3. Hukuk Dairesi 2020/1986 E. , 2020/2803 K.
"İçtihat Metni"YARGITAY 3 HUKUK DAİRESİ
Davacı ... San. Tic. Ltd. Şti. ile davalı ...Ş. aralarındaki menfi tespit davasına dair Hayrabolu Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03/10/2018 tarihli ve 2018/152 E. - 2018/297 K. sayılı hükmün düzeltilerek onanması hakkında dairece verilen 22/10/2019 tarihli ve 2019/1812 E. / 2019/8208 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurumun elektrik abonesi olduğunu; davalı tarafından gönderilen ilgili yazı ile 01/01/2007 tarihinden itibaren tarifelerde değişiklik yapıldığının bildirildiğini, tarifenin ... sanayi tarifesi olması gerekirken, bugüne kadar sehven ... sanayi tarifesi üzerinden faturaların tahakkuk ettirilmiş olduğundan bahisle, fark tahakkuk olarak 30/04/2012 tarihli 37.530,93 TL bedelli faturanın tahakkuk ettirildiğini; fatura bedeline itiraz edildiğini, itirazın kabul edilmediğini, her iki tarife arasında herhangi bir fark bulunmadığını, sözleşmenin ... sanayi tarifesi üzerinden düzenlendiğini, davacı şirketin bilgisi dışında tarife değişikliğinin yapılamayacağını ileri sürerek; davacı şirketin davalı tarafa 30/04/2012 tarihli 37.530,93 TL bedelli faturadan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı ile aralarında 29/12/2006 tarihli elektrik abonelik sözleşmesinin düzenlendiğini, ... tarafından 01/01/2007 tarihinden itibaren tarifelerde yapılan değişiklik nedeniyle sanayi tarifesinin ... sanayi ve ... sanayi olmak üzere ikiye ayrıldığını, 01/01/2007 tarihinden itibaren davacıya ait aboneliğin ... sanayi olarak tarifelendirilmesi gerekirken sehven ... sanayi olarak tarifelendirildiğini, hatalı tarife nedeniyle fark tahakkuk yapılarak, davaya konu fatura bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nin 23. Maddesine uygun olarak tahakkuk ettirildiğini, davacıya bu durumun 11/04/2012 tarihli yazı ile bildirildiğini, davacının fatura bedeline itiraz ettiğini, itirazı sonuçlanmadan eldeki menfi tespit davasının açılamayacağını; davanın zamanaşımına uğradığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, 15/02/2013 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 06/03/2014 tarih ve 2013/19110 E. - 2014/3469 K. sayılı ilamı ile, "...Mahkemece bilgisine başvurulan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, dava konusu tahakkuklara ilişkin olarak
denetime elverişli şekilde hesaplama yapılmamış, sadece davalı kurumun tahakkukunun doğru olduğu vurgulanmış, mahkemece bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Dava konusu olan tahakkuklar esas alınarak bilirkişi tarafından denetime elverişli bir şekilde hesaplama yapılması gerektiği kuşkusuzdur. Bilirkişi raporu yetersiz olup, denetime elverişli değildir. Hal böyle olunca , mahkemece öncelikle dosyanın önceki bilirkişi dışında oluşturulacak üç kişilik uzman bilirkişi kuruluna verilerek, davalının davacı taraftan isteyebileceği bedelin Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve sözleşme hükümlerine göre hesaplanması konusunda denetime elverişli bir rapor alınması gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi yasaya aykırıdır..." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, yanlış tarife sebebiyle yapılacak olan fark tahakkukun Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği"nin 13. maddesi uyarınca 12 ayı geçemeyeceği, 12 aylık fark bedelin ise 1.249,99 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 30/04 /2012 tarihli A 627829 nolu fatura nedeniyle davacının davalıya 1.249,99 TL borçlu olduğunun kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 22.02.2018 tarih ve 2016/13439 E. - 2018/1537 K. Sayılı ilamı ile, " ...Dava konusu tahakkuk bedelinin Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği dikkate alınarak hesaplanması gerektiği kuşkusuzdur. Bilirkişi raporu bu yönü ile yönetmeliğe uygun değildir. Yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek hüküm verilemez. Hal böyle olunca, mahkemece; dosyanın önceki bilirkişi dışında konusunda uzman üçlü bilirkişi kuruluna verilerek, bilirkişiden davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği elektrik bedelinin tahakkuk tarihinde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği hükümlerine göre hesaplanması için rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece ikinci bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ve yargılama sırasında alınan 15/08/2018 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının 30/04/2012 tarihli fatura nedeniyle davalı kuruma ödemesi gereken fark bedelin 7.371,38 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davacının 30/04/2012 tarihli ve A 627829 numaralı faturadan dolayı davalıya 30.159,55 TL"den borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, mahkemece İİK"nın 72. maddesi kapsamında verilmiş ihtiyadi tedbir kararı nedeniyle, 30.159,55 TL"nin % 20"sine tekabül eden 6.031,91 TL tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; Dairemizin 22/10/2019 tarih ve 2019/1812 E. - 2019/8208 K. sayılı ilamı ile, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, hükmün, "...Davalının ne cevap dilekçesinde ne de yargılamanın herhangi bir aşamasında lehine tazminata hükmedilmesi yönünde herhangi bir talebi bulunmadığı, kaldı ki bu yönde talebinin bulunması halinde davanın reddedilen kısmı üzerinde davalı lehine tazminata hükmedilebileceği halde, mahkemece, davanın kabul edilen 30.159,55 TL"lik kısmının % 20"sine tekabül eden 6.031,91 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesi yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır..." gerekçesiyle, davalı lehine verilen tazminat yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiş, anılan ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Karar düzeltme istemi üzerine yeniden yapılan incelemede;
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin sair karar düzeltme istemlerinin reddi gerekir.
2-) Elektrik Tarifeleri Yönetmeliğini yürürlükten kaldırarak 01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 23.maddesinde ise; " Ödeme bildirimine ilişkin hatalar; hatalı sayaç okunması, yanlış tarife veya yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması ya da mükerrer ödeme bildirimi düzenlenmesi gibi hususlardır. Hatalı bildirimlere karşı, müşteri tarafından fatura tebliğ tarihinden itibaren (1) yıl içerisinde perakende satış şirketine itiraz edilebilir. İtirazın yapılmış olması ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. İtiraza konu tüketim bedeli ile müşterinin bir önceki tüketim döneminde ödemiş olduğu tüketim bedeli arasındaki farkın yüzde otuzdan fazla olması durumunda müşteri, bir önceki dönem tüketim bedeli kadarını son ödeme tarihinden önce ödeyebilir. Bu durumda müşteriye 24. madde hükümleri uygulanmaz. İtiraz, perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi tarafından başvuru tarihini izleyen en geç (10) iş günü içerisinde incelenerek sonuçlandırılır. İtirazın dağıtım şirketini ilgilendiren hususlarla ilgili olduğunun tespit edilmesi hâlinde, itiraz geliş tarihinden itibaren perakende satış lisansı sahibi tarafından iki iş günü içerisinde dağıtım şirketine iletilir. Dağıtım şirketi itirazın kendisine ulaştığı tarihten itibaren (10) iş günü içerisinde inceleme sonuçlarını perakende satış şirketine bildirir. İnceleme sonuçları perakende satış şirketi tarafından en geç (3) iş günü içerisinde müşteriye yazılı olarak bildirilir. İnceleme sonucuna göre itirazın haklı bulunmaması hâlinde, itiraza konu tüketim bedelinin eksik tahsil edilen kısmı, müşteriden tahsil edilir." hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; taraflar arasında 29/12/2006 tarihli elektrik abonelik sözleşmesinin düzenlendiği, davalı kurum tarafından 2007/01 - 2012/01 dönemleri arası hatalı tarife uygulandığından bahisle fark tahakkukun yapılarak, 30/04/2012 tarihli 37.101,90 TL bedelli faturanın davacı şirket adına tahakkuk ettirildiği, güncel fatura bedelinin dava tarihi itibariyle gecikme cezasıyla birlikte 37.530,93 TL ye ulaştığı, bahse konu faturadan kaynaklı menfi tespit istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmış olup, fatura tahakkukuna konu edilen dönemler ve tahakkuk tarihi dikkate alındığında, uyuşmazlığın çözümünde mülga Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nin 23. maddesinin uygulanacağı sabittir. Her ne kadar, mahkemece hükme esas alınan 15/08/2018 tarihli bilirkişi raporunda ilgili yönetmeliğe göre hesaplama yapıldığı belirtilmiş olsa da, raporda Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nin 23. maddesine aykırı olacak şekilde , tarife farkı bedelinin 12 ay süre ile sınırlı olarak hesaplandığı anlaşılmıştır. Rapor, bu haliyle hüküm kurmaya elverişli değildir.
Yönetmelik maddesi incelendiğinde, dağıtım şirketinin hatasından kaynaklanan alacaklarda (yanlış tarife uygulaması) tüketimin hesaplanacağı süre konusunda herhangi bir sınırlama getirilmediği, 01/03/2003 tarihli yönetmeliğe göre ödeme bildirimine ilişkin bu ve benzeri hatalar açısından, hatanın başlangıç tarihi itibariyle tarife farkı bedelinin hesaplanması gerektiği açıktır.
Dairemizin uygulama ve görüşü; 08/05/2014 tarihli Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin yürürlüğe girdiği tarihten önce, elektrik dağıtım şirketinin hatasından dolayı, sayacın hatalı okunması, yanlış tarife veya reaktif ve aktif enerjiye ilişkin yanlış çarpım faktörü uygulanması, tüketim miktarı ve/veya bedelinin hatalı hesaplanması, vs. gibi hususlarda, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği geriye yönelik alacaklarda herhangi bir süre öngörmediğinden, geriye yönelik olarak zamanaşımı süresi boyunca (zamanaşımı defi varsa en fazla 10 yıl) hesaplama yapılması yönündedir.
Ancak, doğru tarifenin uygulanması için gereken dikkat ve özenin gösterilmemesi nedeniyle, 6098 sayılı TBK’nın 114. maddesi (818 sayılı BK’nun 98/2) delaletiyle TBK’nın 52. (BK’nın 44.) maddesi uyarınca, davalının da davacı ile birlikte müterafık (%50) kusurlu olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, davalı kurumun davacı taraftan isteyebileceği hatalı tarifeden kaynaklı fark tahakkuk bedelinin tespiti noktasında, 01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği"nin 23. maddesi çerçevesinde hesaplamayı içerir yeniden rapor alınarak, belirlenecek hatalı tarife farkı tahakkuk bedelinden, tarafların eşit kusurlu olduğu gözetilerek, davalının ( % 50 ) kusuru oranında indirim yapılmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-) Kabule göre de;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 326. maddesinde "(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir." düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda; yargılama giderlerinin taraflarca karşılanmasına rağmen,mahkemece tüm yargılama giderlerinin davacı tarafça karşılandığı kabul edilerek, davalı lehine hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırıdır.
O halde; mahkemece, davalı tarafından yapılan yargılama giderinin de tarafların haklılık oranına göre paylaştırılması gerekirken, yargılama gideri yönünden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının Dairemizin 22.10.2019 tarih ve 2019/1812 E. - 2019/8208 K. sayılı ilamında belirtilen gerekçesine bu hususların da ilave edilerek bozulması gerekirken, zuhulen davacı yararına düzeltilerek onandığı bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından; Dairemizin 22.10.2019 tarihli ve 2019/1812 E. - 2019/8208 K. Sayılı düzeltilerek onama ilamının kaldırılarak kararın bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair karar düzeltme taleplerinin REDDİNE, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle Dairemizin 22.10.2019 tarih ve 2019/1812 E. - 2019/8208 K. sayılı düzeltilerek onama ilamının kaldırılmasına ve hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle, Dairemizin 22.10.2019 tarih ve 2019/1812 E. - 2019/8208 K. sayılı düzeltilerek onama ilamı gerekçesi de ilave edilerek BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 08/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.