1. Hukuk Dairesi 2013/9680 E. , 2013/17375 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-YIKIM-ECRİMİSİL
Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar ve davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, 39 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki bağımsız bölümlere ilişkin uyuşmazlığın kat mülkiyeti yasasından kaynaklandığı, anılan bağımsız bölümler yönünden davanın tefriki gerektiği gerekçesiyle 39 ada 8 parseldeki 5, 6, 11 ve 12 nolu bağımsız bölümler yönünden davanın tefrikine, diğer istekler bakımından ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 39 ada 7, 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar ile kat mülkiyeti kurulu 39 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 5, 6, 11 ve 12 nolu bağımsız bölümlerin kayden davacılara ait olduğu, davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir haklarının olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacılar, kayden paydaşı oldukları 39 ada 7, 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar ile 39 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 5, 6, 11 ve 12 nolu bağımsız bölümleri 06.05.2010 tarihinde satış suretiyle edindiklerini, 02.06.2010 tarihinde taşınmazları kullanan davalı ...’e tahliye etmesi için ihtar gönderdiklerini, iktisap tarihinden itibaren 6 aylık süre geçince bu sefer tahliye istemi ile açtıkları davanın ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/562 esas, 2011/86 karar sayılı kararı ile kiracılık ilişkisi ispat edilemediğinden reddedildiğini, kat mülkiyeti kurulu olan 39 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 5 nolu bağımsız bölümünü davalıların haksız işgal ettiklerini, aynı taşınmazdaki 6, 11 ve 12 nolu bağımsız bölümleri ise 01.03.2011 tarihinde kendilerine teslim ettiklerini, yine 39 ada 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazları oto yıkama ve yağlama yeri olarak ...a kiraya vermek suretiyle tasarruf etmekte iken 01.03.2011 tarihinde teslim edildiğini, 39 ada 7 parsel sayılı taşınmazda ise toprağa gömülü halde akaryakıt tankı bulunduğu için taşınmazı verimli bir şekilde kullanamadıklarını, satın almalarına rağmen davalıların taşınmazların kendilerine ait olduğunun iddia ederek işgale devam ettiklerini, kendilerine de bir bedel ödenmediğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteğiyle eldeki davayı açmışlardır.
Davalı... her ne kadar tahliye istemine ilişkin açılan davanın kira akdi bulunmadığından reddedilmişse de, taraflar arasında kira akdinin mevcut olduğunu, 07.02.2011 tarihinde kira bedelini ödediklerini, davacıların gönderilen bu parayı kabul ettiklerini, davacıların haksız olarak kira bedelini kendi belirledikleri miktardan almaya çalıştıklarını, 39 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölümü kendisinin kullandığını, 6, 11 ve 12 nolu bağımsız bölümler ile 39 ada 7, 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazları ise hiç kullanmadıklarını, benzin istasyonunun tüzelkişiliğe ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Diğer davalılar ise, yargılama katılmadıkları gibi davaya cevap da vermemişlerdir.
Hemen belirtmek gerekir ki, mahkemece, dava konusu 39 ada 13 ve 14 parsel sayılı taşınmazlar bakımından davalıların fili müdahale ya da tasarruflarının bulunmadığı belirlenerek anılan parseller yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğrudur. Davacıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davacıların öteki temyiz itirazları ile davalı ...’in temyiz itirazlarına gelince; bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunun 683. maddesinde öngörüldüğü gibi, bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebilir.
Somut olayda, kat malikleri arasında kat mülkiyeti kanunundan kaynaklanan bir ihtilaf bulunmadığı, davacıların yukarıda açıklandığı üzere, mülkiyet hakkına dayalı olarak davalıların haksız kullanımları nedeniyle talepte bulundukları, dava dilekçesinde bildirilen ve keşfen belirlenen dava değeri gözetilerek asliye hukuk mahkemesinde davanın esası hakkında hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile 39 ada 8 parsel sayılı taşınmazlardaki 5, 6, 11 ve 12 nolu bağımsız bölümler yönünden hükümle birlikte tefrik kararı verilmesi doğru değildir.
Öte yandan; dosya kapsamı ve davalı ... beyanı ile 39 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 5 nolu bağımsız bölüme haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın davalılar ... ve ...’ın akaryakıt bürosu olarak kullanmak suretiyle elattıkları sabit olup, anılan bağımsız bölüm yönünden davanın kabulü gerektiği tartışmasızdır.
Ayrıca; her ne kadar yapılan uygulama sonucunda boş oldukları belirlenmişse de, dava konusu 6, 11 ve 12 nolu bağımsız bölümlerin kapalı durumda bulunduklarına göre anılan bağımsız bölümlerin kimin tasarrufunda olduğunun araştırılarak davacıların kullanımına engel bir durumun olup olmadığının kuşkuya yer olmayacak şekilde tespit edilmesinden sonra bir karar verilmesi gerektiği de açıktır.
Diğer taraftan; 39 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki yeraltına gömülü olan akaryakıt tankının yerinin projeye göre belirlenmesi, hangi davalının taşınmazı yer altındaki tank ve zemindeki yer altı tankı doldurma ağızları ve vanalarını kullandıklarının açıkça tespit edilmesi hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hukuki olmayan gerekçe ile bu taşınmaz bakımından yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması da isabetsizdir.
Öte yandan, dava konusu olan taşınmazlar bakımından yukarıda açıklanan şekilde gerekli araştırma yapılarak davalıların işgal durumlarının belirlenmesi, sonucuna göre fuzuli şagilin (haksız kullanımın) taşınmaz malikine tasarrufundan dolayı ödemekle yükümlü bulunduğu en azı kira bedeli, en fazlası mahrum kalınan gelir kaybı olan haksız işgal tazminatı olan ecrimisil isteği yönünden istenilen dönemler de dikkate alınarak bir değerlendirme yapılması gerektiği de kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; tarafların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.