16. Hukuk Dairesi 2018/57 E. , 2020/5616 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay Bozma ilamında özetle "....Mahkemece tespit tarihinden sonra ve dava tarihinden 20-30 yıl öncesine ait (1975-1985 yılları arası) en az iki farklı tarihli hava fotoğraflarının Harita Genel Komutanlığı"ndan; Fotoplan, Fotometrik ve Fotogrametrik paftalar ile dava konusu yerin bileşik paftası ise İl Kadastro Müdürlüğü"nden getirtilerek dosyaya eklenmesi, bileşik paftadan belirlenecek dava konusu taşınmazın komşularına ait kayıt, tutanak ve dayanak belgelerin Tapu Sicil Müdürlüğü"nden getirtilmesi, bu eksikliklerin tamamlanmasından sonra mahallinde yeniden yapılacak keşifte, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle tanıkların keşif yerinde dinlenilmesi, hava fotoğrafları, fotometrik ve fotogrametrik paftalar ile komşu parsellere ait kayıt ve belgelerin daha önce götürülmeyen iki Jeodezi ve Fotogrametri Uzmanı Mühendis ile teknik bilirkişiden kurulu heyet aracılığıyla uygulanması, tesciline karar verilen taşınmazların imar ve ihya edilip edilmedikleri, kültür arazisi haline getirilip getirilmedikleri veya hangi konumda bulundukları hususunda bilirkişi kurulundan tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli rapor alınması, HMK"nun 290/2. maddesi gereğince birlikte keşfe götürülecek uzman bir fotoğrafçı aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin yakın plan panoramik fotoğraflarının çektirilmesi gereğine ve kabule göre de, 28.12.2011 tarihli keşifte dinlenen davacı tanığı ... tarafından, dava konusu taşınmazların ""kuyu suyu"" ile sulandığının bildirilmiş olduğu, sulu kuru arazi ayırımının, 3402 sayılı Yasanın 14/ 2 maddesine atfen 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu"nun 3. maddesinin j bendine göre yapılacağı ve söz konusu yasa maddesinin sulu araziyi, tarımı yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı arazi şeklinde tarif etmekte olduğu açıklanarak davacı tanığı ..."in beyanı gereğince dava konusu taşınmazların sulu arazi olarak kabulü gerektiğinin dikkate alınmamış olunmasının isabetsizliğine" değinilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, 28/12/2015 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda " A" harfi ile gösterilen toplam 32078,54 m2, "B" harfi ile gösterilen 1416 m2 ve "C" harfi ile gösterilen 13920,25 m2"lik alanların tapusunun davacı adına oluşturulacak yeni bir parsel numarasıyla tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili, davalı ... Belediyesi Başkanlığı vekili ve davalı ... Belediyesi Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşur. Bu hakkın zedelenmemesi için bozma ilamının gereklerinin tam ve eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Her ne kadar bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece, hükme esas alınan fen bilirkişi raporuna ekli krokide (A, B ve C) harfleri ile gösterilen taşınmaz bölümleri üzerinde, davacı lehine Kadastro Kanunun 14. ve 17. maddesinde belirtilen zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar vermek için yeterli bulunmamaktadır. Zilyetlik araştırması yapılırken, taşınmazın niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğundan, önceki bozma ilamında da belirtildiği şekilde dava tarihi olan 2005 yılından 20-30 yıl öncesi döneme ilişkin en az 2 adet hava fotoğrafı üzerinde jeodezi ve fotogrametri mühendisi eliyle inceleme yaptırılması gerektiği halde, belirtilen konularda kanaat edinmeye elverişli döneme ait tek (1985 yılı) hava fotoğrafı incelemesiyle yetinilmiş ve bu hava fotoğrafının incelenmesi sonucu sunulan rapor da, taşınmazın vasfına ve kullanım durumuna ilişkin açıklamalara yer verilmeksizin, soyut olarak imar ihyanın tamamlandığı belirtildiği halde bu rapor hükme esas alınmış ve böylelikle davacı lehine zilyetlikle kazanım şartlarının oluşup oluşmadığı somut olarak ortaya konulmadan hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Ayrıca, ziraatçı bilirkişi raporunda, taşınmaz bölümlerinin evveliyatları kullanım süreleri, nitelikleri ve üzerlerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı hususlarına ilişkin somut verilere dayanan açıklamalara yer verilmediği gibi, taşınmaz bölümleri üzerinde bulunduğu belirtilen ağaçların cinsleri ve yaşları (aşılı olmaları halinde aşı yaşları) da belirtilmemiş, önceki bozma ilamında taşınmaz bölümlerinin çeşitli yönlerden fotoğraflarının çektirilerek dosyaya eklenmesi istenilmesine rağmen bu husus yerine getirilmediği gibi, yine önceki bozma ilamında taşınmaz bölümlerinin sulu arazi olduğunun kabulü gerektiği belirtildiği halde, 3402 sayılı kadastro Kanunu"nun 14. maddesinde belirtilen sulu arazi için belgesiz zilyetlikten edinilebilecek taşınmaz miktarı dikkate alınmaksızın hüküm kurulması cihetine gidilmiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak hüküm verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava tarihi olan 2005 yılından 20-30 yıl öncesi (1975-1985 yılları arası) döneme ilişkin en az 2 farklı tarihli stereoskopik hava fotoğrafları tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğü"nden getirtilerek dosya arasına konulmalı, ayrıca bulunabilecek en eski tarihli uydu fotoğrafları da celbedilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodozi ve fotogrametri mühendisi, üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulu ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmaz bölümlerinin geçmişte ne durumda bulunduğu, ilk olarak ne zaman ve nasıl kullanılmaya başlandığı, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, imar-ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise ihyanın ne zaman başlayıp bitirildiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, mahalli bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, üzerindeki bitki örtüsünü, mevcut ise üzerindeki ağaçların cinslerini ve yaşlarını (aşılı olmaları halinde aşı yaşlarını) imar-ihyaya konu edilmişlerse imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş renkli fotoğraflarını içerir, somut verilere ve bilimsel esaslara dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisinden, keşfi takibe ve denetlemeye elverişli rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden ise hava ve uydu fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; çekişmeli taşınmaz bölümlerinin ve çevresinde bulunan komşu taşınmazların nitelikleri ve fiziksel özelliklerine ilişkin mahkeme hakiminin gözlemi keşif zaptına aynen yansıtılmalı; keşifte dinlenen tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli ve önceki bozma ilamında taşınmaz bölümlerinin sulu arazi vasfında olduğunun kabulü gerektiğinin belirtildiği dikkate alınarak 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesinde sınırlama dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden Haliliye Belediye Başkanlığı ve ..."na ayrı ayrı iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.