3. Hukuk Dairesi 2015/16872 E. , 2016/1995 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde, kendisinin .... bölümünde öğrenci olduğunu ve eğitim giderleri için babasının desteğine ihtiyaç duyduğunu belirterek, aylık 750,00 TL yardım nafakasının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde; müvekkilinin lise eğitimini tamamladığını ancak hiçbir üniversiteye yerleşemediğini, halen eğitim gördüğünü belirttiği açık öğretim lisesinin ise halk eğitim merkezleri bünyesinde ücretsiz kurs veren bir birim olduğunu ve davacının bu sebebe dayanarak nafaka talep edemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; davacı için aylık 600 TL yardım nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
TMK 364/1.maddesine göre; herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soyuna nafaka vermekle yükümlüdür.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 07/06/1998 gün, 1998/656 E.-1998/688 K.sayılı ilamında yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Yardım nafakası, aile bireylerini yoksulluk ve düşkünlükten kurtarmaya ilişkin bir nev"i sosyal yardımlaşma olup ahlak kuralları ile geleneklerin zorunlu kıldığı bir ödevdir. Yardım nafakası isteyenin kusuru ile yardıma muhtaç duruma düşmüş olması, yükümlüyü borcundan kurtarmamaktadır.
Aile bağlarının herhangi bir nedenle zayıflamış olması da yükümlülüğü ortadan kaldıran bir neden olarak düzenlenmemiştir. Bu nedenlerle kanun koyucu, yardım nafakasını kişinin ve toplumun vicdanına bırakmamış, kanuni bir ödev olarak düzenlemiştir.
Somut olayda; davacı kendi emek ve geliriyle yaşamını sürdürmekten yoksun olduğundan üst soyu olan babasından yardım nafakası isteyebilir. Ne varki yardım nafakasının miktarı takdir edilirken bunu ödemekle yükümlü tutulacak kişilerin geçim sıkıntısına düşürülmemesi gerekir. Bunun için belirlenen nafakanın; davacının geçimine katkı olacak miktarda, davalının da geliri ile orantılı olarak Medeni Kanunun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir.
Dosyada yer alan belgelerden; davacının lise öğrenimini tamamladığı ancak ilerde kendisine meslek edinmek konusunda fayda sağlayacağını düşündüğü mesleki bir alanda diploma sahibi olmak için açık öğretim lisesi hasta ve yaşlı hizmetleri bölümünde öğrenci olduğu ve herhangi bir işte çalışmadığı, davalının ise 4. Sınıf emniyet müdürü olduğu (davalının temyiz aşamasındaki beyanına göre emekli olduğu) ve aylık 2.800 TL net ücret aldığı, aylık 400 TL kira ödediği ve anlaşılmaktadır.
Buna göre, tarafların gerçekleşen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu, mirasçılıkta da aynı sırada yer alan dava dışı annenin de nafakaya katılma yükümlülüğü nazara alındığında takdir edilen yardım nafakası bir miktar fazla olup, TMK."nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun görülmemiş ve bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Mahkemece yapılacak iş; davacının giderleri ve davalının gelirleri ile orantılı şekilde, dava dışı annenin de davacının masraflarına katlanma yükümlülüğü dikkate alınarak hakkaniyet ilkesi de gözetilerek uygun bir miktar nafakaya hükmetmek olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.