22. Hukuk Dairesi 2018/15126 E. , 2019/5009 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi ve ayrıca davalı vekilince duruşma talep edilmesi üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin davalı ... Petrolleri Anonim Ortaklığı’na ait işyerinde kayden alt işveren bünyesinde çalıştığını, sendika üyesi olduğunu, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğundan baştan itibaren davalının işçisi sayılması gerektiğini, müvekkiline ödenmesi gereken ücretin, davalının kadrolu emsal çalışanlarına ödediği ücret miktarında olması gerektiğini, buna bağlı olarak ücret farklarının ödenmesi ile toplu iş sözleşmesinde düzenlenen sendikal haklardan yararlanması gerektiğini, ödenmemiş işçilik alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ile müvekkilinin gerçekte alması gereken ücret miktarının tespitiyle, kök ücret ve bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkilinin işçisi olmadığını, çalıştığı süre boyunca sendika üyeliği bulunmadığını, bir kısım işçiler için ise iş sözleşmelerinin son bulduğu tarihten sonra sendika üyeliğinin müvekkiline bildirildiğini, davacının çalışma süresi boyunca toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığını, ... Kapsam İçi Personel Yönergesinin ise müvekkili işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve toplu iş sözleşmesi kapsamında olan personele uygulandığını, davacının iddia ve taleplerinde haksız olduğunu, taleplerin zamanaşımına da uğradığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi’nce bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama neticesinde, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının ise; özellikle Dairemizin 04/12/2018 tarihli ve 2017/18157 esas, 2018/26160 karar sayılı ilamının emsal olduğu ileri sürülmüş ise de, bu ilamın maddi hataya dayandığından Dairemizin 26/02/2019 tarihli ve 2019/1141 esas, 2019/4319 karar sayılı kararıyla ortadan kaldırılarak yerine bozma ilamının tesis edildiği, dolayısıyla, Dairemizin 04/12/2018 tarihli ve 2017/18157 esas, 2018/26160 karar sayılı ilamının emsal kabul edilmesinin mümkün olmadığı dikkate alınarak, aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, kök ücret talebinin reddedilmesi dosya içeriğine uygundur. Vardiya primi ve yol mesai alacaklarına yönelik taleplerin ise, bozmadan önceki hükümde de reddedildiği, ilk hükmün davacı tarafça temyiz edilmemiş olduğu da dikkate alındığında, anılan taleplerin reddi de yerindedir.
6772 sayılı Kanun’dan kaynaklanan ilave tediye alacağının ise, davacıya fiilen ödenen aylık ücret miktarı üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınması doğrudur.
Fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına yönelik taleplerin değerlendirilmesine gelince; Mahkemece, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti taleplerinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Ne var ki, dosya kapsamındaki delil durumunun, emsal dava dosyaları da dikkate alınarak birlikte değerlendirilmesinden; davacının 2014 yılı başına kadar bir hafta çalıştığı, takip eden bir hafta dinlendiği, çalıştığı haftada haftalık onsekiz saat fazla çalışma yaptığı ve bu haftanın hafta tatili gününde çalıştığı, ulusal bayram ve genel tatillerde ise 1/2 oranında çalıştığı; 2014 yılının başından itibaren ise, bir hafta çalıştığı, takip eden iki hafta dinlendiği, çalıştığı haftada haftalık onsekiz saat fazla çalışma yaptığı ve bu haftanın hafta tatili gününde çalıştığı, ulusal bayram ve genel tatillerde ise 1/3 oranında çalıştığı esas alınarak sonuca gidilmesi gereklidir. Belirtilen çalışma düzeni esas alınarak, davacıya fiilen ödenen aylık ücret miktarı üzerinden, anılan alacaklar için hesaplama yapılmalıdır.
İmzasız bordrolardaki fazla çalışma ücreti tahakkukları bakımından ise; eldeki dosyada, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince tesis edilmiş bozma ilamında, fazla çalışma ücreti tahakkuklu ayların hesaptan dışlanması gerekirken, tahakkukların mahsup edilmesinin hatalı olduğuna yönelik ilave bozma sebebi bulunduğu görülmektedir. Ancak, fazla çalışma ücreti tahakkuklu ayların hesaptan dışlanması gerekliliğine yönelik ilke, sadece imzalı bordrolar açısından geçerlidir. İmzasız bordrolar yönünden ise, işçinin yapılan fazla çalışma ücreti tahakkukunun ayrıntılarını görme ve değerlendirme imkanı bulunmadığından, ödenmiş tutarların mahsup edilmesi gereklidir. Dolayısıyla, söz konusu bozma ilamında, fazla çalışma ücreti tahakkuklarının değerlendirilmesinde, imzasız bordrolar yönünden mahsup değil, dışlama yapılması gerektiğine ilişkin bozma sebebinin maddi hataya dayalı olduğu kabul edilmelidir. Maddi hataya dayalı karar ise, taraf yararına usulü müktesep hak oluşturmaz. Anılan sebeple, imzasız bordrolar açısından, tahakkuklu ayın hesaptan dışlanması değil, tahakkuk bedelinin meblağ olarak mahsup edilmesi gerektiği esas alınmalıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 05/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.