20. Hukuk Dairesi 2012/11443 E. , 2013/582 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında dava konusu... Köyü 140 ada 7, 154 ada 34, 241 ada 1, 242 ada 1 ve 298 ada 38 parsel sayılı sırasıyla 874,35 m2, 619,48 m2, 2090,16 m2 2385,10 m2 ve 18995,56 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, miras yoluyla gelen hakka, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ...... adına tesbit edilmiştir. Davacı ..., dava konusu taşınmazların ham toprak ve taşlık niteliği ile devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine; dava konusu 140 ada 7, 154 ada 34, 241 ada 1 ve 298 ada 38 parsel sayılı taşınmazların ham toprak niteliği ile davacı ... adına, 242 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise tesbit gibi davalı ..... ... adına tapuya tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 7. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 21.02.2011 tarih ve 2011/462 - 941 sayılı bozma ilamında özetle; “Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre, davada yöntemine uygun biçimde taraf koşulunun oluşturulmamış olması başlı başına bozma nedenidir. Kural olarak; yargılama sırasında davanın taraflarından birinin ölmesi halinde bütün mirasçılarına tebligat yapılarak husumetin yaygınlaştırılması gerekir. Somut olaya gelince; davalı ......’nun yapılan yargılama sırasında ve hükümden önce 16.06.2008 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Ne var ki; yargılama sırasında ölen ......’nun bütün mirasçılarına tebligat yapılarak dava mirasçılar aleyhine yürütülmemiş, davada taraf koşulu oluşturulmadan hüküm verilmiştir. Taraf koşulu, kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden araştırılması gerekir. Husumetin yaygınlaştırılması suretiyle taraf koşulu oluşturulmadan eksik araştırma ve soruşturma ile hüküm verilemez. Diğer yandan, ölümle kişilik son bulacağından vekilin görevi de sona erer. Bu nedenle, hükmün ve temyiz dilekçesinin davalı ......."nun vekiline yapılması da geçersizdir. O halde, öncelikle, davalı ......’nun mirasçılarının tümü davaya dahil edilmeli, dava dilekçesi ve duruşma günü kendilerine tebliğ edilmeli, duruşmaya katıldıklarında davaya karşı diyecekleri ve delilleri sorulmalı, gösterecekleri delilleri toplanmalı, daha sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek taraf koşulu sağlandıktan sonra davanın esasına yönelik bir hüküm verilmelidir.” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilâmına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine; dava konusu 140 ada 7, 154 ada 34, 241 ada 1 ve 298 ada 38 parsel sayılı taşınmazların ham toprak niteliği ile davacı ... adına, 242 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise payları oranında.... mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından 242 ada 1 parsele yönelik temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosu vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli temyize konu 242 ada 1 sayılı parselin orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 31.01.2013 gününde oy birliği ile karar verildi.