10. Hukuk Dairesi 2014/24274 E. , 2015/2924 K.
"İçtihat Metni"İş Mahkemesi
Davacı, 21.2.1985-22.9.1987 ile 15.12.1988-14.6.1991 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılık süresinin tespitini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı kurum vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddeleridir
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir. 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan Kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise, bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
Yukarıda açıklanan tüm bu Kanunlarla yapılan değişiklikler; önceki mevzuatın öngördüğü koşullara sahip olan sigortalıların, sigortalılık niteliklerine son vermemekte, değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Bağ-Kur sigortalılık niteliğini kazananlar yönünden yeni düzenlemeler içermektedir. Tersinin kabulü, kazanılmış hakları ortadan kaldırmak olur ki, bu durumun kabulüne yasaca ve hukukça olanak olmadığı açıktır.
Somut olayda; davacının, halen 14.6.1991 tarihinden beri Bayındırlık İşletme Müdürlüğünde 657 sayılı kanun kapsamında çalıştığı, Bayındırlık İskan Müdürlüğüne hitaben verdiği 11.6.1997 tarihli dilekçesi ile (21.2.1985-14.6.1991) arası Bağ-Kur hizmetlerinin birleştirilmesini talep ettiği, davalı Kurum Erzurum İl Müdürlüğünce oda kaydı usulsüz olduğundan Bağ-Kur kaydının iptal edildiğinin bildirildiği, Kurum Ankara İl Müdürlüğünce İnşaat Mühendisliği Oda kaydına istinaden Bayındırlık Bakanlığına 15.12.1997 tarihli yazı ile 3 yıl 9 ay 2 gün hizmeti olduğunun bildirildiği, davacıya ilişkin işlemlerin davalı Kurum Teftiş Kurulu Başkanlığınca denetimi neticesinde 18.9.1999 tarihli rapor düzenlendiği, bu rapora dayanılarak davacının vergi kaydı olan (22.9.1987-15.12.1988) tarihleri dışındaki Bağ-Kur hizmetlerinin iptal edildiği, Baydırlık Bakanlığına 1 yıl 2 ay 23 gün Bağkur hizmetinin olduğunun bildirildiği, davacının uyuşmazlık konusu dönemde (23.11.1989-20.4.1990) ve (1990/2) dönemlerde toplam 200 gün SSK"lı hizmetinin bulunduğu, davacının ... bağkur nolu dosyaya 11.6.1997 tarihinde 6150000TL, ... Bag-Kur nolu dosyaya 7700000TL ödeme yaptığı, kurum yazışmasından ödenen bedellerin primleri karşıladığı, İnşaat Mühendisliği faaliyetinden dolayı (2.12.1987-31.9.1988) ve (6.11.1989-30.5.1990) tarihleri arası Kocasinan Vergi Dairesinde kayıtlı olduğu, oda kaydının usulsuz olduğu belirtilen Erzurum Sebze Meyve Komisyoncular Oda kaydı üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığı, herhangi bir kazıntı ve silinti olmadığının, 20.12.1984 tarihinde kaydının yapıldığı, 25.5.1989 tarihinde silindiğinin tespit edildiği, 791107490 nolu dosyanın celp edildiği, bağkur girişinin 25.11.1997 tarihinde yapıldığı, Erzurum Sebze Meyve Komisyoncular Oda kaydına istinaden ... nolu davacıya ait Bağ-Kur dosyasının celp edilmediği, yapılan yargılama neticesinde, Mahkemece, bildirim yapılan SSK"lı 200 günlük süre dışlanmak suretiyle 15.12.1988-12.6.1991 tarihleri arası Bağkur sigortalı sayılması gerektiğinin tespitine fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda, davacının Erzurum İnşaat Mühendisleri Odasına üyelik tarihinin 22.9.1987 olması, bu kayıtta uyuşmazlığın bulunmaması, İnşaat Mühendisliği faaliyetinden dolayı (2.12.1987-31.9.1988) ve (6.11.1989-30.5.1990) tarihleri arası Kocasinan Vergi Dairesinde kayıtlı bulunması, davalı Kurumca 22.9.1987-15.12.1988 tarihleri arası sigortalı sayılmasına göre, Mahkemenin, bildirim yapılan SSK"lı 200 günlük süre dışlanmak suretiyle 15.12.1988-12.6.1991 tarihleri arası Bağkur sigortalı sayılması gerektiğinin tespitine yönelik kararında bir isabetsizlik bulunmamakla birlikte, davacının talebi olan 21.2.1985-22.9.1987 dönem yönünden reddine karar verilmesi hatalıdır.
Hâl böyle olunca, Mahkemece, öncelikle davacıya ait ... sicil numaralı (Bağ-Kur"a Erzurum Sebze Meyve Oda kaydına istinaden tescil edildiği anlaşılan ) dosya, Erzurum İl Müdürlüğünce Bağ-Kur sigortalığının iptaline ilişkin işlemin onaylı bir sureti celp edilerek, mevcut oda kayıtları ve eski kayıtlar üzerinde davalı kurumun iptal gerekçeleride gözönüne alınarak, açıklanan talep doğrultusunda, sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılarak, 1479 sayılı Yasanın 24. maddesini değiştiren 3165 sayılı yasanın 24. maddesi ile Kurum zorunlu sigortalığı için meslek kuruluş kaydının yeterli görülmesi düzenlemesi dikkate alınarak, davacının 21.2.1985-22.9.1987 tarihleri arası ihtilaf konusu dönemde ne iş yaptığı belirlenerek, bu çerçevede işyeri kayıtları ve işyerini kimin işlettiği zabıta ve vergi dairesi aracılığı ile araştırılarak, yapılan işin vergi muafiyeti kapsamında kalıp kalmadığı belirlenerek, işyerine komşu işyeri sahipleri gerektiğinde tanık sıfatı ile re"sen dinlenerek, davacının çalışmasının niteliği ve kendi nam ve hesabına çalışıp çalışmadığı tereddüde yer vermeyecek şekilde tespit edilerek, anılan dönemde, 1479 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gereken süre, kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmelidir. Bu çerçevede, ihtilaf konusu dönemde zorunlu sigortalılık şartlarının bulunmaması halinde, davacının 1997 af kanunu kapsamında geçmişe yönelik prim ödemesi olup olmadığı araştırılarak, Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen iyiniyet kuralları çerçevesinde, Kurumun geçmişe yönelik prim borçlarını tahsil edip uzun süre nemalandırmasından sonra, anılan döneme yönelik sigortalılığın iptalinin iyiniyetle bağdaşmayacağı gözetilerek, ihtilaf konusu döneme yönelik prim ödemelerinin kapsadığı sürenin isteğe bağlı sigortalılık süresi olarak kabulünün gerektiği gözden uzak tutulmamalı, varılacak sonuca göre değerlendirilerek karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 23.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.