21. Hukuk Dairesi 2018/94 E. , 2018/1252 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
KARAR
A)Davacı İstemi;
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Kurum tarafından davacı şirketin başvurusuna istinaden vermiş olduğu 27.06.2016 tarihli red kararının iptaline, şirketin 6111 sayılı yasa ile 4447 sayılı yasaya eklenen geçici 10. Maddesindeki sigorta prim teşvikinden yararlanmaya yönelik başvurusunun işleme alınması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B)Davalı Kurum vekilinin Cevapları;
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde ; ""Aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Kurumumuza verilmesi gerektiği ve usul ve esasların ilgili kurumlarca müştereken belirlenmesi hükümleri dikkate alındığında, ilgili kurumların görüşleri alınmak suretiyle Kurumumuzca yayımlanan 2015/10 sayılı Genelgenin hukuki dayanağının bulunduğu ve teşvik değişiklik taleplerine ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde anılan Kanun hükümlerinde yer alan yetkinin kullanıldığı görülecektir.Bu bağlamda, anılan Yönetmelik hükmünün düzenlenme amacı; yasal süresi içinde, ancak hatalı kanun numarası seçilmek suretiyle düzenlenmiş aylık prim ve hizmet belgeleri yerine yasal süresi dışında düzenlenen düzeltme amaçlı asıl veya ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgeleri için Kurumca inceleme yapılmasına gerek bulunmaksızın bu belgelerin işleme alınarak yine bu belgeler için idari para cezası uygulanmamasına yönelik olup, bahse konu fıkra işverenlerin geriye yönelik sigorta primi teşviklerinden yararlanmalarına imkan sağlamadığı gibi anılan fıkrada sigorta primi teşviklerinden geriye yönelik yararlanabileceğine ilişkin bir hüküm de yer almamaktadır. Dolayısıyla, ilgili kurumların da görüşleri alınmak suretiyle Kurumumuzca yayımlanan 2015/10 sayılı Genelgenin yukarıda açıklanan kanun, yönetmelik ve tebliğ hükümleri doğrultusunda, yasal dayanak ve gerekçelerinin bulunduğu, ayrıca söz konusu Genelgeyle belirlenen usul ve esasların, istihdamın arttırılmasına yönelik sigorta primi teşviki düzenlemelerinin yapılma amacına uygun olduğu, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 103 üncü maddesinin son fıkrasının ise sigorta primi teşviklerinden geriye yönelik yararlanmaya imkan sağlayan düzenlenme olmadığı yönünde yukarıda belirtilen açıklamalar dikkate alınmak suretiyle Kurumumuzca 18/3/2015 tarihinde yayımlanan 2015/10 sayılı Genelge kapsamında Bim Birleşik Mağazaları A.Ş."nin 4447 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinde yer alan sigorta primi desteğinden geriye yönelik olarak yararlanma yönündeki talebinin kabul edilmesine imkan bulunmamaktadır."" Şeklindeki beyanları ile davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi:
İlk derece Mahkemesince; Davanın KABULÜ ile,Davacı şirketin ... sigorta sicil numaralı işyeri ile ilgili 24.06.2016 tarih ve ... varide ile Kurum kayıtlarına intikal dilekçesi ekindeki bildirgelerin işleme alınması gerektiğinin tespitine, Kurum ... ... İl Müdürlüğü ... ... Merkezinin davacı şirketin talebinin reddine yönelik, bildirgeler verildikten sonra teşvikin değiştirilmesi yönündeki taleplerin işleme alınmayacağına dair 27.06.2016 tarihli ve ... varide sayılı işleminin iptali gerekeceğinin tespitine, karar verilmiştir.
GEREKÇE :Bilindiği üzere 506 sayılı Kanunun 77.maddesinde "Sigortalılarla işverenlerin bir ay için ödeyecekleri primlerin hesabında:
a) Sigortalıların o ay için hak ettikleri ücretlerin,
b) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara o ay içinde ödenenlerin,
c) İdare veya kaza mercilerince verilen karar gereğince (a) ve (b) fıkralarında yazılı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin brüt toplamı esas alınır.
Şu kadar ki, YOLLUKLAR, çocuk ve aile zamları, ölüm, doğum ve evlenme yardımları, ile ayni yardımlar, sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutartnın tespitinde nazara alınmaz. Bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime tabi tutulur. " hükmü mevcut iken, 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 36.maddesi ile 506 sayılı Kanunun 77.maddesinde "Sigortalılarla işverenlerin bir ay için ödeyecekleri primlerin hesabında:
a) Sigortalıların o ay için hak ettikleri ücretlerin,
b) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara o ay içinde ödenenlerin,
c) İdare veya kaza mercilerince verilen karar gereğince (a) ve (b) fıkralarında yazılı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin brüt
Ancak 01.10.2008 tarihinden yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 80.maddesi 1.fıkrası (b) ve (c ) bendi ile "Ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30"unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmaz.
b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Diğer Kanunlardaki prime tabi tutulmaması şer ektisine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanun"un uygulanmasında dikkate alınmaz" hükmü getirilmiş olup, söz konusu hüküm gereğince 01.10.2008 tarihinden itibaren nakden ödenen yol yardımlarının da sigorta primine esas kazanca dahil edilmesi ve bu ödemelerden prim kesilmesi gerektiği açıktır.
Buna karşılık 01.01.2004 tarihine kadar yemek yardımları da prime esas kazanca dahil edilmez iken, 01.01.2004 tarihinde yürürlüğe giren yukarıda açıklanan 506 sayılı Kanunun 77.maddesindeki değişiklik hükmü gereğince ... ve ... Bakanlığınca açıklanan muafiyet miktarlarını aşan nakden ödenen yemek yardımı miktarlarından sigorta primi kesilmeye başlanmıştır.
Nitekim 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 36.maddesi ile 506 sayılı Kanunun 77.maddesi hükmü gereğince çıkarılan ve 29.01.2004 tarihli ve 25361 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Sigorta Primlerinin Hesabına Esas Tutulacak Kazançların Aylık Tutarının Tespitinde Nazara Alınmayacak Olan Yemek Parası İle Çocuk Ve Aile Zamlarının Günlük Ve Aylık Tutarlarının Tespitine İlişkin Tebliğin 4.maddesinde "1506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 77 nci maddesinin ikinci fıkrasında, ölüm, doğum ve evlenme yardımları, yolluklar, kıdem, ihbar ve kasa tazminatları, ayni yardımlar ile ... ve ... Bakanlığınca miktarları yıllar itibariyle belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamlarının sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının tespitinde nazara alınmayacağı, bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemelerin prime tabi tutulacağı öngörülmüştür.Tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
Bölge Adliye Mahkemesince,Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, karar verilmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacının 4447 sayılı Kanun Geçici Madde 10"da düzenlenen prim teşviki hakkından yararlanmak amacıyla Kuruma sunduğu dilekçesinin (talebinin) Kurumca işleme alınması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.Davacının 5510 Kanun numarası seçerek prim teşvikinden yararlanmak için süresi içerisinde aylık prim ve hizmet belgesini verdiği noktasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Geçici Madde 10"da prim teşvikinden yararlanmak isteyen işverenlerin "çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak; 5510 sayılı Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içerisinde ... Kurumuna vermesi" koşulu bulunmakta olup teşvik yanlış seçilmiş olsa dahi aylık prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içerisinde Kuruma gönderen işverenlerin, prim teşvik maddesini yanlış seçtikleri gerekçesiyle 4447 sayılı Kanun"un Geçici Madde 10/5 fıkrası kapsamında bildirgeyi vermiş sayılmayacakları iddiası da hukuki dayanaktan yoksundur. Yukarıda yer alan maddi ve hukuki açıklamalar ışığında, incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK"nın 353/1-b.1 bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
E) Temyiz Nedenleri; Davalı Kurum vekili ;Kurum tarafından yayımlanan 2015/10 sayılı Genelgenin kanun, yönetmelik ve tebliğ hükümleri doğrultusunda, yasal dayanak ve gerekçelerinin bulunduğunu, ayrıca söz konusu genelgeyle belirlenen usul ve esasların, istihdamın arttırılmasına yönelik sigorta primi teşviki düzenlemelerinin yapılma amacına uygun olduğunu, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 103 üncü maddesinin son fıkrasının ise sigorta primi teşviklerinden geriye yönelik yararlanmaya imkan sağlayan düzenlenme olmadığını belirterek kurumlarınca 18/3/2015 tarihinde yayımlanan 2015/10 sayılı Genelge kapsamında ... A.Ş"nin 4447 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinde yer alan sigorta primi desteğinden geriye yönelik olarak yararlanma yönündeki talebinin kabul edilmesine imkan bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ..."nın kendi iç mevzuatına göre yapılan işlemlerin bir şekilde bilirkişiler tarafından yanlış yorumlandığını ve yerel mahkemelerin de bu bilirkişi raporlarına dayanarak hukuka aykırı dolayısıyla ..."nın kendi mevzuatına direkt olarak aykırı hükümler verdiğini belirtmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava, davacının 4447 sayılı Kanun Geçici Madde 10"da düzenlenen prim teşviki hakkından yararlanmak amacıyla Kuruma sunduğu dilekçesinin Kurum tarafından işleme alınması istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK m.297/1-c ve 1086 sayılı eski HUMK"nun 388/3. maddesi gereğince hükmün gerekçe bölümünde iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep gösterilmelidir.Mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiği hususu bir Anayasa emridir.Kararın gerekçesiz olması mutlak bir temyiz (bozma) sebebidir. Çünkü gerekçe hakimin tesbit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Tarafların dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur. Hakim de gerekçe sayesinde verdiği hükmün hukuka uygun olup olmadığını yani kendi kendini denetler.
Başka bir anlatımla, yazılacak kararın gerekçesiyle, hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, 6100 sayılı HMK"nın 297 ve 298. maddelerine göre yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Somut olayda; kararın gerekçe bölümünde, yol ve yemek yardımlarının 506 SY nın 77/2 maddesi kapsamında prime esas kazanç niteliğinde olup olmadığının tespitine ilişkin gerekçeye yer verildiği halde, hüküm fıkrasında dava konusu olan davacının 4447 sayılı Kanun Geçici Madde 10"da düzenlenen prim teşviki hakkından yararlanmak amacıyla Kuruma sunduğu dilekçesinin Kurum tarafından işleme alınması gerektiği ve Kurum işleminin iptali yazılarak gerekçe ile hüküm fıkrası arasında açık çelişki meydana geldiği anlaşılmıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15/02/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.