8. Hukuk Dairesi 2011/3345 E. , 2011/4248 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
... ile ...aralarındaki dava hakkında İzmir 11. Aile Mahkemesinden verilen 16.09.2010 tarih ve 980/626 sayılı hükmün Dairenin 22.03.2011 gün ve 6686/1616 sayılı ilâmiyle onanmasına karar verilmişti. Davacı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, tarafların 1997 yılında evlendiklerini ve 25.1.2009 tarihinde kesinleşen ilamla boşandıklarını, evlilik birliği içinde 2002 yılından sonra alınarak davalı eş adına kayıtlanan SS ...Konut Yapı kooperatifinde bulunan evin edinilmesine vekil edeninin takılarının bozdurulması sonucunda elde edilen 17000 TL tutarında bedeli vermek suretiyle katkıda bulunduğunu; ayrıca vekil edeninin bu ev üzerinde edinilmiş mallara katılma rejimi kuralları gereğince katkı payı alacağından başka ½ oranında katılma alacağı hakkına da sahip olduğunu açıklayarak, fazlaya ilişen hakları saklı kalmak kaydıyla 50000 TL alacağın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
Davalı vekili ise; taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği tarihten eldeki davanın açıldığı tarihe kadar yasada öngörülen 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş bulunduğunu, ayrıca davacının ev hanımı olduğunu, edinmede hiçbir katkısının söz konusu olmadığını ve ileri sürülen hususların gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; taraflar arasında görülen boşanmaya ilişkin hükmün 19.10.2007 tarihinde kesinleştiği, görülmekte olan davanın ise, yasada öngörülen 1 yıllık hak düşümü süresinin geçirilmesinden sonra 2.11.2009 tarihinde açıldığı görüşünden hareketle “ Hak düşürücü süre nedeniyle” davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 22.3.2011 gün ve 2010/6686 Esas, 2011/1616 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır.
Davacı ... vekili, taraflar arasındaki boşanmaya ilişkin hükmün kayıtlara göre, 25.1.2009 tarihinde kesinleştiğini ve görülmekte olan davanın da 1 yıllık süre içerisinde 2.11.2009 tarihinde açıldığını, hak düşümü sürenin geçirildiğine ilişkin değerlendirmenin doğru bir değerlendirme olmadığını ileri sürerek karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; tarafların 17.10.1997 tarihinde evlendikleri ve Zeynep tarafından 21.9.2006 tarihinde, Murat tarafından da 14.11.2006 tarihinde açılan ve birleştirilen her iki boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesi sonucunda boşandıkları ve bu boşanmanın taraflara ait nüfus kayıtlarına 25.1.2009 tarihinde işlendiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın ne zaman edinildiğine ilişkin dosya içerisinde kayıt ve belge bulunmamakta ise de; davacı ... bu edinmenin eşler arasında yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 1.1.2002 tarihinden sonra olduğunu ileri sürdüğüne göre; uyuşmazlığın bu rejim kuralları gereğince yani 4721 sayılı TMK hükümleri uyarınca çözüme kavuşturulması hususunda duraksama bulunmamaktadır. Bu durumda 4721 sayılı TMK. nun 178. maddesinde düzenlenen dava zamanaşımına ilişkin düzenlemenin eldeki davaya konu taşınmazlar bakımından şartları varsa uygulanması gerekeceği açıktır.
TMK. nun 178. maddesinde, “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmüne yer verilmiş olup boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde açılmayan böyle bir davanın zamanaşımı süresinin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesinde esasen bir yanlışlık bulunmamakta ise de; somut olayda çözüme kavuşturulması gereken husus taraflar arasında görülen boşanmaya ilişkin dava sonucunda verilen boşanma kararının ne zaman kesinleştiği veya ne zaman kesinleştiğinin kabul edilmesi gerektiğine ilişkindir.
Dosya arasında bulunan tarafların boşanmalarına ilişkin olan, İzmir 3. Aile Mahkemesinin 31.5.2007 gün 2006/676 Esas ve 2007/400 Karar sayılı hükmü altındaki kesinleşme şerhine göre, bu kesinleşmenin 29.1.2009 tarihinde gerçekleştiği bildirilmiş olup, taraflara ait nüfus kayıtlarında da boşanma tarihi olarak bu tarihin esas alındığı görülmektedir. Ne var ki, mahkemece, İzmir 3. Aile Mahkemesinin 31.5.2007 gün 2006/676 Esas ve 2007/400 Karar sayılı hükmünün, davacı ... tarafından boşanmaya, tedbir nafakasına ve vekalet ücretine ilişkin olarak, davalı ... tarafından ise, sadece tedbir nafakası ve vekalet ücretine ilişkin olarak temyiz edildiği, Zeynep’in temyiz talebinin 2. Hukuk Dairesinin 22.12.2008 gün 2007/18992 Esas ve 2008/17526 Karar sayılı hükmü ile temyiz süresinin geçirilmiş olması nedeniyle ret edildiği, dolayısı ile boşanmaya ilişkin hükmün gerçekte karşı tarafın temyiz dilekçesinin Zeynep vekiline tebliğ edildiği tarihten 15 gün sonra yani 19.10.2007 tarihinde kesinleştiğinin kabul edilmesi gerektiği ve bu durumda 1 yıllık hak düşümü sürenin kaçırılmasından sonra görülmekte olan davanın açıldığı görüşünden hareket edildiği anlaşılmaktadır. Oysa Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin Zeynep’in temyiz isteğinin süreden reddine ilişkin bulunan az yukarıda esas ve karar nosu yazılı hükmüne karşı karar düzeltme yolu açık bulunmaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin söz konusu hükmü davacı ... vekiline 14.1.2009 tarihinde tebliğ edildiğine ve süresi içinde karar düzeltme yoluna gidilmediğine göre, temyiz isteğinin süreden reddine ilişkin Yargıtay ilamına bağlı olarak bulunan boşanmaya ilişkin ilamın 29.1.2009 tarihinde kesinleştiği kabul edilmelidir. Zira Zeynep tarafından boşanma davası da temyiz edilmiş, yerel mahkemece temyiz süresinin geçtiği gerekçesiyle temyiz isteğinin reddine karar verilmemiş, bu husus yüksek Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yerine getirilmiştir. Davacı ... vekili zorunlu olarak temyizin sonucunu beklemek durumunda kalmıştır. Şayet yerel mahkemece temyiz isteğinin reddine karar verilmiş olsaydı, bu red kararının temyizi de mümkündü. Bu bakımdan mahkemenin red gerekçesine katılma olanağı bulunmamaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle yasal süresi içinde açıldığı belirlenen dava ile ilgili olarak tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde taraf delilleri toplanarak davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın yasal süresi içerisinde açılmadığı görüşünden hareketle hak düşümü sürenin geçirilmiş olduğundan bahisle reddine karar verilmiş olması ve Dairemizce bu hükmün hataya dayalı bir biçimde onanması doğru olmamıştır. Bu nedenlerle davacı ... vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüyle Dairemizin 22.3.2011 gün 2010/6686 Esas ve 2011/1616 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkemenin 16.6.2010 gün, 2009/980 Esas ve 2010/626 Karar sayılı hükmünün HUMK.nun 440 ve 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA ve 56,60 TL peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya iadesine 14.07.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.