10. Hukuk Dairesi 2014/15570 E. , 2015/2922 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, kurum işleminin iptali ve alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamda belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İnceleme konusu olayda; yurt dışında geçen süreleri Bağ-Kur kapsamında ve 3201 sayılı Yasaya göre borçlanan davacıya, 01.03.2009 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa hükümleri uyarınca sosyal güvenlik destek primi kesilerek yaşlılık aylığı bağlanmıştır. 02.11.1990 yılında başlayıp devam ettiği anlaşılan vergi kaydı dikkate alınarak, 3201 sayılı Yasanın 6. maddesinin B bendi gereği, yurtdışında geçen çalışmalardan borçlanılan süreler de gözetilerek yaşlılık aylığı bağlananların, yeniden yurtdışında veya Türkiye’de çalışması durumunda, aylıklarının kesileceği, bu durumdakilerin, sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışamayacakları gerekçesiyle, yaşlılık aylığı 1.3.2009 tarihi itibarıyla iptal edilerek 8418,86 TL yersiz aylık borcu ve devam eden vergi kaydı nedeniyle de cari prim borcu olarak 11600,57 TL tahakkuk ettirilmiş, prim borcu ve yaşlılık aylıklarının itirazı kayıt ile davacı tarafından ödenmiş, prim borcunun ödenmesini takiben 01.07.2010 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı yeniden bağlanmıştır.
Mahkeme, 01.03.2009 tarihinden sonra ... ile çalışılmayacağı, vergi mükellefiyetine tabi Bağ-Kur sigortalılığı bulunduğu, Kurum tarafından yapılan işlemin doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Davanın yasal dayanağı, 3201 sayılı Yasanın 6. maddesidir. Anılan maddenin “A” bendinde, “Bu Kanuna göre değerlendirilen sürelere istinaden aylık tahsisi yapılabilmesi için; a) Yurda kesin dönülmüş olması, b) Tahakkuk ettirilen döviz borcunun tamamının ödenmiş olması, c) Döviz borcunun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması, şarttır.
Yukarıdaki şartları yerine getirenlerden tahsise hak kazananların aylıkları, yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren başlatılmak üzere ilgili sosyal güvenlik kurumu kanunu hükümlerine göre bağlanır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı maddenin aylıkların kesilmesini düzenleyen “B” bendinde ise, “Bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında çalışmaya başlayanların çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ay başından itibaren aylıkları kesilir.
Bunlardan yeniden kesin dönüş yapanların, bu hizmetlerini 4 üncü madde hükümleri gereğince borçlanmaları şartıyla aylıkları bu süreler de dikkate alınarak yeniden hesaplanır. Bu borçlanmayı yapmayanların eski aylıkları yurda kesin dönüş tarihini takip eden ay başından itibaren müracaatları üzerine tekrar ödenmeye başlanır.” şeklinde düzenlemiş iken, ilk kez 08.05.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5754 sayılı Yasanın 79. maddesi ile “A” bendinin 2. paragrafı ve “B” bendi “(Değişik paragraf:17.04.2008-5754 S.K./79.mad) Yukarıdaki şartları yerine getirenlerden tahsise hak kazananların aylıkları, yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren başlatılmak üzere 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi hükümlerine göre bağlanır.
B)Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanlar ile Türkiye"de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primi hakkındaki hükümleri, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar için uygulanmaz. Yurt içinde veya yurt dışında çalışması sona erenlerin veya ikamete dayalı bir ödenek alanlardan ödenekleri sona erenlerin, aylıklarının tekrar ödenmesi için yazılı talepte bulunmaları halinde, talep tarihini izleyen ay başından itibaren aylıkları tekrar ödenmeye başlanır.” şeklinde değiştirilmiş; bu kez, 19.06.2010 tarih ve 27616 sayılı Resmi Gazete’nin yayınlandığı tarihte yürürlüğe giren 5997 sayılı Kanunun 15. maddesi ile yapılan ve halen yürürlükte bulunan değişiklik ile, “B” bendinin ilk paragrafında “Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Türkiye"de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır. Yurt içinde veya yurt dışında çalışması sona erenlerin veya ikamete dayalı bir ödenek alanlardan ödenekleri sona erenlerin, aylıklarının tekrar ödenmesi için yazılı talepte bulunmaları halinde, talep tarihini izleyen ay başından itibaren aylıkları tekrar ödenmeye başlanır.” ayrıca Geçici 7. maddesinde; "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce hizmet borçlanması talebinde bulunanlardan; borç tahakkuku yapılmış olanların, borç tahakkuku ile ilgili işlemleri devam edenlerin, tahakkuk ettirilen borçlarını ödeyenlerin ve borçlandıkları yurtdışı hizmetleri dikkate alınarak aylık bağlanmış olanların kazanılmış hakları saklıdır." düzenlemesine yer verilmiştir.
5997 sayılı Yasada, anılan Yasanın 15’inci maddesiyle 3201 sayılı Yasanın 6’ıncı maddesinin B bendindeki değişikliğin Yasanın yürürlüğü öncesine ilişkin uyuşmazlıklara uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gibi; anılan düzenlemenin, Yasanın yürürlüğe girdiği 19.06.2010 tarihinden önce meydana gelen olay ve ilişkilere uygulanmasını gerektirir istisnai durumlar kapsamında değerlendirilemeyeceği de açıktır.
Ancak, sigortalı, uyuşmazlık konusu dönemde, sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmış ise, diğer bir ifadeyle, devam eden vergi kaydı dikkate alınarak başlangıçta sosyal güvenlik destek primine tabi şekilde bir aylık bağlanmış ise, Kurum’un bilahare, yaşlılık aylığını kesmesi ve ödenen aylıkları borç çıkarması, Medeni Kanunun 2. maddesinde belirtilen iyiniyet ve hakkaniyet kurallarına aykırı olacaktır.
Yukarıda açıklanan bilgiler ışığı altında;
a) Medeni Kanun 2’inci maddesinin uygulanmasını gerektirecek nitelikte davalı sigortalının, 2.11.1990 yılından devam eden vergi kaydı nedeniyle, uyuşmazlık konusu dönemde (01.03.2009 ve sonrası) sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışıp çalışmadığı, diğer bir ifadeyle, devam eden vergi kaydı nedeniyle başlangıçta Sosyal güvenlik destek primine tabi şekilde bir aylık bağlanıp bağlanmadığının, bu aylıklara ilişkin aylık bağlama kayıtları, bilgi ve örnekleri celbedilerek usulünce araştırılmalıdır.
b) Öte yandan, 3201 sayılı Yasaya 5754 sayılı Yasanın 79. maddesi ile eklenen ve 08.05.2008 tarihinde yürürlüğe giren geçici 7. maddesi ise “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce hizmet borçlanması talebinde bulunanlardan; borç tahakkuku yapılmış olanların, borç tahakkuku ile ilgili işlemleri devam edenlerin, tahakkuk ettirilen borçlarını ödeyenlerin ve borçlandıkları yurtdışı hizmetleri dikkate alınarak aylık bağlanmış olanların kazanılmış hakları saklıdır.” hükmünü öngörmüş olup; anılan düzenleme ile 08.05.2008 tarihinden önce borçlanma talebinde bulunanlardan; borç tahakkuku yapılmış olanların, tahakkuk işlemleri devam edenlerin, tahakkuk eden borcu ödeyenlerin, borçlanılan süreyle birlikte aylık bağlanmış olanların, kazanılmış haklarının saklı olacağı belirtilmiş olup davacının yurtdışı borçlanmaya ilişkin belgeler ve tahsis dosyası celp edilerek, davacının 3201 sayılı Kanun kapsamındaki borçlanmasının hangi tarihte yapıldığı gözetilerek, hakkında anılan geçici 7"nci madde uygulanarak sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışıp çalışmayacağının değerlendirilmesi gerekir.
Şu halde, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.