Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/7578
Karar No: 2021/5390
Karar Tarihi: 11.10.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/7578 Esas 2021/5390 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2021/7578 E.  ,  2021/5390 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili ve tereke temsilcisi vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-
    Dava vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar annelerinin 1932 doğumlu olup, okur – yazar olmadığını, yaklaşık beş yıldır görüşmediği davalı oğlu ...’nın, ilgilenmek bahanesiyle kendisini kandırarak maliki olduğu 243 ada 15 parsel sayılı taşınmazın satışı konusunda vekaletname aldığını, davalı ...’in çekişmeli taşınmazı durumu bilen diğer davalı ...’ya devrettiğini, satış bedelinin rayiç değerin çok altında olduğu gibi kendisine de bir ödeme yapılmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını ileri sürerek, çekişme konusu 15 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile tereke adına tescilini, olmadığı takdirde tespit edilecek tazminatın davalılardan tahsilini istemişlerdir.
    Davalı ..., davacı annesinin çekişmeli taşınmazı satmak istemesi üzerine 190.000,00 TL’ye diğer davalıya sattığını, satış bedelinin tanıklar huzurunda davacıya ödendiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalı ..., yakınlarının haber vermesi üzerine babası ile vekil ...’nın dava konusu taşınmazın 190.000,00 TL’ye satışı konusunda anlaştıklarını, devir sonrası davacının evine giderek anılan satış bedelini tanıkların huzurunda davacıya teslim ettiklerini, iyi niyetli olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "Somut olaya gelince; dava konusu 243 ada 15 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın Antalya ili Aksu ilçesi Macun köyünde kain olduğu, davalılar ... ile ...’nın ise Aydın ili Nazilli ilçesinde ikamet ettiği, davacının 13/09/2011 tarihinde davalı ...’yı vekil tayin ettiği, temlikin ise hemen akabinde 14/09/2011 tarihinde yapıldığı ve davacının da çok kısa süre sonra vekil ...’yı 29/09/2011 tarihinde vekillikten azlettiği, davalıların satış bedeli olarak 190.000,00 TL’nin davacıya elden ödendiğini savundukları, ancak iddia olunan satış bedelinin miktarı nazara alındığında ödemenin yapıldığına ilişkin bir belge ibraz edilmediği, kaldı ki satış bedelinin davacıya elden ödendiğini beyan eden davalı tanıklarının daha önce ...’yı tanımadıklarını da ifade etmeleri karşısında izah edilen tüm bu hususlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde vekalet görevinin kötüye kullanıldığı sabit olmasına rağmen iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetli değildir. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan gerekçelerle tapu iptal ve tescil isteğinin kabul edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.”gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 388, 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu HUMK"nun 389., yine HMK"nin 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
    Ne var ki, uygulamada HUMK"nun 381.maddesinin son fıkrasının HMK"nin 294.maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
    İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
    Somut olayda, mahkemece bozma ilamındaki gerekçeler dikkate alınarak yeniden yapılan değerlendirme sonucu; satış bedelinin miktarı nazara alındığında ödemenin yapıldığına ilişkin bir belge ibraz edilmediği, yine iddia olunan satış bedelinin miktarı itibarıyla tanık delili ile ödendiğinin ispatlanmasının da mümkün olmadığı, satış bedelinin davacıya elden ödendiğini beyan eden davalı tanıklarının daha önce ...’yı tanımadıklarını da ifade etmeleri karşısında davacı ..."ya ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmediği gözetildiğinde davanın reddi gerektiği vicdani kanaatine varıldığı gerekçesine rağmen davanın kabulüne dair hüküm kurulması gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturmaktadır.
    Hal böyle olunca, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda gerekçe ve hüküm arasında çelişki oluşturmayacak şekilde açıklanan usul hükümlerine uygun şekilde karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere çelişkili gerekçe ile hüküm kurulması isabetsizdir.
    Kabule göre de; TMK’nın 28. maddesi gereğince ölümle kişiliğin sona ereceği gözetilmeden muris ... adına tescil kararı verilmesi de hatalıdır.
    Davalılar vekili ve tereke temsilcisi vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi