Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1793
Karar No: 2020/2799
Karar Tarihi: 08.06.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/1793 Esas 2020/2799 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/1793 E.  ,  2020/2799 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; dava dışı ... Turizm ve Taşımacılık A.Ş. nin davacı kurumun elektrik abonesi ve ilgili şirketin "turizm teşvik belgesi" ne sahip olduğunu, bu nedenle 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu"nun 16. maddesi ve 12.04.2002 tarih ve 2002/4100 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla, 02.04.2004 tarihine kadar bölgedeki sanayi ve meskenlere uygulanan tarifelerden en düşüğü üzerinden elektrik tarifesi uygulandığını, turizm teşvik belgesi sahibi abonelere uygulanan indirimli tarifeden dolayı, davacı şirket gelir kaybının da yine 12.04.2002 tarih ve 2002/4100 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4. maddesi uyarınca Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından karşılandığını; Hazine Müsteşarlığının 15.04.2004 tarih ve 28717 sayılı yazısı ile, ... ve bağlı ortakların özelleştirme programına alınmış olması ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında bulunmaması nedeniyle, 02.04.2004 tarihinden sonraki uygulamalara yönelik olarak, bahse konu indirimli tarife uygulanmasından dolayı oluşan gelir kaybı zararının Müsteşarlık tarafından karşılanmayacağının bildirildiğini, bu yazı üzerine turizm teşvik belgesine sahip şirketlere indirimli tarife uygulanmasının kaldırıldığını; bunun üzerine, ... Turizm ve Taşımacılık A.Ş. tarafından ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 2010/272 E. sayılı dosyasıyla, indirimli tarife uygulamasının kaldırılmadığından bahisle, fazladan ödenen bedellerin iadesine yönelik davacı şirkete karşı dava açıldığını, mahkemece yapılan yargılama neticesinde 10.744,45 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bahse konu şirkete ödenmesine karar verildiğini, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini; ilgili mahkeme kararından ötürü ... 1. İcra Müdürlüğü"nün (yeni İstanbul 32. İcra) 2010/46118 E. Sayılı takip dosyasına toplam 17.137,78 TL ödeme yapıldığını, ilgili kararın temyiz edilmesi sebebiyle, davacı şirket tarafından ayrıca 712,15 TL temyiz harcı ve 35,00 TL temyiz posta masrafı yatırıldığını; davalı Hazinenin söz konusu yazısı uyarınca toplam 17.878,93 TL ödeme yapmak zorunda kalındığını, bugüne kadar da Hazinece indirimli tarifeden dolayı gelir kaybının davacı kuruma ödenmediğini ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 17.878,93 TL" nin ödeme tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı; davanın zamanaşımına uğradığını; ... ın özelleştirme kapsam ve programına alınması ile artık 233 sayılı kanun hükmünde kararname kapsamında bulunmadığını, dolayısıyla ... ve bağlı ortakları hakkında 2002/4100 sayılı Bakanlar Kurulu kararının artık uygulanamayacağını savunarak; davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; davacının icra dosyasına toplam 17.137,87 TL ödemede bulunduğu, işbu bedeli davalıdan istemekte haklı olduğu, davalı tacir olmadığından avans faizi istenemeyeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 17.137,87 TL"nin ödeme tarihi olan 19/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 14.05.2015 tarih ve 2014/14331 E.- 2015/8606 K. Sayılı ilamı ile, "...... 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/11/2010 tarih, 2010/272-445 Esas, Karar sayılı ilamı ile hüküm altına alınan ve Yargıtay temyiz incelemesinden de geçerek kesinleşen 10.744,45 TL"nin ile mahkemece hüküm altına alınan faizin ( zamanında ödenmeyerek) icra yoluyla ödenmesi ve dolayısıyla ödenecek miktarın artmasında davalı bakanlığın herhangi bir kusuru yoktur. Bu nedenle ( ... 2. Asliye Ticaret ) mahkemece hüküm altına alınan 10.644,45 TL ve bu mahkeme kararının kesinleşmesine kadar olan ve ( aynı mahkemece ) hüküm altına alınan faizi aşan miktar açısından davalı bakanlığın bir sorumluluğu yoktur. Ayrıca davalının temerrüde düşürülüp düşürülmediği araştırılmamıştır. Temerrüt varsa temerrüt tarihinden yoksa dava tarihinden itibaren faiz yürütülebileceği nazara alınmadan ödeme tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi de doğru görülmemiştir..." gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ve yargılama sırasında alınan 11.12.2017 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda; dava dışı şirket tarafından davacı aleyhine açılan davanın, eldeki davanın davalısı Hazine Müsteşarlığı"na ihbar edildiği, bu sebeple davacının, ayrıca davalıyı temerrüde düşürme yükümlülüğünün bulunmadığı, borcun geç ödenmesinde davacıya atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, davalının kendisine rücu edilen bedelin tamamından sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 17.878,93 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazının reddi gerekir.
    2-) Mahkemece, her ne kadar, Dairemiz bozma kararına uyulmuş ise de; bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
    Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.)
    Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla , kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. ( Hukuk Genel Kurulu"nun 20.12.2013 gün E: 2013/23-131, K: 2013/1681 sayılı ilam)
    Somut olayda; Dairemiz bozma ilamında, rücuya konu ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 01/11/2010 tarih ve 2010/272 E. - 2010/445 K. Sayılı ilamı ile hüküm altına alınan 10.744,45 TL asıl alacak ve bu mahkememe kararının ( ... 2. Asliye Ticaret ) kesinleşmesine kadar asıl alacağa işleyecek faiz yönünden davalının sorumluluğunun bulunduğu, aşan miktar açısından davalı bakanlığın sorumluluğuna gidilemeyeceği açıkça ifade edilmesine ve mahkemece de bozma ilamına uyulmasına rağmen; hükme esas alınan 11/12/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda, hesaplamanın bozma ilamı dikkate alınmaksızın yapıldığı, mahkeme masraflarının, icra masraflarının da hesaplamaya dahil edildiği anlaşılmaktadır. Rapor, bu haliyle hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir.
    Hal böyle olunca mahkemece; Dairemizin 14.05.2015 tarih ve 2014/14331 E.- 2015/8606 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere, davalının sorumluluğunun, ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 01/11/2010 tarih ve 2010/272 E. - 2010/445 K. Sayılı ilamı ile hüküm altına alınan 10.744,45 TL asıl alacak ve bu asıl alacağa kararın ( ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi ilamının ) kesinleşmesine kadar işleyecek faiz bedeli ile sınırlı olduğu dikkate alınarak, öncelikle ... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 01/11/2010 tarih ve 2010/272 E. - 2010/445 K. Sayılı ilamının kesinleşme tarihi tespit edilip, yeniden rapor alınmak suretiyle işlemiş faiz hesabının yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; bozma gerekleri yerine getirilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    3-) Temerrüt (gecikme) faizi ; borçlunun, para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren, alacaklının zararın varlığını, miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın borçlunun ödemesi gereken, miktarı yasalarla belirlenmiş asgari bir tazminat türü olarak tanımlanabilir (Nami Barlas, Para Borçlarının İfasında Borçlunun Temerrüdü ve Temerrüt Açısından Düzenlenen Genel Sonuçlar, İst.1992, s.127 vd.).
    Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır. (TBK 117. madde) Kesin vade olmadığı gibi temerrüde düşüren ihtarname de çekilmeden icra takibi yapılmış ise takip tarihinde temerrüt gerçekleşir. (11.12.1957 tarih 17/29 sayılı İçihadı Birleştirme Kararı) Temerrüde esas icra takibi de bulunmuyorsa dava tarihinde temerrüt gerçekleşir.
    Somut olayda; davacı tarafından, davalının, dava konusu alacak için usulüne uygun bir şekilde dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü ispat edilememiştir.
    Hal böyle olunca, mahkemece; davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediği dikkate alınarak, asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile rücu konusu davanın davalıya ihbar edildiğinden bahisle, faizin ödeme tarihinden itibaren başlatılması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    4-) Kabule göre de;
    Somut olayda; mahkemece, 28/11/2013 tarihli kararda, 17.137,87 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, anılan karar taraf vekillerince temyiz edilmiş ve yukarıda anılan gerekçelerle bozulmuş olup, bozma ilamında davacının tüm temyiz itirazlarının da reddine karar verilmiştir. Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ise, davalı lehine oluşan usuli müktesep hak ihlal edilerek, davalı aleyhine olacak şekilde 17.878,93 TL üzerinden hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci, üçüncü ve dördüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi