22. Hukuk Dairesi 2016/19088 E. , 2016/20610 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı ... ve dahili davalı avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı ile 01.02.2007 tarihinde üç yıllık sözleşme imzalayarak işletme müdürü olarak 1.200,00 TL maaşla çalıştığını, ancak haksız olarak süresi bitmeden iş sözleşmesine işverence son verildiğini, noter kanalıyla 22.10.2007 tarihinde muaccel hale gelen ücret alacağı için davalıya ihtarname çekildiğini, ihtarnamenin davalılardan şirkete 30.10.2007 tarihinde diğer davalı şahsa ise 23.11.2007 tarihinde tebliğ edildiğini, davalıların ödememe yapmamaları üzerine temerrüde düştüğünü belirterek müvekkilinin muaccel olmuş ücret alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalıların Cevaplarının Özeti:
Davalı şirket vekili, davacının müvekkili şirket yanında çalışmadığından husumet itirazında bulunduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., iş sözleşmesinin belirlisiz süreli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı ... ve dahili davalı ... temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dahili Davalı ..."in Temyizi yönünden:
Somut olayda dava sadece...ve Unlu Mamüller Tic. Ltd. Şti. ile ..."e karşı açılmış, yargılamanın devamı sırasında dahili dava dilekçesi verilmek suretiyle ... taraf haline getirilmiş ve hüküm altına alınan alacaklardan sorumlu tutulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nda, dava açıldıktan sonra diğer kişilerin davaya dahil edilmek suretiyle davalı sıfatını kazanması ve husumetin bu kişilere yöneltilmesi konusunda bir düzenleme yer almamaktadır. Bu itibarla, ... hakkında usûlüne uygun açılmış bir dava da bulunmadığından, dahili dava isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, anılan dahili davalı hakkında hüküm kurulması isabetsizdir.
2-Davalı ..."ün temyizi yönünden:
Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin belirli süreli iş sözleşmesinin unsurlarını taşıyıp taşımadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 11. maddesinde “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar” şeklinde düzenleme ile belirli süreli iş sözleşmesi konusundaki esaslar belirlenmiştir. İş ilişkisinin süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağı vurgulanarak ana kural ortaya konulmuştur.
Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edilebilmesi için sözleşmenin açık veya örtülü olarak süreye bağlanması ve bunun için objektif sebeplerin varlığı gerekir. İşçinin niteliğine göre sözleşmenin belirli ya da belirsiz süreli olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Buna karşın, yapılan işin niteliği belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesi için önem arzetmektedir. Belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif şartlara bağlı olarak “belirli süreli iş sözleşmesi” yapılabilecektir.
Salt süreye bağlı bir iş sözleşmesinin mevcut olmasının taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olduğu sonucuna götürmemelidir. Zira, 11. madde, belirli süreli iş sözleşmesini yapma serbestisini sınırlandırmış ve bu tür sözleşmelerin yapılabilmesi, söz konusu hükümde belirtilen objektif koşulların varlığına bağlanmıştır. Dolayısıyla taraflar iş sözleşmesini belirli süreye bağladıklarında, hakim, objektif ve esaslı koşulların var olup olmadığını incelemelidir.
Dosya içeriğine göre davacının, davalı ..."e ait "..." isimli işyerinde işletme müdürlüğü görevini yerine getirmek üzere belirli süreli iş sözleşmesi imzaladığı, bu sözleşmeye göre işletme müdürü olarak çalışan davacının yaptığı işin niteliği itibariyle süreklilik arzeden bir iş olduğu, davacının belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif şartlara bağlı olarak çalışmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığı dikkate alındığında taraflar arasında imzalanan sözleşmenin belirli süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır.Sözleşme belirli süreli iş sözleşmesi unsurlarını taşımadığından davacının belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı kabul edilmeli ve bakiye süre ücreti reddedilmelidir. Bu nedenle sözleşmenin belirli süreli olduğunun kabulü ile bakiye süre için ücret alacağının hesaplanıp hüküm altına alınması hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.