3. Hukuk Dairesi 2019/5896 E. , 2020/2725 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı tarafın 2002 yılından itibaren 50480 sayılı köy tarımsal abonesi olduğunu, elektrik sayacının sağlam ve çalışır durumda olduğunu, Ocak 2011 döneminde 168,20 TL tutarında elektrik faturasının düzenlendiğini, daha sonra düzenlenen bir başka fatura ile 18.126 TL borç çıkartıldığını, önceki faturanın çarpım faktörünün 0,15 KW olması gerekir iken 0,10 KW olarak alınması nedeniyle hata olduğunu ve bu yeni fatura ile hatanın düzeltilmiş olduğunu, aboneliğin bağların sulanması için kurulduğunu, bu kadar elektrik tüketilmesinin mümkün olmadığını, ayrıca davalı tarafın sayacı 2008 yılından beri okumadığını, bu nedenle de bu faturanın kabul edilebilir olmadığını, 2002-2010 yılları arasındaki dönemde sulama aboneliklerinin faturalandırılmasının usul ve esaslarının ..."tan öğrenilmesinin gerektiğini, davalı tarafın kendi kusuru ile ortaya çıkan bu borcun faizinin yüklenmesinin haksızlık olduğunu belirterek müvekkilinin davalı tarafa 168,20 TL asıl ve 18,126 TL ek fatura bedeli olmak üzere toplam 18.294,20 TL borcunun olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı, sayacın çarpanın aboneliğin tesis edildiği tarih itibarı ile 75/5=15 olduğunu, bu nedenle de açılan davanın haksız olduğunu, elektrik piyasası müşteri hizmetleri yönetmeliğinin 23. maddesi doğrultusunda davacı taraftan sayaç çarpanından dolayı ortaya çıkan farkın tahakkuk ve tahsil edilmiş olduğunu belirterek haksız olarak açılmış olan davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı ..."ün ... numaralı ... tarifeli abonelik nedeniyle 18.126,00 TL"lik borcun 1.175,44 TL"lik kısmından borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemiz 28.05.2018 T. ve 2016/19568 E. - 2018/5928 K. sayılı ilamında; somut olaydaki uyuşmazlığın çarpan hatasından kaynaklı olduğu ve dosya içerisindeki bilirkişi raporlarının çelişkili olduğu bu sebeple üçlü heyetten çelişkiyi giderir biçimde rapor alınması gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece yapılan yargılama neticesinde, bozma sonrası alınan bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulü ile 18.126,00TL lik borcun 9.967,54TL lik kısmından borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, çarpan hatasından kaynaklı yansıtılan bedelden doğan alacağa yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.
1- Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece dosyanın önceki bilirkişiler dışında seçilecek konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdii ile, davalı kurumun, davacı taraftan isteyebileceği bedelin duraksamasız belirlenmesi noktasında, Dairemizin 28.05.2018 T. ve 2016/19568 E. - 2018/5928 K.sayılı ilamında belirtildiği üzere,dosya içerisinde bulunan önceki iki bilirkişi raporundaki çelişkiyi gidermeyen şekilde rapor alındığı, ilgili raporda yapılan hesaplamalarda kurum tarafından yapılan hesaplama baz alınarak rapor oluşturulduğu ancak endeks kayıtları incelendiğinde bu kayıtlarda tutarsızlıklar olduğu, yine dosyada 168,20TL lik fatura bulunmasına rağmen hangi faturalara dayanarak hesaplama yapıldığı anlaşılamamıştır. Bu sebeple fatura tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesinde belirtilen yönteme uygun hesaplamayı içerir rapor alınmak suretiyle hüküm tesisi gerekirken, bozma ilamında belirtilen söz konusu hususları içermeyen, eksik, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan bilirkişi raporu ve ek raporu doğrultusunda karar verilmiş olup, bu hali ile mahkemece bozmaya uyulmuş ise de, bozma gereği yerine getirilmemiştir.
O halde mahkemece, dosyanın konusunda uzman 3 kişilik yeni bir bilirkişi heyetine tevdi ile davalı kurumun, davacı taraftan isteyebileceği bedelin duraksamasız belirlenmesi noktasında Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23. maddesinde belirtilen yönteme uygun hesaplamaları içerir ve tarafların itirazlarını karşılar nitelikte rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 04/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.