3. Hukuk Dairesi 2015/1459 E. , 2016/985 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2013
NUMARASI : 2010/380-2013/601
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dilekçesinde; davalı kurumun müvekkili hakkında kaçak elektrik kullandığı gerekçesiyle 11.338,47 TL kaçak faturası çıkardığı müvekkilinin kaçak elektrik kullanmadığını, bu nedenle sözkonusu borcun müvekkiline ait olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı tarafça başka bir aboneye ait sayaç üzerinden işlem yapılarak kaçak tahakkuk ettirildiği, aboneye ait sayaca ilişkin herhangi bir olumsuz saptama bulunmadığı, elektriğin sayaçtan geçirilerek kullanıldığının tespit edildiği, buna göre sayaç içerisindeki tüketim değeri üzerinden gidilerek yapılan hesaplama neticesinde elektrik borcunun 27/08/2009 tarihi itibari ile 1.034,48 TL olduğu gerekçesiyle "Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı tarafın 275060 nolu elektrik aboneliğine ilişkin 2009/8 dönemi fatura bedeli ile 26/10/2009 tarih 149993 sayılı kaçak elektrik tüketim tahakkuku ve ek kaçak elektrik tüketim tahakkukuna ilişkin olarak davalı tarafa toplamda 1.034,48 TL borcu bulunduğunun TESPİTİNE," karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Ceyhan 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.11.2014 tarihli ek kararı ile, miktar itibariyle temyiz talebinin reddine karar verildiği, ancak davacı vekilinin toplamda 11.338,47 TL"lik kaçak tüketime dayalı faturadan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılam neticesinde; "Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, davacı tarafın 275060 nolu elektrik aboneliğine ilişkin 2009/8 dönemi fatura bedeli ile 26/10/2009 tarih, 149993 sayılı kaçak elektrik tüketim tahakkuku ve ek kaçak elektrik tüketim tahakkukuna ilişkin olarak davalı tarafa toplamda 1.034,48 TL borcu bulunduğunun tespitine," karar verildiği; kabul edilen miktar yönünden (10.303,89) temyizi kabil olmakla ve ilgili karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, mahkemenin 06.11.2014 tarihli ek kararının kaldırılmasına karar verildi.
Asıl karara yönelik temyiz incelemesine geçilmekle;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
1-) Uyuşmazlık; davacının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı, kullanılmış olsa bile tahakkuk ettirilen bedelin talep edilen bedel oranında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünün, özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve bilirkişinin görüşünün alınmasının gerekli olduğu açıktır.
Mahkemece, bilirkişi raporundaki tespitlerin esas alındığı belirtilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa dayanılarak hazırlanan ve 25 Eylül 2002 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak 01.03.2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nin 13.maddesinde, gerçek veya tüzel kişiler tarafından, dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı şekilde elektrik enerjisi tüketilmesi kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmiş olup, aynı yönetmeliğin 15.maddesinde, kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımına ilişkin tespit, süre, tüketim miktarı hesaplama, tahakkuk, ödeme yöntemleri ile diğer usul ve esasların dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından belirlenerek, Kuruma sunulacağı ve kurul onayı ile uygulamaya konulacağı açıklanmıştır.
Davaya konu 19.08.2009 tarihli Sayaç Değişme Tutanağı ve ... Sayaç Ayar Raporundan davacının işyerinden söküldüğü (davacının imzasıyla da sabit) ... nolu sayacın alt mühürleriyle oynanmış olduğu, üst mührünün bulunmadığı bu itibarla davacı abonenin kaçak elektrik kullandığının sabit olduğu anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda; davacı tarafın, dağıtım sistemine ve sayaca müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek eyleminin, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olduğu ve Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre kaçak elektrik bedeli hesabı yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
Davalı kurum elemanları tarafından düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağı aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan resmi belgelerden olup, aksi davacı tarafça ispat edilemediğine göre, davacının kaçak elektrik tükettiğinin kabulü gerekir.
Oysa, Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda ; davacı hakkında kaçak işlemi uygulanmaması gerektiği belirtilmiş, bu doğrultuda hesaplama yapılmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, davalı elektrik dağıtım şirketinin, davacı taraftan isteyebileceği kaçak elektrik bedelinin ve faizinin, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’ne ve Kaçak ve Usulsüz Elektrik Enerjisi Kullanılması Durumunda Yapılacak İşlemlere İlişkin Usul ve Esaslar hakkında 622 sayılı karara ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre hesaplanması için önceki bilirkişi dışındaki içinde yüksek elektrik mühendisinin de olduğu bilirkişilerden oluşturulacak üçlü bilirkişi heyetinden, denetime elverişli rapor alınması, davacı abone şirketin sorumlu tutulabileceği kaçak elektrik bedelinin ve faizinin duraksamasız belirlenmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı gerekçelerle, davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca; somut olayda; davacı taraf davalıya borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir.
2-) Bir hukuki ilişkinin mevcut olduğunun tespiti için açılan davaya, müspet (olumlu) tespit davası denir. Bu dava, davacının varlığını iddia ettiği hukuki ilişkinin, davalı tarafından inkar edilmesi halinde açılır. Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya ise, menfi (olumsuz) tespit davası denilir.
Bu durumda mahkemece; davanın davalıya borçlu olunmadığının tesbiti davası olduğu ve HMK 26. maddesi (HUMK 74. md. ) hükmü de gözetilerek taleple bağlılık kuralı çerçevesinde davacının borçlu olmadığı miktar saptanarak hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın niteliği gözardı edilerek davacının davalıya 1.034.48 TL borçlu olduğunun tespitine karar verilmiş olması da kabul şekli bakımından usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.