3. Hukuk Dairesi 2020/1096 E. , 2020/2712 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki fesih ve cezai şart işleminin iptali ile menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; Dörtyol"da eczacılık yaptığını, ... SGK İl Müdürlüğü tarafından gönderilen 20.06.2011 tarih ve 13001810 sayılı yazı ile Temmuz-Ağustos 2007 dönemine ait fatura ettiği reçetelerin incelemesinde, reçete ekinde yer alan ilaç kullanım raporlarının sahte olduğunun hastane yazışmaları ile tespit edildiği belirtilerek 2009 yılı Eczane Protokolü’nün 6.3.19 maddesi gereğince yapılan sözleşmesinin 2 yıl süreyle feshedildiğinin ve sözleşmenin 6.3.19 maddesinden kaynaklı 5.479,85 TL reçete bedeli, 1.830,08 TL işlemiş faizi ile reçete bedelinin 10 katı tutarındaki 54.798,50 TL cezai şart olmak üzere toplam 62.108,43 TL’nin tahsilinin talep edildiğini, bu haksız işlemlerin iptaline ve reçete bedeli ile ceza-i şart miktarından borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı; yaptığı işleminin, yasaya ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu belirtilerek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davacı tarafça veya çalışanlarınca kurumun kasıtlı olarak zarara uğratma amacı ile iş ve işlemler yapıldığı hususunda bir tespitin ve mahkeme kararının bulunmaması ve bu konuda başlatılan soruşturmanın da takipsizlik kararı ile sonuçlanmış olması nedeniyle davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, davalı kurumun davacı ile yapmış olduğu sözleşmenin iki yıl feshi ile ilgili işleminin iptaline, davacı tarafça davalı tarafa 5.479,85TL asıl alacak ile bu alacağın işletilen 1.830,08 TL faizi ile birlikte borçlu olduğuna ayrıca asıl alacağı dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğine, 54.798,50 TL cezai şart yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine dair verilen karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2017 tarihli 2015/14048 Esas, 2017/2191 Karar sayılı kararıyla; davacının talebiyle bağlı kalınarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrasında yapılan yargılama neticesinde mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davalı kurumun davacı ile yapmış olduğu sözleşmenin 2 yıl feshi ile ilgili işlemin iptaline, davacı tarafca davalı tarafa 5.479,85TL asıl alacak ile bu alacağa işletilen 1.830,08TL faizi ile borçlu olduğunun, 54.798,50tl cezai şart yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, alınması gerekli 499,34 TL karar harcının peşin olarak alınan 922,35 TL nispi harçtan mahsubu ile, bakiye 423,01 TL harcın talep halinde ve mahkeme kararı kesinleştiğinde davacı tarafa veya ahzu kabza yetkili vekiline iadesine, karar verilmiş, söz konusu karar süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı lehine hükmedilen vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T."nin 13. maddesine göre; (1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir (2) Ancak hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükmü yer almaktadır.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verildiğine göre, reddedilen 5.479,85TL kısım yönünden davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin karar tarihindeki maktu vekalet ücretinin altında olmaması gerekirken, maktu ücretin altında olarak davalı vekili lehine 1.500,00 TL vekalet ücretine hükmedildiği anlaşılmış olup, davalı lehine davanın görüldüğü mahkeme için karar tarihi itibariyle AAÜT de belirlenmiş maktu vekalet ücretinin altında vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK 438/7. maddesi hükmü gereğidir.
3-Davalı SGK Başkanlığı"nın, 492 sayılı Harçlar Kanunu ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu"nun 36. maddesi hükmüne göre harçtan muaf olması nedeniyle kendisinden karar ve ilam harcı alınamayacağı gibi söz konusu harcın davacı tarafa yüklenmesi de mümkün değildir. Bu nedenle 499,34 TL karar harcının peşin olarak alınan 922,35 TL nispi harçtan mahsubu ile, bakiye 423,01 TL harcın talep halinde ve mahkeme kararı kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün, HUMK"nun 438/7 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazının kabulü ile; hükmün 6. fıkrasında yer alan "1.500,00 TL" ifadelerinin çıkartılarak yerine, "1.980,00 TL" ifadesinin yazılması sureti ile hükmün düzeltilmesine, üçüncü bentte açıklanan nedenle hükmün 4. fıkrasında yer alan "Alınması gerekli 499,34 TL karar harcının peşin olarak alınan 922,35 TL nispi harçtan mahsubu ile, bakiye 423,01 TL harcın talep halinde ve mahkeme kararı kesinleştiğinde davacı tarafa veya ahzu kabza yetkili vekiline iadesine," ifadelerinin çıkartılarak yerine, "Davalı, 492 sayılı Harçlar Kanunu ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu"nun 36. maddesi hükmüne göre harçtan muaf olduğundan davalıya harç yükletilmesine yer olmadığına, davacının yatırdığı tüm harçların karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacıya iadesine," ifadesinin yazılması sureti ile hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde davalı yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.