Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1947
Karar No: 2020/2792

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/1947 Esas 2020/2792 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/1947 E.  ,  2020/2792 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki asıl ve birleşen alacak davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı birleşen dosya davacısı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, asıl dava dilekçesinde özetle; davaya konu restaurant ve büroyu davalıdan kiraladığını, daha sonra cezaevine girdiğini, personelinin kiralananı işletmeye devam ettiğini, buna rağmen davalının 26.04.2013’te taşınmazı başkasına kiraladığını, haksız yere kiralanandan tahliye edildiklerini, kazanç kaybına uğradığını, taşınmazda değer artırıcı iyileştirmeler yapmış olduklarını belirterek meydana gelen müspet zararları için şimdilik 3.000 TL tazminatın tahsilini talep ve dava etmiş; 18.06.2018 tarihli dilekçesi ile talebini 119.181 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalı cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı kiracının işyerini kendisinin terk ettiğini, bunun üzerine 26.04.2013 tarihinde ... isimli kişiye taşınmazı kiraladığını belirterek asıl davanın reddi ile 221.600 TL ödenmemiş kira alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece; asıl davanın kiracının zorla tahliye edildiği ispat edilemediğinden, birleşen davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, her iki tarafın temyizi üzerine dairemizin 12/10/2017 tarih ve 2017/14767 E 2017/13816 K sayılı ilamı ile “(...)Taraflar arasındaki kira ilişkisi devam ederken davalı kiraya verenin 26.04.2013 başlangıç tarihli davaya konu taşınmazı içkili restaurant olarak 3. kişiye kiraladığı, bu durumda, sözleşmenin kiraya veren tarafından tek taraflı ve haksız feshedildiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle, davacı kiracı tarafından yapılan tadilatların zorunlu ve faydalı masraf niteliğinde olup olmadığının saptanarak, zorunlu ve faydalı masraf olduğunun belirlenmesi halinde imalat tarihi itibariyle yıpranma payı düşülmüş bedellerinin tesbiti ve kazanç kaybı
    yönünden de yukarıda açıklanan ilkeler ışığında davacı kiracının dava konusu kiralanan ile aynı vasıf ve özelliklere sahip başka bir taşınmazı aynı şartlarda ne kadar sürede kiralayabileceği bilirkişi aracılığıyla tespit edilerek bu süreyle sınırlı olarak davacının kâr kaybının hesaplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.(...)” gerekçesiyle davacı- birleşen davalı lehine, “(...)Somut olayda; birleşen davada, ön inceleme tutanağı imzalanmadan önce davacı tarafından davadan feragat ettiklerine ilişkin 21.11.2014 tarihli dilekçe sunulmuş ve bu dosyada ön inceleme yapılmadan birleştirme kararı verilmiş olmakla, mahkemece davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 7. maddesi uyarınca karar tarihinde yürürlükte olan tarife hükümleri ile belirlenen ücretin yarısına hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretinin tamamına hükmedilmiş olması da doğru görülmemiştir.(...)” gerekçesi ile davalı-birleşen davacı lehine bozulmuş, tarafların sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacının 4 aylık zararı ve yapılan faydalı masraf bedeli olmak üzere davanın kabulü ile 3.000 TL’nin dava tarihi olan 09/06/2014 tarihinden itibaren 119.181,00 TL"nin ıslah tarihi olan 18/06/2018 tarihi itibarı ile işleyecek faiz oranı ile davalıdan tahsiline ve davacıya verilmesine karar verilmiş; bu hüküm ise, davalı- birleşen davacının temyizi üzerine dairemizin 10.10.2019 tarihli 2018/6852 E 2019/7735 K sayılı ilamı ile “(...)asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı karara bağlanması, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin ayrı ayrı tayin edilmesi gerektiği, somut olayda ise, asıl ve birleşen davalar bakımından ayrı ayrı hüküm kurulmadığı belirtilerek, asıl ve birleşen davada ayrı ayrı hüküm kurularak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak asıl davanın kabulü ile 3000 TL alacağın 09/06/2014 dava tarihinde 119.181 TL alacağın ıslah tarihi olan 18/06/2018 "den itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; birleşen davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
    1-Anayasa"nın 141/3. maddesi uyarınca, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılmalıdır. Dava tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hükmün kapsamını düzenleyen 297. maddesinin birinci fıkrasının c bendine göre de, hükmün tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerekir. Kararlarda bulunması gereken gerekçeler sayesinde taraflar, hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK"nın 428. maddesi uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilecektir. Diğer bir anlatımla, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir. Açıklanmaya çalışıldığı üzere, mahkemece tarafların tüm delilleri açıkça değerlendirilerek davanın hangi gerekçeyle reddedildiğinin karara yansıtılması gerekirken, gerekçesiz hüküm kurulması, Anayasa"nın 2. maddesinde düzenlenen "Hukuk Devleti" ilkesini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 27. maddesinde düzenlenen "Hukuki dinlenilme" hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen "Adil yargılanma" hakkını ihlâl edecektir.
    YHGK"nın 07.12.2011 tarih 15-708 E, 737 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere, gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar
    açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re"sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. (..., .../ ..., ...; Medeni Usûl Hukuku ders kitabı 6100 sayılı HMK"ya göre yeniden yazılmış, 22 baskı, Ankara 2011, s. 472). Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını anlayabilirler.
    Temyiz incelemesine esas davada; dava ve cevap dilekçesi ile yargılama safahatı özetlendikten sonra hiçbir gerekçe gösterilmeden “ önceki hüküm bozulmasına karar verildiğinden bozmaya uyularak asıl ve birleşen davada ayrı hüküm fıkraları tesis edilerek aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.” ibaresiyle yukarıda açıklanan ilkelere aykırı şekilde karar verilmiştir.
    Oysa; dosya kapsamındaki delillere göre sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin hükmün kapsamında bulunması zorunludur. Aksi halde tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp, değerlendirebilmeleri ve Yargıtay"ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi mümkün olamayacaktır.
    Bu itibarla; mahkemece, davada tesis edilen hükmün hangi gerekçelere dayandırıldığı açıklanarak karar verilmesi gerekirken, yukarıda açıklanan ilke ve kurallar gözardı edilerek, gerekçe gösterilmeden doğrudan sonucun açıklanması suretiyle karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    2-Bozma nedenine göre davalı-birleşen davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süresi içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.06.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi