde kendisine ait 31,32,33,34 nolu faturaları düzenleyerek alacaklı olduğunu iddia etmesinin doğru olmadığı, bu nedenle davacının davalıdan herhangi bir alacağı bulunmadığı yönünde görüş ve kanaatini bildirir rapor ibraz etmiş, bu rapor mahkemece benimsenerek karar verilmiştir. Araç tamir bedeline ilişkin faturalar, tamirden sonra da düzenlenebilmektedir. Dava konusu aracın tamir edilmek üzere davacıya, davalı tarafından verilip verilmediği ve davacının aracı tamir edip etmediği dosya kapsamındaki delillere göre değerlendirilerek hüküm verilmesi gerektiği kuşkusudur.
Hal böyle olunca, ön sorun olarak akdin varlığını ispat yönünden davacıya olanak tanınması, araç tamiri hususunun araştırılması, gerektiğinde bilirkişi tetkiki yaptırılarak bu sorunun halledilmesi, akdin varlığının tespiti halinde ise davacı tarafından düzenlenmiş olan fatura münderecatı ile araç üzerinde yapılan işlemlerin kadri maruf olup olmadığı incelenmesi gerekirken, eksik inceleme ve yersiz gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan, İİK. nun 67. maddesinin ikinci fıkrası gereğince alacaklının kötüniyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için, icra takibinde haksız olmasının yanında kötüniyetli olması da gereklidir. Dava konusu olayda, davacının, takipte kötüniyetli olduğu, sırf davalıyı zarara uğratmak kastıyla hareket ettiği ispat edilemediğine göre davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Davacının birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece, davalının iftira suçundan...7. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 26.04.2009 tarih ve 2008/1090 E.- 2009/615 K.sayılı dosyasında mahkum olduğu gerekçesiyle tarafların ekonomik sosyal durumları da gözönüne alınarak davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verildiği belirtilmiştir. Anılan ceza davasında, davalı hakkında iftira suçundan mahkemece mahkumiyet hükmü kurulmuş ve CMK"nun 231/5.maddesi gereği sanık hakkında belirlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, hüküm temyiz edilmeden 01.06.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 01.02.2012 tarih ve 2011/19-639 E, 2012/30 K sayılı ilamında da açıklandığı üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hakimini bağlamayacağının kabulü gerekmektedir. Bu durumda, ceza dosyasında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına dayanılarak, manevi tazminata hükmedilemez.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan hukuki ve fiili olgular dikkate alınarak, dosya kapsamındaki diğer deliller birlikte değerlendirilerek davacının talebinin incelenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.