20. Hukuk Dairesi 2012/14107 E. , 2013/2601 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ....Köyü 1196 parsel sayılı 4420 m² yüzolçümündeki taşınmaz, çayır vasfı ile tapu kayıtları uygulanarak ... ve arkadaşları adına tesbit edilmiştir. Davacı ... Yönetiminin, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla yaptığı itiraz üzerine, Kadastro Komisyonu, 766 sayılı Kanunun 29. maddesi hükmünce yetkisizlik kararı vererek tutanak ve eklerini kadastro mahkemesine göndermiştir. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu 1196 parselin tesbit harici bırakılmasına karar verilmiş; davalı ... tarafından, taşınmaza ait tapu kaydı bulunduğu, Orman Bakanlığının mütalaasını isteyen kanunun yürürlükten kaldırıldığı gerekçeleri ile hüküm temyiz edilmekle, 7. Hukuk Dairesince bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 03/06/1986 gün ve 1986/11899 E. - 5870 K. sayılı bozma kararında özetle; "2896 sayılı Kanunla 6831 sayılı Kanunun 1. maddesi değiştirilmiş ve aynı Kanunun 61. maddesi hükmü ile geçici 1. madde yürürlükten kaldırılmıştır. Davalı taraf tapu kaydına dayanmıştır. O halde mahkemece, komşu parsel tutanakları ve onların dayanağı olan belgeler getirilerek davalı tarafın dayandığı tapu kaydı yerel ve uzman bilirkişi aracılığı ile mahalline uygulanmalı, bu uygulama ile ilgili olarak uzman bilirkişiden krokili rapor alınmalı, taşınmazların tümünün veya bir bölümünün tapu kaydının kapsamı içinde kalıp kalmadığı saptanmalı, ondan sonra 6831 sayılı Orman Kanunun değişik 1. maddesi hükmünce uzman bilirkişi aracılığı ile yeniden orman araştırması yapılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir." denilmiştir.
Mahkemece bozma karına uyularak davanın kabulüne, 1196 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin iptaline, orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından taşınmazın konumunun belirlenmediği, taşınmazın tarım arazisi olduğu, yeniden oluşturulacak heyetle keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması istemiyle temyiz edilmiştir.
Dava, tapulama tesbitine itiraz niteliğindedir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz ve çevresi memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmemiş olup, bilirkişi raporu denetlenememektedir. Ayrıca, mahkemece yapılan tapu kaydı uygulaması yeterli olmayıp, zilyetlik araştırması da yapılmamıştır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Mahkemece öncelikle; orman kadastrosu yapılmış ise buna ilişkin tüm tutanaklar ve haritası ile eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ile çekişmeli taşınmazı tüm komşu parselleri ile birlikte gösterir orijinal kadastro paftasının bir sureti ile çekişmeli taşınmaza ve komşu parsellere ait kadastro tutanak örnekleri ile kesinleşmiş iseler, oluşum nedenini de gösterir tapu kayıtları, itirazlı iseler, dava dosyaları ve çekişmeli 1196 parsel
sayılı taşınmazın tesbit tutanağında yer alan dayanak tapu kayıtları tüm geldi ve gitti kayıtları ile birlikte ilgili yerlerden getirtilmeli, bu tapu kaydının kadastro sırasında dava konusu parsel dışında başka parsellere revizyon görüp görmediği araştırılmalı, revizyon görmüş ise bu parsellere ait kadastro tespit tutanak örnekleri ile kesinleşmiş iseler, kadastro sonucu oluşan tapu kayıtları itirazlı iseler dava dosyaları getirtilmelidir.
Mahkemece, yukarıda belirtilen belgeler getirtildikten sonra, halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi, bir fen elemanı ve bir ziraat bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı; öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; orman kadastrosu yapılmış ise, orman kadastrosu ile irtibatlı kroki düzenlettirilmeli; yine, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; dayanak tapu kaydı, yerel bilirkişi marifetiyle zemine uygulanmalı, tapu kaydı uyduğu takdirde, taşınmazın öncesinde orman olup olmadığı da gözönünde bulundurularak 4785 sayılı Kanun hükümleri ve tapu kaydı tartışılmalı, dayanak tapu kaydı değişebilir sınırları içeriyor ve sınırda da eylemli orman var ise, 3402 sayılı Kanunun 20/C ve 32/3 maddeleri gereğince yüzölçümüne değer verilerek kapsamı belirlenmeli; asıl taşınmazın kapsamı, orman veya ormandan açma değilse, miktar fazlasının sınırda bulunan eylemli ormandan açma yapılarak kazanıldığı kabul edilmelidir.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı ve tapu kaydı kapsamında kalmadığı belirlendiği takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davalılar yanında, (murisler) yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 03.07.2005 gün 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Kanunuı ile değiştirilen 14/2. maddesi gereğince sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ..."ın temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 12/03/2013 günü oy birliği ile karar verildi.