Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4336
Karar No: 2020/2694
Karar Tarihi: 04.06.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2018/4336 Esas 2020/2694 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2018/4336 E.  ,  2020/2694 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasında verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacının istinaf isteminin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; taraflar arasındaki 08/03/2006 tarihli adi yazılı sözleşme ile davalı adına kayıtlı olan aracı (ticari taksi) 20.000 TL bedelle davalıdan satın alıp, aynı sözleşme ile plakasını da kiraladığını, satış bedelinin 5.000 TL"sini peşin, kalanını ise senet karşılığı taksitler halinde ödediğini, satış bedelini ödemesine rağmen davalının aracı kendisine devretmeyip 3.kişiye sattığını, sonrasında davalının başka bir aracın alımı için bankadan çektiği 37.442.92 TL kredi borcunu ödemesi halinde bu aracı davacıya devretmeyi taahhüt ettiğini, banka kredilerinin tamamının davacı tarafından ödendiğini, bu duruma rağmen davalının ikinci aracın devrini de yapmadığını, iki araç için ödenen toplam 57.447,92 TL"nin iadesi için ihtar gönderdiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ödenen bedelin ihtarnamenin tebliğinden itibaren avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı; davaya süresi içerisinde cevap vermemiş, 19/10/2010 tarihli beyan dilekçesinde; 35 T 6439 plakalı ticari taksiyi davacıya 08/03/2006 tarihinde kiraladığını, sözleşme hükümlerine göre yükümlülüklerini yerine getirmemesi ve sözleşmeye aykırı hareket etmesi halinde sözleşmenin tek taraflı feshedilebileceği ve davacının yaptığı ödemeleri geri isteyemeyeceğinin açıkça kararlaştırıldığını, bir kısım kira bedellerini ödemediğini veya geç ödediğini, davacının ödemesi gereken vergi vs.bedelleri kendisinin ödediğini, araya tanıdıkların girmesiyle sözleşmenin karşılıklı olarak feshedildiğini, ticari plakanın başkasına satışını gerçekleştirdiğini, davacının çektiği ihtarnameye karşı cevabi ihtarname gönderdiklerini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
    İlk Derece Mahkemesince; taraflar arasında 08/03/2006 tarihli satış ve kira sözleşmesi bulunduğu, belirlenen bedellerin ödenmemesi üzerine sözleşmenin feshedildiği, sözleşmede ..."in o tarihe kadar yaptığı ödemeleri geri isteyemeyeceği hükümlerinin bulunduğu gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
    Mahkemece verilen karara karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince; uyuşmazlığın, ticari taksi plakalı aracın plakasız haricen satışı nedeniyle yapılan ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince tahsili isteminden kaynaklandığı, sözleşmenin başından itibaren geçersiz ve herkesin aldığını iade ile yükümlü olduğu, 08/03/2006 tarihli sözleşmede belirtilen toplam 20.000,00 TL"nin ödenmediği konusunda davalı tarafından gerek cevabi ihtarnamede gerekse davaya cevap dilekçesinde açık bir itiraz ve inkarın söz konusu olmadığı, 20.000,00 TL"nin ödenmediğine karşı çıkılmayıp geri istenemeyeceğinin savunulduğu, ikinci araçla ilgili olarak ise 37.442,92 TL araç kredi borcunun ödenmesi halinde aracın davacıya devredileceğinin taahhüt edildiği iddiasına da açıkça karşı çıkılmadığı, sadece kendilerinin (kira, vergi vs.hususunda) alacaklı olduğu tutar gösterilerek itiraz edildiği, bilirkişi raporuna süresinden sonra itiraz edildiği, bir kısım banka dekont asıllarının davacının elinde bulunmasının ödemeye karine teşkil ettiği, hem yatıran olarak davacının isminin yazdığı, hem yatıranın isminin belirtilmediği bankadan getirtilen dekontlar toplamının 36.560,50 TL olduğu, dekont asıllarının araç içerisinden temin edilmiş olabileceği yönündeki davalı iddiasının ise ilk derece mahkemesinde ileri sürülmediğinden dinlenilmeyeceği gerekçesiyle, davacının istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK"nun 353/1 fıkra (b-2) bendi gereğince kabulüne, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2010/203 Esas, 2016/481 Karar sayılı, 22/12/2016 tarihli kararının kaldırılmasına, davanın esası bakımından; a) Davacının isteminin kısmen kabul kısmen reddine, b) 56.560,50 TL"nın ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 30/03/2010 tarihine göre verilen 3 günlük sürenin sonu olan 02/04/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya (887,42 TL) ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Davalının 08/03/2006 tarihli sözleşmeye ilişkin temyiz itirazları yönünden;
    Dava, taraflar arasında imzalanan kira ve harici araç satışına ilişkin karma sözleşmeden kaynaklanan araç bedeli alacağının tazmini istemine ilişkindir.
    2918 Sayılı Yasanın 20/2-d maddesi uyarınca; trafik sicilinde kayıtlı bulunan araçların devir ve satışına yönelik sözleşmelerin resmi şekilde yapılması zorunludur. Resmi şekilde yapılmayan satış sözleşmeleri geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir.
    Somut olayda; taraflar arasında 08/03/2006 tarihinde imzalanan sözleşme ile davalıya ait ticari taksi plakasının davacı tarafından 2 yıl süre ile kiralandığı, aynı zamanda aracın (plakası hariç) 20.000 TL bedelle davacı tarafından satın alındığı, satış bedelinin 5.000 TL"sinin peşin ödeneceği, kalan bedelin ise ayda 1.800 TL olarak 8 eşit taksitte ödeneceği, belirtilen bedellere karşılık davacı tarafından imzalanacak senetlerin davalıya verildiği, senetlerin vadesinde ödenmemesi durumunda davalının sözleşmeyi tek taraflı feshetme hakkı olduğu, davacının o tarihe kadar yaptığı ödemeleri geri isteyemeyeceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
    Yukarıda belirtilen yasal hükümler ve açıklamalar çerçevesinde; dava konusu aracın satış sözleşmesi resmi şekle uygun yapılmadığından geçersiz olup, geçersiz sözleşmeye istinaden, taraflar aldıklarını sebepsiz iktisap hükümlerine göre iade ile mükelleftirler.
    Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispat etmekle yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir (HMK madde 190). Bu nedenle ispat külfeti öncelikle davacıdadır. Davacı ise hukuki ilişki gereği iddiasını ancak yazılı delil ile ispat edebilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Yazılı delille veya yazılı delil başlangıcı yoksa davanın, ikrar (HUMK. md.236-HMK.md.188) yemin (HUMK.md.344-HMK.md227) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 200. maddesi gereğince bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri 2.500 Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle bu miktardan aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise, eldeki uyuşmazlığa konu harici satış sözleşme metni incelendiğinde; ""aracın kasası (1990 model şahin) 20.000 TL bedelle satıcı tarafından alıcıya satışı yapılmıştır. Satış bedelinin 5.000 TL"si peşin ödenecektir. Kalan bedel ise ayda 1.800 TL olarak 8 eşit taksit halinde alıcı tarafından satıcıya ödenecektir."" denilmektedir.
    Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar hatalı değerlendirme ile 08/03/2006 tarihli sözleşmede belirtilen toplam 20.000 TL"nin ödenmediği konusunda davalı tarafından gerek cevabi ihtarnamede gerekse cevap dilekçesinde açık bir itiraz ve inkarın söz konusu olmadığı, 20.000,00 TL"nin ödenmediğine karşı çıkılmayıp geri istenemeyeceğinin savunulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı tarafından davaya süresinde cevap verilmemesi dava konusu vakıaların inkarı anlamında olup, davacı iddiasını ispat ile yükümlüdür. Taraflar arasındaki sözleşmede davaya konu edilen bedelin ""alındığı"" değil "alınacağı"" yazılı olup, davacı sözleşme tarihinden sonra bu parayı ödediğini ispatlayamamıştır. Davanın açıldığı 22.04.2010 tarihinde yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nun ""vesair delil"", ""her türlü yasal delil"" açıklamalarının yemin delilini de kapsadığı ve davacının dava dilekçesinde "yasal her türlü delil"e dayandığı gözetilerek, davacının davasını ispat için yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak, yemin teklif edildiği takdirde usulünce yemine ilişkin yargılama işlemlerinin yerine getirilmesi suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    2-) Davalının, kredi borçları ödendiği iddia edilen ikinci araca ilişkin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
    Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." şeklinde yer alan hükümlerle, açılmış bir davada ispat yükünün kural olarak davacıya yüklendiği tartışmasızdır.
    Somut olayda, davacı, 08/03/2006 tarihli harici araç satış sözleşmesinde belirtilen ilk aracın davalı tarafından kendisine devredilmemesi üzerine, davalının başka bir aracın alımı için bankadan çektiği 37.442.92 TL kredi borcunu ödemesi halinde bu aracı davacıya devretmeyi taahhüt ettiğini, banka kredilerinin tamamını ödediğini, bu duruma rağmen davalının ikinci aracın devrini de yapmadığını iddia etmiş, 27 adet banka kredisi ödeme dekont aslının elinde bulunduğunu belirterek, ödediğini iddia ettiği 37.442.92 TL banka kredi bedelinin iadesini istemiştir.
    Davanın cevapsız bırakılması ya da süresi içinde cevap dilekçesi verilmemesi halinde davalının, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılacağı 6100 sayılı HMK"nın 128. maddesinde düzenlenmiştir. Davalı tarafından davaya süresinde cevap verilmemesi dava konusu vakıaların inkarı anlamında olup, davacı iddiasını ispat ile yükümlüdür. Taraflar arasında ikinci aracın satışına ilişkin yazılı bir sözleşme bulunmadığı gibi, davalının ihtarnameye cevabında iki adet aracın satılması hususundaki beyanları kabul etmediği, yargılama sırasında ikinci araca yönelik olarak aralarında satış sözleşmesi bulunduğuna dair olumlu ya da olumsuz bir beyanı olmadığı ve banka ödemelerinin kendisi tarafından yapıldığı savunulduğundan, davada ispat yükü üzerinde bulunan davacının iddiası ve dosyaya kazandırdığı deliller ile buna karşılık davalının savunması ve dosyaya sunduğu deliller usülünce tartışılıp değerlendirilerek, öncelikle taraflar arasındaki hukuki ilişkinin belirlenmesi ile sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nun 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davalı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 04/06/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi