20. Hukuk Dairesi 2012/9078 E. , 2013/2592 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi ile müdahil Belediye Başkanlığı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği .... Mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile işaretli 11.051,63 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tesciline, (A) harfi işaretli 7917.90 m2 yüzölçümündeki taşınmaza yönelik davanın reddine karar verilmiş, davalı Hazine ve müdahil Belediye Başkanlığı tarafından hüküm temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22.10.2009 gün ve 12889-15513 sayılı ilâmı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararı özetle; "Davalı ... Yönetiminin temyiz itirazları yönünden; Mahkeme hükmü, davalı ... Yönetimi vekiline 27.04.2009 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz dilekçesi ise, H.U.M.K.’nun 432. maddesinde öngörülen 15 günlük kanunî süre geçirildikten sonra 22.05.2009 tarihinde verilmiştir. Süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtayca da bu yolda karar verilebileceğinden, süresinden sonra yapılan temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
Müdahil Belediye Başkanlığı ile davalı Hazinenin temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Dosya kapsamından davacının talep ettiği taşınmazların 23.1.2008 tarihli fenni bilirkişi krokisinde (A) ve (B) harfleri ile gösterilen yerler olduğu, (A) harfli bölümün 138 sayılı kadastro parseli içinde yer aldığı, 138 parselin öncesinde davacı gerçek kişi adına tapuda tarla vasfı ile kayıtlı iken kamulaştırma ile belediye adına tapu kaydının oluştuğu, Dairenin 15.07.2009 tarihli iade kararı üzerine dosya içine konulan belgelerden (B) harfli taşınmazın güney yönden bir bölümünün Ergani Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.01.2008 tarih ve 2008/245 - 559 sayılı kararına dayanılarak dava dışı Memi Kahraman adına 565 parsel numarası ile tapuya tescil edildiği, anlaşılmaktadır. O halde, öncelikle eldeki davanın Medenî Kanunun 713. maddesi gereğince tescil davası olduğu, bu tür davaların ancak tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlara yönelik olarak açılabileceği, (B) harfli taşınmazın bir bölümü tapuda kayıtlı olduğundan tapu kaydı iptal edilmeden tescil davasının açılamayacağı ve böyle bir davaya bakılamayacağı mahkemece gözönüne alınmalıdır.
Bundan ayrı olarak; müdahil Belediye Başkanlığının müdahale dilekçesi ekinde sunduğu davacı gerçek kişinin imzasını ihtiva eden 25.08.2006 tarihli dilekçede “…138 parselde kayıtlı 18.000 m2’lik tarlanın belediyenizce kamulaştırılan ve belirtilen bedeli tamamen kabul ediyorum. Ayrıca şu anda tasarrufum altında bulunan ve halen kullanmış olduğum 138 parselin doğu ve güney kısmındaki tapulama harici olarak bırakılan yerin belediyeniz adına ihdas edilerek tapu tescil işlemlerinin yapılması ve her türlü kullanımı serbettir.” denilmekte olup, davacı gerçek kişinin 138 parselin güneyindeki (B) harfli taşınmaz üzerindeki zilyetliğini belediyeye terk ettiği açıkça anlaşıldığından mahkemece davacı gerçek kişinin açmış olduğu tescil davasının reddedilmesi ve müdahil Belediye Başkanlığı yönünden yargılamanın devam etmesi gerekirken, (B) harfli bölümün davacı gerçek kişi adına tapuya tesciline karar verilmesi doğru değildir.
Dosya kapsamından, temyize konu olan (B) harfli taşınmazın yörede 1983 yılında yapılan genel kadastro çalışmalarında ne olarak tescil harici bırakıldığı anlaşılamadığı gibi, uzman orman bilirkişi marifeti ile taşınmazın orman niteliğinde olup olmadığı hususunda da araştırma yapılmamıştır.
Mahkemece, müdahil davacı Belediye Başkanlığına (B) harfi ile gösterilen bölümün 565 parsel içinde yer alan bölümüne yönelik olarak bir mülkiyet iddiası olup olmadığı sorularak; var ise 565 parselin tapu kaydının iptaline yönelik olarak dava açması için süre verilmeli, açılan dava bu dava ile birleştirilmeli, daha sonra yörede 1983 yılında yapılan genel kadastro çalışmasına ilişkin orijinal kadastro paftası dosyaya getirtilmeli, çekişmeli (B) harfi ile gösterilen taşınmazın ne olarak tescil harici bırakıldığı incelenmeli, ayrıca eski tarihli ve kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce çekilen hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, taşınmazın orman sayılan ya da orman içi açıklık niteliğinde olup olmadığı belirlenmeli, orman değil ise, öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmelidir." şeklindedir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, davacının davasının reddine, Belediyenin davasının kısmen kabulüne, 26.05.2011 tarihli fen bilirkişi raporunda (B1) harfi ile gösterilen 3129 m2 ve (B2) harfi ile gösterilen 1729 m2 yüzölçümündeki taşınmazların Belediye adına tesciline; (A) harfi ile gösterilen 565 parsel içinde kalan 7957 m2 taşınmaza ilişkin Belediyenin davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar Hazine ve Orman Yönetimi ile müdahil Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamış, genel arazi kadastrosu işlemi ise 1982 yılında yapılmış ve kesinleşmiştir.
Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararına, kararın dayandığı gerekçeye göre, çekişmeli taşınmazın (B1) ve (B2) bölümlerinin kadastro sırasında tesbit harici bırakıldığı, eski tarihli resmî belgelerde orman sayılmayan yerlerden olduğu, davacı ... yararına kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu ve kamulaştırma yolu ile belediyeye geçtiği belirlenerek belediye adına tescile karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı; (A) harfi ile işaretli 7957 m2 yüzölçümündeki taşınmazın da yine kamulaştırma kapsamında kaldığı, her ne kadar belediye tarafından bu yerle ilgili tapu iptali tescil davası açılarak (2011/111) bu dava ile birleştirilmişse de; kamulaştırma işleminin kesinleşmesiyle TMK"nun 705. maddesi gereğince mülkiyetin kendiliğinden kamulaştırmayı yapan idareye geçeceği, bu nedenle, mahkemece belediyenin tapu iptali tescil istemli davasının reddedilmesinin sonuca etkili olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak, (A) harfi ile işaretli taşınmaz bölümü 138 parselin çap sınırı içinde olduğu halde, mahkemece 565 parsel içinde değerlendirilmesi doğru değil ise de; bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir.
Bu nedenle, hükmün 2. bendinde yer alan "....565 parsel sayılı taşınmaz içinde kalan .. " sözlerinin hükümden çıkarılarak , yerine "....138 parsel içinde kalan...." sözleri yazılmak suretiyle hükmün düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K."nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 12/03/2013 günü oy birliği ile karar verildi.