9. Hukuk Dairesi 2015/23291 E. , 2015/29997 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, uğranılan şirket zararının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; davalıların müvekkiline ait işletmelerde yöneticilik yaptıklarını, fiilen gerçekleşmediği halde hizmet alımı yapılmış gibi gösterilerek hayali firmalardan naylon veya yanıltıcı faturalar aldıklarını, buraya yapılan harcamaları zimmetine geçirdiklerini, bundan dolayı haklarında suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5630,513 TL nin 28.01.2001 tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B) Davalılar Cevaplerında Özetle:
Davalı ... vekili; Davacı ..... nin Yüksek Planlama Kurulunun 27.09.1998 ve özelleştirme 88/9 sayılı kararı gereğince özelleştirme kapsamına alındığını, müvekkilinin göreve atanmasının ikili kararnameye tabi olup Genel Müdür olan ..."in yargılama usulünün Memurun Muhekamatı Kanununa tabi olduğunu ve diğer personel gibi işçi statüsünde olmadığından İş Mahkemesinin görevli olmadığını, davalıların bir araya gelerek şirketi zarara uğratmalarının mümkün olmadığını, eğer zarar varsa davalıların ayrı ayrı kuruma verdikleri zararın tespit edilerek bu meblağların davalılardan tahsilinin talep edilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde belirtilen kurum zararının Genel müdürlükçe verilmediğini, sahte ve yanıltıcı faturaların İşletme Müdürlüklerince yapılan işlere karşılık Genel Müdürlüğe dekont edildiğini. Davalı ..."in görev ve yetkilerinin ..... nin Yönetmeliğinde tek tek sıralanmış olduğunu ve görev, sorumluluğuna girmeyen hususlardan dolayı sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, genel Müdür olan ..."in de bu faturaların sahte olup olmadığını bilmesinin mümkün olmadığını, sahte fatura kullanmak suretiyle paranın zimmete geçirilmesi söz konusu olması halinde bile sorumluların ancak bu fiili işleyen kişilerin olabileceğini, talep edilen reeskont faizinin yasal dayanağı olmayıp, ancak yasal faiz olabileceğini bahisle davalılar yönünden davanın tefrik edilmesini ve davanın reddini savunmuştur.
Davalı asil ...; davaya konu olan faturalar karşılığında mal ve hizmetlerin alındığını, usulsüz hiçbir işlem yapmadığını, faturaların sahte olup olmadığını bilmesinin söz konusu olmadığını, bu faturalardaki işlemlerle ilgili ... Ağır Ceza Mahkemesinde 1997/160 E. Sayılı dosya ile yargılamasının devam ettiğini, hakkında açılan Ceza davasının neticesinin beklenmesini talep etmiştir.
Diğer davalı ... tarafından dosyaya yazılı veya sözlü bir savunma sunulmamıştır.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece; davalı ... aleyhine açılan davanın reddine, diğer davalılar yönüden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1- Somut olayda; davalı ... olay tarihinde ..... nin Genel Müdürü ve aynı zamanda Yönetim Kurulu Başkanıdır. Uyuşmazlık hizmet aktinden ya da İş Kanunundan değil, adı geçen davalının yönetim kurulu üyeliğinden kaynaklanmaktadır. TTK ‘nun ilgili maddelerinde yönetim kurulu üyesinin sorumluluğu düzenlenmiş olup, anlatılan hali ile uyuşmazlık nisbi nitelikte bir ticari dava konusunu oluşturmaktadır. Böyle olunca davalı ... hakkındaki davaya Ticaret Mahkemesinde bakılması gerekirken, mahkemece görev hususu düşünülmeksizin işin esasının incelenip sonuca varılması hatalıdır. Mahkemece Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan, davalı ... hakkındaki dava tefrik edilmelidir.
Benzer bir olayda, aynı davacı şirketin, aynı davalı hakkında açtığı başka bir davada İş Mahkemesinden verilen karar, Hukuk Genel Kurulunun önüne gelmiş ve HGK 07.07.2010 gün, 2010/9-328 E, 2010/370 sayılı kararında aynı sonuca varmıştır.
2- Davalı ... dışındaki davalılar yönünden mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün bu davalılar yönünden temyiz edilmeyerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu husus dikkate alınarak ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10/10/2012 tarih ve 2012/9-851 E – 2012/705 K sayılı kararında belirtildiği üzere bozmadan sonra yapılacak yargılama sonucunda, davalılar ... ve ... hakkında bozma öncesi verilen karardaki gibi ayrıca ve yeniden hüküm kurulması gerektiği gözetilmelidir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 26.10.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.