22. Hukuk Dairesi 2018/15155 E. , 2019/5011 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi ve ayrıca davalı vekilince duruşma talep edilmesi üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin davalı ... Petrolleri Anonim Ortaklığı’na ait işyerinde kayden alt işveren bünyesinde çalıştığını, sendika üyesi olduğunu, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğundan baştan itibaren davalının işçisi sayılması gerektiğini, müvekkiline ödenmesi gereken ücretin, davalının kadrolu emsal çalışanlarına ödediği ücret miktarında olması gerektiğini, buna bağlı olarak ücret farklarının ödenmesi ile toplu iş sözleşmesinde düzenlenen sendikal haklardan yararlanması gerektiğini, ödenmemiş işçilik alacaklarının bulunduğunu ileri sürerek, asıl işveren-alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ile müvekkilinin gerçekte alması gereken ücret miktarının tespitiyle, kök ücret ve bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkilinin işçisi olmadığını, çalıştığı süre boyunca sendika üyeliği bulunmadığını, bir kısım işçiler için ise iş sözleşmelerinin son bulduğu tarihten sonra sendika üyeliğinin müvekkiline bildirildiğini, davacının çalışma süresi boyunca toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının mümkün olmadığını, TPAO Kapsam İçi Personel Yönergesinin ise müvekkili işyerinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve toplu iş sözleşmesi kapsamında olan personele uygulandığını, davacının iddia ve taleplerinde haksız olduğunu, taleplerin zamanaşımına da uğradığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi’nce bozulmuştur. Bozma ilamına uyma kararı verilerek devam edilen yargılama neticesinde, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının ise; özellikle Dairemizin 04/12/2018 tarihli ve 2017/18157 esas, 2018/26160 karar sayılı ilamının emsal olduğu ileri sürülmüş ise de, bu ilamın maddi hataya dayandığından Dairemizin 26/02/2019 tarihli ve 2019/1141 esas, 2019/4319 karar sayılı kararıyla ortadan kaldırılarak yerine bozma ilamının tesis edildiği, dolayısıyla, Dairemizin 04/12/2018 tarihli ve 2017/18157 esas, 2018/26160 karar sayılı ilamının emsal kabul edilmesinin mümkün olmadığı dikkate alınarak, aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece, kök ücret talebinin reddedilmesi dosya içeriğine uygundur. Vardiya primi, yol mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına yönelik taleplerin ise, bozmadan önceki hükümde de reddedildiği, ilk hükmün davacı tarafça temyiz edilmemiş olduğu da dikkate alındığında, anılan taleplerin reddi de yerindedir.
İhbar tazminatı ile 6772 sayılı Kanun’dan kaynaklanan ilave tediye alacaklarının ise, davacıya fiilen ödenen aylık ücret miktarı üzerinden hesaplanarak hüküm altına alınması da doğrudur.
Fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarına yönelik taleplerin değerlendirilmesine gelince; Mahkemece, fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacağı taleplerinin kanıtlanmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Ne var ki; bozmadan önceki hükümde, 01/08/2014-31/12/2014 tarihleri arasındaki çalışma döneminde; davacının bir hafta çalıştığı, takip eden iki hafta ise dinlendiği kabul edilerek; çalıştığı haftada haftalık onsekiz saat fazla çalışma yaptığı ve bu haftanın hafta tatili gününde çalıştığı esas alınmıştır. Bozma ilamında, bu çalışma düzenine yönelik bir bozma sebebi yoktur. Dolayısıyla, söz konusu çalışma döneminde (01/08/2014-31/12/2014) davacının bir hafta çalıştığı, takip eden iki hafta ise dinlendiği; çalıştığı haftada haftalık onsekiz saat fazla çalışma yaptığı ve bu haftanın hafta tatili gününde çalıştığı kabul edilerek, davacıya fiilen ödenen aylık ücret miktarı üzerinden hesaplama yapılmalıdır. İmzasız bordrolardaki fazla çalışma ücreti tahakkukları yönünden ise, bordroların imzasız olduğundan işçinin tahakkuk ayrıntısını görme ve değerlendirme imkanı bulunmadığı dikkate alınarak, tahakkuklu ayın hesaptan dışlanması değil, fazla çalışma ücreti tahakkuk bedelinin meblağ olarak mahsup edilmesi gerektiği esas alınmalıdır.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 05/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.