8. Hukuk Dairesi 2011/3558 E. , 2011/3595 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile Hazine ve...Belediye Başkanlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 25.11.2009 gün ve 156/177 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... dava dilekçesinde; 149 ada 1 ve 178 ada 4 sayılı parselin Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, tapu kayıtlarının Hazine adına oluştuğunu, taşınmazların babasından kendisine intikal ettiğini, yaklaşık 35 yıl önce babasının, ondan sonra da kendisi tarafından kesintisiz olarak kullanıldığını, taşınmazların öncesinin Kethüdazade ... Ağa adına kayıtlı bulunduğunu, kayınbabası ...’nın ... Ağanın mirasçıları arasında yer aldığını ve kayınbabası ...’nın bu yeri daha sonra babası ...’a bedeli karşılığında zilyetliğini satıp devrettiğini, açıklayarak Hazine adına bulunan parsellerin tapu kayıtlarının iptalleri ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin dere yatağı dibinde kaldığını, jeolojik inceleme yapılması gerektiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu 149 ada 1 ve 178 ada 4 sayılı parsellerin maliye Hazine adına bulunan tapu kayıtlarının iptaliyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dava koşulu üzerinde durulmadığı gibi yapılan araştırma ve incelemede hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazların bulunduğu Ömerli köyünde 19.6.2006 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 149 ada 1 ve 178 ada 4 sayılı parseller önce davacı ... adına tespitleri yapılmış, daha sonra itiraz üzerine kadastro komisyonunun yaptığı inceleme sonucu Hazine adına düzenleme yapılmıştır. Yani maliki Hazine olarak gösterilmiştir. Böylece her iki parsele ait kadastro tutanakları 9.3.2007 tarihinde kesinleşmiş olup Hazine adına tapu kaydı oluşmuştur.
Davacı dava dilekçesinde dava konusu taşınmazların kayın babası tarafından ...’a satıldığını ve dava konusu yerlerin babasından kendisine kaldığını bildirmiş, intikal biçimi konusunda bir açıklamaya yer vermemiştir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişilerde dava konusu parsellerin davacının babasından davacıya kaldığını bildirmişler, ancak intikal biçimi konusunda herhangi bir açıklamada bulunmamışlardır. Dosya arasında bulunan ...’a ait nüfus aile tablosuna göre davacının babası ... 10.2.1999 tarihinde ölmüştür. Bu durum karşısında muris ...’ın terekesi TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp her birinin payı taşınmazların tamamı üzerinde söz konusudur. Terekeye dahil taşınmazlar bakımından bir veya birkaç mirasçının üçüncü kişilere karşı dava açma sıfat ve yetkileri (hukuki ehliyetleri) bulunmamaktadır. TMK.nun 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Davada bir tasarrufi işlem olduğundan tüm mirasçıların birlikte hareket ederek üçüncü kişilere karşı dava açmaları zorunludur. Bir veya birkaç mirasçının tek başına açtıkları dava, dava dışı kalan mirasçıları ve paylarını kapsamadığı gibi bu mirasçıların yöntemine uygun olarak açmış oldukları bir dava ve istekleri de bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazlar satış, bağış veya paylaşım sonucu davacıya düşmüş ise, davanın bulunduğu bu hali ile yürütülmesi ve aşağıda belirtilecek eksikliklerin giderilmesi gerekmektedir. Şayet anılan parseller davacının babasından satış, bağış veya paylaşım suretiyle davacıya kalmamış ise, az önce de açıklandığı gibi davacının tek başına terekeye dahil ve elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlar bakımından dava açamayacağından davanın dava koşulundan reddine karar verilmesi gerekir.
O halde mahkemece yapılacak iş; keşifte dinlenen yerel bilirkişi beyanlarına göre dava konusu taşınmazların dere yatağından elde edilen yerlerden olduğu, dozerlerle dere yatağı açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olduğu anlaşıldığına ve Hazinede dere yatağı niteliğinde bulunduğu savunmasını getirdiğine göre dava konusu taşınmazların imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde açıklanan imar ve ihyaya ilişkin tüm olumlu ve olumsuz koşulların araştırılıp saptanması zorunludur. Bu bakımdan yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258. maddesi gereğince davetiye ile keşif yerine çağrılmaları, aynı Kanunun 259. maddesi gereğince uyuşmazlığın taşınmazlara ilişkin bulunması nedeniyle keşif yerinde dinlenmeleri, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu taktirde, bu aykırılığın HUMK.nun 265. maddesi gereğince giderilmesi, mahkemece tanık ve delillerini bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınmadığından, öncelikle taraflara tanık ve delillerini bildirmeleri konusunda kendilerine süre ve imkan tanınması, davacı ve babası ile satıcılarının dava konusu taşınmazları hangi tarihte imar ve ihya etmeye başladıkları, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdükleri, emek ve para sarf ettikleri, imar ve ihyanın hangi tarihte tamamlandığı hususlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten kadastro tespitinin yapıldığı 19.6.2006 tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının saptanması gerekmektedir.
Bundan ayrı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca muris ... ile davacı ve diğer mirasçılar yönünden miktar araştırılmasının yapılması, öncelikle muris ...’a ait veraset belgesi istenerek dosya arasına konulması, muris ve mirasçılarının belgesizden taşınmaz edinip edinmediklerinin Kadastro ve Tapu Sicil
Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulması, belgesizden edinilen taşınmazlara ilişkin kadastro tutanakları ve ekleri ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı olarak açılan tescil davalarına ait dosyaların ise, bulundukları mahkemelerden getirtilerek miktar sınırlamaları yönünden göz önünde tutulması, taşınmazların 5403 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun 14/2. maddesi uyarınca sulanan yerlerden olup olmadığı saptanmalıdır.
Öte yandan tapu iptali ve tescil davalarında kural olarak; dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. Dava kayıt maliki Hazineye yöneltildiğine göre davalı gösterilen Belediyeye karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi doğrudur. Bundan başka Yağlıdere Tapu Sicil Müdürlüğünün 11.4.2011 tarih …02/665 sayılı karşılık yazılarına göre 149 ada 1 sayılı parsel imar görmüş olup, 101 ada 8, 9, 10, 11 ve 12 sayılı imar parsellerine gitmiştir. Daha sonra 101 ada 10 ve 11 sayılı imar parselleri birleştirme görerek aynı ada 13 sayılı parsel olmuştur. Bu durum karşısında karar tarihi itibariyle 149 ada 1 sayılı parsel diye bir parsel bulunmadığı halde, bu parselin iptal ve tesciline karar verilmesi doğru olmadığı gibi 149 ada 1 parsele ilişkin tapu kaydı da dosya arasında bulunmamaktadır. Hüküm bu haliyle anılan parsel açısından infazda duraksama yaratmaktadır. Bu nedenle 149 ada 1 sayılı parselin 20.1.2001 tarihinde imar gördüğü gözetilerek bu parselin imar sonucu hangi ada ve parsellere gittiğinin belirlenmesi, buna ilişkin tapu kayıtlarının ve tapu kayıtlarının oluşumuna esas alınan imar evrakının Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, davacının iptal ve tescilini istediği parsellerin 2001 yılında yapılan imarın hangi ada ve parsellere gittiğinin teknik bilirkişi aracılığıyla keşfen saptanmasına çalışılması, yeni maliklere davanın yöneltilmesi ve dava koşulunun yerine getirilmesi gerekir.
Davalı olarak gösterilen Yağlıdere Belediye Başkanlığının 4.7.2008 havale tarihli cevap dilekçesinde 178 ada 4 sayılı parselin mezbahane yeri olarak tahsis edilmesi için Hazineye başvurduklarını açıkladıklarına göre tahsisin gerçekleşip gerçekleşmediğinin, yada hangi aşamada olduğunun, Milli Emlak Müdürlüğünden sorulması ve buna ilişkin belgeler getirtilerek denetim açısından dosya arasına konulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, dava koşulunun göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.06.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.