20. Hukuk Dairesi 2012/12461 E. , 2013/2502 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında .... Kasabası 179 ada 41 parsel sayılı taşınmaz, kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kaldığı nedeniyle tespit tutanağı düzenlenmeksizin ada ve parsel numarası verilerek 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince tapu kütüğüne aktarılmıştır. Davacılar, dört dekarlık taşınmazının orman parseli içinde bırakıldığını ileri sürerek kadastro mahkemesinde açtıkları dava, görevsizlik kararı verilerek asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1979 yılında 6831 sayılı Kanuna göre yapılan orman kadastrosu 10.8.1981 tarihinde kesinleşmiştir.
1) Dava konusu 179 ada 41 sayılı parselin (B) harfi ile işaretli bölümüne ilişkin temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda 179 ada 41 sayılı parselin (B) bölümünün 1979 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına, tahdidin kesinleşme tarihinden itibaren 6831 sayılı Kanunun 11. maddesinde belirtilen hak düşürücü sürelerin geçmiş olduğu, yörede yapılan genel arazi kadastro çalışmaları sırasında çekişmeli taşınmazın 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince tapu kütüğüne aktarılmış olmasının davacıya yeni bir dava hakkı veremeyeceği belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması gerekmiştir.
2) Dava konusu 179 ada 41 sayılı parselin (A) harfi ile işaretli bölümüne ilişkin temyiz itirazları yönünden;
Mahkemece, dava konusu taşınmazın orman içi açıklığı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın orman tahdidi dışında kaldığı ve eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarında orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiğine göre, kadastro sırasında tahdit haritası yanlış uygulanarak taşınmazın kesinleşmiş orman tahdit sınırları içinde kaldığı nedeniyle 3402 sayılı Kanunun 22/son maddesi gereğince orman niteliğiyle tapu kütüğüne aktarılması doğru değildir. Ne var ki; orman kadastrosuna yapılan itirazlar üzerine, itirazları inceleme komisyonu tarafından davalı taşınmazı da ilgilendiren 75, 76, 77 ve 78 sayılı orman sınır noktalarının oluşturduğu hattın düzeltilmesine karar verildiği halde, bu orman sınır noktalarının geçtiği ilk tahdit haritası ile düzeltmeden sonraki tahdit haritaları getirtilerek bu hususta orman bilirkişiye uygulama yaptırılmaması isabetsiz olduğu gibi yapılan zilyetlik araştırması da yetersizdir. Bu nedenle;
Mahkemece, öncelikle davalı taşınmazı da ilgilendiren 10.08.1981 tarih 32 sayılı itirazları inceleme komisyonu kararı ile düzeltmeye tâbi tutulan 75, 76, 77 ve 78 numaralı orman sınır noktalarını oluşturan tahdit hattına ilişkin belgeler ile varsa haritası getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu ve fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli, 75, 76, 77 ve 78 nolu orman sınır noktalarına ilişkin itirazları inceleme komisyonunun düzeltme kararı ve ekleri gözönünde bulundurularak taşınmazın durumu açıklığa kavuşturulmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği ilgili tapu ve kadastro müdürlükleri ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 03/07/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: 1) Yukarıda Birinci bentde açıklanan nedenlerle; dava konusu 179 ada 41 sayılı parselin (B) harfi ile işaretli bölümüne ilişkin temyiz itirazlarının reddi ile bu bölüm yönünden hükmün ONANMASINA,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; dava konusu 179 ada 41 sayılı parselin (A) harfi ile işaretli bölümüne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile bu bölüm yönünden hükmün BOZULMASINA 11/03/2013 günü oy birliği ile karar verildi.