20. Hukuk Dairesi 2013/1586 E. , 2013/2306 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 23/03/2012 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20/11/2012 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ... vekili Av. ... ile karşı taraftan ... vekili Av. Nuriye Sarp geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ..., 12.11.2007 tarihli dava dilekçesiyle, .... Köyü 925 sayılı parselin, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki orman sayılan yerlerden olduğu halde, kadastro sırasında davalılar adına tesbitinin itirazsız kesinleşmesiyle tapuya kayıt edildiği iddiasıyla, hukukî dayanaktan yoksun ve yolsuz tescil niteliğindeki davalılar adına oluşan tapu kaydının iptalini ve ... adına tescilini istemiştir.
Davacı Orman Yönetimi, taşınmazın öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu, orman niteliğiyle ... adına tapuya tescili istemiyle davaya katılmıştır.
Mahkemenin 05.05.2009 gün ve 2008/201-184 sayılı “hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin kararı ... temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09.06.2011 gün ve 2011/4093-7094 sayılı kararıyla “ 5841 sayılı Kanunun 2. maddesiyle 3402 sayılı Kanunun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “iddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresinin Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararıyla iptal edildiği, Anayasa Mahkemesinin aynı gün ve 2009/31-27 sayılı kararıyla da, “…bu madde ve ibarenin, uygulamasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA” karar verilip, kararın 02 Haziran 2011 günlü ve 27952 sayılı Resmî Gazetede yayımlandığı, Anayasa Mahkemesinin sözü edilen iptal kararının yürürlüğe girdiğinin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2011 gün ve 2011/1-361- 2011/390 sayılı kararında da kabul edildiği, gerek 766 sayılı Kanunun 31/2. maddesi ve gerekse 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde, özel mülkiyete konu olamayacak, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler hakkında açılacak davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup olmadığı konusunda açık bir hüküm bulunmamakta ve bu maddeler özel şahıslar ile ... arasında bir ayrımda içermemekteyse de, “Kamu Malı” savıyla açılacak davalarda, 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararları yerleşik içtihat halini aldığı, bu nedenle davanın hak düşürcü süre nedeniyle reddine karar verilemeyeceğine”
değinilerek bozulmuştur. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda bu kez davanın KABULÜNE, çekişmeli parselin tapu kaydının iptaline ve orman niteliğiyle ... adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 1987 yılında yapılan genel kadastroda gerçek kişiler adına tapuya kayıt edilen taşınmazın, öncesi ve eylemli durumu itibariyle orman sayılan yerlerden olduğu savına dayalı tapu iptal ve tesciline ilişkindir.
Çekişmeli parselin bulunduğu köyde orman kadastrosu 1990 ve 1993 yıllarında yapılıp, 06.04.1993 tarihinde ilân edilerek dava tarihinden önce kesinleşmiştir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu Zeytinada Köyünde genel arazi kadastrosu 1987 yılında yapılmış, çekişmeli 925 sayılı 5300 m2 yüzölçümündeki parsel, dava dışı 928 ve 931 sayılı parseller ile bir bütün olarak, Mart 1963 tarih 8, Ekim 1969 tarih 27 sıra numaralı tapu kaydı ve 69 yazım numaralı vergi kaydı kapsamında kaldığı, ancak; tapu kaydının bayır sınırının değişebilir nitelikte olması nedeniyle miktarı ile geçerli olduğu, kaydın miktarınca dava dışı 928 sayılı parseli kapsadığı, 925 ve dava dış 931 sayılı parselin kayıt miktar fazlası olduğu, yararlarına zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu anlatılarak, ... ve arkadaşları adına tesbit edilmiş, Ali Uysal tarafından tapuya dayanılarak açılan davanın reddine ilişkin Gazipaşa Kadastro Mahkemesinin 25.03.1999 gün ve 1993/13-31 sayılı kararının kesinleşmesiyle 06.07.2000 tarihinde tesbit gibi davalılar adına tapuya tescil edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına kararın dayandığı gerekçeye ve genel kadastroda çekişmeli parselin tapu kaydı miktar fazlası olduğu saptanarak, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı gerçek kişi adına tesbitine tesbit maliki davalı gerçek kişiler itiraz etmemekle, çekişmeli parselin dayanılan tapu kaydının miktar fazlası olduğu hususu kesinleştiğine, orman kadastro tutanak ve haritası, memleket haritası ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporu ile çekişmeli parselin 06.10.1993 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu sınırlar dışında bırakıldığı, 1958 hava fotoğraflarında yüksek eğimli orman alanı olarak görüldüğü, 1963 baskı memleket haritasında yeşil renkli çalılık olduğu, 1989 memleket haritasında açık alan olarak nitelendirildiği, 14.03.2012 tarihli keşifte fiilen 4-5 ay önce kesilerek parselden uzaklaştırılmış 15 adet orta yaşlı çam ağacı ve 2-3 yaşında çam fidanları bulunduğu, eğimin yüksek olduğu, üzerinde kültür bitkisi bulunmadığı belirlendiğine, çekişmeli parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakılmakla, orman sayılan yerlerden olduğu söylenemezse de, belirlenen nitelikleri nedeniyle zilyetlikle edinilecek yerlerden olduğu da kabul edilemeyecek olan çekişmeli parselin, hali hazırdaki niteliğiyle ... adına tesciline karar verilmesi gerekirken, orman niteliğiyle tesciline karar verilmesi doğru değilse de, kararı davacı ... temyiz etmediğine, temyiz edenin sıfatına göre, davacı gerçek kişilerin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesine göre takdir edilen 990,00.- TL avukatlık ücretinin davalı ... Uysaldan alınarak, kendini avukat ile temsil ettiren davacı Hazineye verilmesine, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdığı temyiz harcının istek halinde iadesine 05.03.2013 tarihinde oy birliği ile karar verildi.