3. Hukuk Dairesi 2015/9732 E. , 2016/1301 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki vasiyetnamenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 02.02.2016 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davacı vekilleri Av. ..., Av. ..., Av. ... geldiler. Karşı taraftan davalılar vekili Av. ..., Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanunu"nun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 21/3 maddesi uyarınca görüşmenin 09.02.2016 gününe bırakılması uygun görüldüğünden, belli gün ve saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin ağabeyi ..."in 14/09/2011 tarihinde beyin kanaması geçirdiğini, koma halinde kaldırıldığı ... Hastanesinde 23/09/2011 tarihine kadar yoğun bakımda, 23/09/2011 ile 14/10/2011 tarihleri arasında hastanedeki özel odasında tedavi gördüğünü, daha sonra tedavi ve bakımına evinde devam edilmek üzere taburcu edildiğini, akabinde 26/10/2011 tarihinde yeniden hastaneye yatırılarak tedavisine devam edildiğini, ..."in 14/10/2011 tarihinde hastaneden eve nakledilirken hastanede kendisinin sürekli bakım ve tedavisini yürüten tıp ekibinin önerisi doğrultusunda 3 uzman hemşirenin evdeki bakım açısından sürekli ve kesintisiz desteği sağladığını ve kendini idare edebilme yetisini yitirdiğini ve ancak bu koşullar altında evine nakledilebildiğini, ..."in hastaneden çıkışından vefat anına kadar geçen bütün süreçte hastalığının getirmiş olduğu felç hali, kendi işini tek başına görememe yetersizliği ve beyin kanaması sonucunda vücudunun sağ tarafını kullanamayışı, okuyup anlayıp düşüncelerini anlatabilmekteki yetersizliğinin kesintisiz devam ettiğini, hastalığın vukuu bulduğu günden itibaren müvekkili ve aile fertlerinin hem hergün hastaneye gelerek hem de nakli sırasında sürekli hastanın yanında olduklarını, her türlü tıbbi desteğin ve tedavinin sağlanmasında gözetim ve maddi manevi katkıda bulunduklarını, davalının müvekkilinin erkek kardeş olarak ortaya koyduğu ilgi ve eylemleri sert karşı hamlelerle itelemek yoluna gittiğini, müvekkilinin kardeşinin ziyaretlerini zorlaştırmayı adet edindiğini, sağlık durumu nedeniyle ayırt etme gücünü ciddi ölçüde kaybetmiş olan kocasını tehdit etmeye başladığını ve kendisinin dediklerini yapmazsa onu terk edeceği şeklinde ağır manevi baskı altına aldığını, davalının müteveffanın hasta yatağında nasıl alındığı belli olmayan bir vekaletname yoluyla müvekkiliyle ağabeyinin ortak hesabından para çekmeye başladığını haber aldıklarını, evde felçli ve muhtaç bir halde tedavisine devam edilen müteveffa ... adına eşi davalı tarafından bir vasiyetname düzenlettirildiğini ve felçli müteveffanın sol el parmak izi ile onaylanan vasiyetname ile tüm varlığının davalı eşine verildiğini, vasiyetnamenin kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek davaya konu vasiyetnamenin iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde: Dava konusu vasiyetnamenin yapıldığı sırada vasiyetçi ..."in tasarruf ehliyetinin tam anlamıyla mevcut olup, müteveffanın kendi arzusu ile şuurlu bir şekilde bilerek ve isteyerek yasal hakkını kullanmak suretiyle 48 yıllık eşini tüm terekesi üzerinde tek mirasçı olarak tayin ettiğini, alınan Sağlık kurulu raporlarıyla vasiyetçi ...in temyiz kudretine haiz bulunduğunu, her türlü hukuki, tasarrufa ehil olduğu ve vasi tayinine de gerek bulunmadığının ayrıntılı bir şekilde ifade edildiğini, bu sağlık raporlarının yanı sıra vasiyetçi ...in akli durumunun yerinde olduğu ve tasarruf ehliyetine sahip bulunduğunun, vasiyetnamenin düzenlenmesinden hemen önce tanzim edilen doktor raporları ile sabit olduğunu, davacının, ...i vesayet altına aldırmak amacıyla davacının kendi oğlu vasıtasıyla ... Sulh Hukuk Mahkemesine başvurarak ...in temyiz kudretini haiz bulunmadığı gerekçesiyle onu vesayet altına aldırmak istediğini, asılsız ve gerçek dışı beyan ve iddiaların haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ... Noterliği"nin 02/01/2012 tarih ve 00032 yevmiye sayılı vasiyetnamesi, nüfus kayıtları, vasiyetin açılması kararı, murisin ölmeden önceki tüm sağlık raporları, tanık beyanları, Adli Tıp raporu ile tüm dosya kapsamı dikkate alınarak murisin vasiyet tarihinde akıl ve şuurunun yerinde olduğu, fiil ehliyetinin tam olduğu, vasiyetin resmi şekilde yapılıp herhangi bir eksikliğin ve usulsüzlüğünün tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun Mirasbırakan tarafından okunmaksızın ve imzalanmaksızın düzenleme kenar başlıklı 535. maddesi "Mirasbırakan vasiyetnameyi bizzat okuyamaz veya imzalayamazsa, memur vasiyetnameyi iki tanığın önünde okur ve bunun üzerine mirasbırakan vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan eder.
Bu durumda tanıklar, hem mirasbırakanın beyanının kendi önlerinde yapıldığını ve onu tasarrufa ehil gördüklerini; hem vasiyetnamenin kendi önlerinde memur tarafından mirasbırakana okunduğunu ve onun vasiyetnamenin son arzularını içerdiğini beyan ettiğini vasiyetnameye yazarak veya yazdırarak altını imzalarlar" hükmünü ihtiva etmektedir.
Söz konusu maddenin gerekçesine bakıldığında ise; bu maddenin sadece okuyup yazmayan kişilerin vasiyetnamesini düzenlemediğinin, burada okuyup yazma bildiği halde bedensel bir özür nedeniyle imza yeteneğine sahip olmayan kişilerin vasiyetinin de söz konusu olduğu açıklanmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 533. maddesi "Mirasbırakan, arzularını resmi memura bildirir. Bunun üzerine memur, vasiyetnameyi yazar veya yazdırır ve okuması için mirasbırakana verir.
Vasiyetname, mirasbırakan tarafından okunup imzalanır.
Memur, vasiyetnameyi tarih koyarak imzalar" şeklinde düzenlenmiştir.
TMK"nun 533. maddesi gereğince, gerek vasiyetçinin, gerekse resmi memurun bizzat kendi el yazıları ile imza atmaları şarttır. Burada imzanın yerini alabilecek hiç bir işaret veya usul kabul edilemez. Bu anlamda parmak izi imza olarak kabul edilemez. Ölüme bağlı tasarrufların şekline ilişkin özel hükümler, genel hükümlere göre üstün tutulur. El yazısı ile imzasını atamayan vasiyetçi, vasiyetnamesini TMK"da öngörülen şekle göre düzenlettirmek zorundadır.
Somut olaya konu iptali istenen .... Noterliğince düzenlenen 02.01.2012 tarih ve 00032 yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Vasiyetname incelendiğinde, vasiyetnamenin tutanağa geçirme işleminin TMK"nun 533.maddesinde düzenlenen okur yazarlara özgü olarak hazırlandığı, ancak vasiyet edenin rahatsızlığından dolayı sağ elini kullanamadığından imza atamadığı sol el parmak izini bastığı belirtilerek imza işleminin okur yazar olmayanlara özgü TMK"nun 535. belirtilen şekilde (parmak izi ile) tamamlandığı görülmüştür.
Okuyup yazma bildiği halde bedensel bir özür nedeniyle imza yeteneğine sahip olmayan kişilerin vasiyetnamesinin nasıl düzenleneceğinin TMK"nun 535. maddesinde açıkça düzenlenmiş olması karşısında, davaya konu vasiyetnamenin usulüne uygun yapılmadığı, şekil eksikliği ile malul olduğu anlaşıldığından davanın kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı taraf için duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre takdir edilen 1.350 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.