10. Hukuk Dairesi 2014/26952 E. , 2015/2908 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet ve prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtildiği şekilde hizmet tespiti talebi yönünden davanın reddine, prime esas kazanç yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı ....’na, davalı işveren tarafından ödenen ve ödenmesi gereken primlerin miktarının belirlenebilmesi amacıyla, prime esas kazancın tespitinde, gerçek ücretin esas alınması koşuldur. Davanın niteliği gereği, çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine karşılık ücretin ispatında bu denli bir serbestlik söz konusu değildir. Çalışma olgusunun her türlü delille kanıtlanması olanağı bulunmakla birlikte; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2010/10-481 Esas, 2010/524 Karar ve 2005/21-409 Esas, 2005/413 Karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Ücret miktarı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 288. maddesinin “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri dörtyüz milyon lirayı geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple dörtyüz milyon liradan aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz.” hükmünü, anılan yasanın 289. maddesinin ise “288"inci madde uyarınca senetle ıspatı gereken hususlarda yukardaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakatı halinde tanık dinlenebilir.” hükmü takip etmektedir. HMK’nun Geçici 1. maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle HUMK 288. maddesinde (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. maddesi) belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticaridefter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatı mümkündür. Yazılı delille ispat sınırın altında kalan miktar içinse tanık dinletilebilir. Tespiti istenen miktar sınırı aşıyor olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa da tanık dinletilmesi mümkündür.
Somut olay incelendiğinde; davacı, davalı işyerinde 20.11.2004-5.3.2009 tarihleri arası çalıştığını, en son net 1400,00TL ücret aldığını, prime esas kazanç bildiriminin davalı Kuruma işverence gerçek ücret üzerinden bildirilmediğini, eksik bildirildiğini ve davalı işveren tarafından eksik bildirilen prime esas kazançların ve eksik hizmetlerinin tespitine karar verilmesini istediği görülmüştür. Mahkemece, bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalı işyerinden bildirilmemiş eksik gün saysının olmadığı, dinlenen tanık ve davalı şirketin kaşesi ve imzasını içerir ilgili makama yazılı 12.12.2008 tarihli davacının 1200TL maaş aldığına ilişkin belge dikkate alınarak, davacının 2008 yılında 1200TL, 2009 yılında 1400TL ücretle çalıştığının tespitine karar verildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, ücret iddiasının ispatının tam olarak yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmıştır. Mahkemece, ücretin ispatı konusunda, bilirkişi raporu, tanık beyanı ile davalı şirkete ait kaşeli ve imzalı belgeye dayanılmıştır. Ücretin ispatı konusunda yukarıda bahsedildiği üzere yazılı delil arandığı şayet yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belge ya da belgeler bulunması halinde tanıkla da ispatın mümkün olabileceği hususları göz önüne alındığında, dosyaya celp edilen, bilgi ve belgelerden ücretin ispatı konusunda usulune uygun yazılı belge (para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi vs. belgeler) bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.2.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.