20. Hukuk Dairesi 2012/10546 E. , 2013/516 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Osman Erdoğan tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ..... Köyü, Kersan mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile (A) ile gösterilen 3321,94 m2 ve (B) ile gösterilen 3991,25 m2"lik bölümlerin tarım arazisi ve zeytinlik vasfıyla.... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazinenin temyizi üzerine;
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2009/16922 - 16432 sayılı 09.11.2009 günlü kararında özetle: “Davaya konu taşınmaz, yörede 1955 yılında yapılan genel kadastro sırasında orman sayılan yerlerden olması nedeniyle fundalık niteliğiyle tespit dışı bırakılmış ve işlem kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1988 yılında 2. kadastro yapılmış, çekişmeli taşınmaz 810 parsel numarası alarak sınırlandırılmış, ancak; kadastro mahkemesince 1988 yılında yapılan kadastro işleminin 2. kadastro olması nedeni ile tüm kadastro tutanakları iptal edilmiştir. Dava konusu taşınmazın 1955 yılında yürürlükte bulunan yasa hükümlerine göre orman sayılan yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakılarak orman olduğunun belirlenmesi olgusu karşısında taşınmazın orman olmadığı, ancak; yörede yapılıp kesinleşecek orman tahdidi dışında kalması halinde kabul edilecek ve tahdidin kesinleşmesi tarihi zilyetliğin başlangıcına esas olacaktır. Başka bir anlatımla, yörede yapılacak orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar taşınmaz orman sayılan yerlerden olma özelliğini sürdüreceğinden o tarihe kadar süren zilyetliğe değer verilemeyecektir (Yüksek H.G.K.nun 24.10.2001 gün, 2001/8 - 464/751 sayılı kararı da bu yöndedir). Davacı gerçek kişi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiası ile dava açmış olup, taşınmazın bulunduğu yörede dava tarihine kadar orman kadastrosu yapılmamıştır. Bu nedenle; çekişmeli taşınmaz orman sayılan yerlerden olma özelliğini sürdürmektedir. Tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu yollarla ormandan yer kazanılamaz, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağı orman sayılan yerlerdendir. Çekişmeli taşınmazın orman olma olgusu devam etmekte olup, bu tür yerler zilyetlik yolu ile kazanılamaz ve özel mülk olarak tescil edilemez. Bu nedenle, mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının usûl ve yasaya aykırı olduğu” gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 15.08.1955 tarihinde kesinleşmiştir.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna ve davacının ismi “...” olduğu halde karar başlığında “....” olarak yazılmasının maddi hatadan kaynaklandığı ve bu hatanın yerel mahkeme tarafından her zaman düzeltilebileceği anlaşıldığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 29.01.2013 günü oy birliği ile karar verildi.