19. Ceza Dairesi 2020/2029 E. , 2021/4751 K.
"İçtihat Metni"
Karşılıksız çek düzenleme suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun"un 16/1. maddesi uyarınca 1.300,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 1 yıl süre ile çek hesabı açtırmaktan yasaklanmasına dair Suluova Asliye Ceza Mahkemesinin 19/02/2008 tarihli ve 2007/146 esas, 2008/56 sayılı kararının sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine hükümden sonra 20/12/2009 tarihli 5941 sayılı Çek Kanunu ile 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, dava konusu suçun unsurları ve yaptırımları farklı biçimde yeniden düzenlenmiş olduğundan, hükmün bozulmasına ilişkin Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 06/12/2011 tarihli ve 2011/32245 esas, 2011/14960 sayılı kararı üzerine mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucu, sanık ..."in 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/2-a maddesi gereğince beraatine, 6273 sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile değişik 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 5/1. maddesi uyarınca sanık ..."in çek düzenleme ve çek hesabı açmaktan yasaklanmasına ilişkin Suluova Asliye Ceza Mahkemesinin 22/02/2012 tarihli ve 2012/26 esas, 2012/59 sayılı kararı aleyhine, Adalet Bakanlığı"nın 16.03.2020 gün ve 3081 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.03.2020 gün ve KYB. 2020/36925 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı karşılıksız çek keşide etme eylemi yönünden 6273 sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 3/1. maddesi ile 5941 sayılı Çek Kanunu"nun 5/1. maddesi değiştirilerek eylem suç olmaktan çıkartılıp idari yaptırıma dönüştürülmekle söz konusu düzenlemenin açıkça sanık lehine olması nedeniyle derhal uygulanması gerektiği, ortada kanunla tanımlanan bir suç kalmadığından mahkumiyet veya beraat kararı verilemeyeceği, sanık hakkında yürürlükte bulunan yasal düzenleme uyarınca idari yaptırım kararı veya idari yaptırım kararı vermeye yer olmadığına ilişkin karar verilmesi gerekeceği cihetle, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla,
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Kanun yararına bozmaya konu dosyada suç tarihinden (31.12.2006) sonra yürürlüğe giren ve sanığın lehine olan 5941 sayılı Kanun"un, 03.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanunla değişik 5/1. maddesi;
"(1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılması hâlinde, altı ay içinde hamilin talepte bulunması üzerine, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi hakkında, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da çek hesabı sahibinin yahut talepte bulunanın yerleşim yeri Cumhuriyet savcısı tarafından, her bir çekle ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir. Bu fıkra hükmüne göre çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı, karşılıksızdır işlemine tabi tutulan çekin düzenlenmesi suretiyle dolandırıcılık, belgede sahtecilik veya başka bir suçun işlenmesi hâlinde de verilir..." ve
Yine 03.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanunla değişik 6/3. maddesi;
"3) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına ilişkin kayıt, kaydın girildiği tarihten itibaren her hâlde on yıl geçmesiyle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından resen silinir ve bu işlem ilân olunur." şeklinde iken;
5941 sayılı Kanun"un 09.08.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanunla değişik sayılı 5/(1). maddesi;
"(1) (Değişik: 15/7/2016-6728/63 md.) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, (…) az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında uygulanır. Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. Bu davalar çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür."
Yine 09.08.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6728 sayılı Kanunla değişik 6/3. maddesi ise;
"3) Kişi, mahkûm olduğu cezanın tamamen infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl ve her halde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir; mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir. Bu itiraz bakımından İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın kaldırıldığı, MERSİS ile Risk Merkezine 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilan olunur." hükümlerini içermektedir.
Dolayısıyla eylemin idari (tedbir) yaptırım gerektiren bir kabahat olduğu dönemde (03.02.2012 - 09.08.2016 tarihleri arası) verilen yasaklama kararlarının ancak kaydın girildiği tarihten itibaren 10 yıl geçmekle kaldırılabileceği, eylemin suç olarak düzenlendiği (09.08.2016 ve sonrası) dönemde verilen yasaklama kararlarının ise; mahkumiyet hükmünün tamamen infazından sonra 3 yıl ve her halde 10 yıl geçmekle kaldırılması gerektiği değerlendirilmiştir.
Kanun yararına bozmaya konu edilen yasaklama kararının verildiği 22.02.2012 tarihinde; mahkemece çek hesabı sahibi (gerçek kişi) olan sanık hakkında; 6273 sayılı Kanun yürürlüğe girmeden önce (eylem suç iken) yürürlükte bulunan 4814 sayılı Kanunla değişik 3167 sayılı Kanun"un 16. maddesine göre daha lehe olan 6273 sayılı Kanun"un 5/1. maddesine göre, sanığın beraatine ve (süresiz) çek düzenleme ve çek hesabı açmaktan yasaklama kararı verildiği, kararın 03.05.2012 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır. Sanığın 08.1.2019 tarihli başvurusuyla yasaklama kararının kaldırılmasını istediği, mahkemece; 5941 sayılı Kanun"un 6. maddesi gereği, yasaklama kararlarının her halde kaydın girildiği tarihten itibaren 10 yıl geçmekle re"sen kaldırılacağı gerekçesiyle talebin reddedildiği, karara karşı yapılan itirazın ise Amasya 1. Ağır Ceza Mahkemesince usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bahisle reddedildiği görülmektedir.
Kanun yararına bozmaya konu 28.11.2019 tarihli ek karar tarihinde, sanık hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açmaktan yasaklama kararı verilmesinin hukuka uygun olduğu, keza suça konu çek hesabının gerçek kişi sanık adına açıldığı, çekin karşılıksız çıktığı, eylemin sonradan suç olmaktan çıkması nedeniyle sanığın beraatine ve idari (tedbir) yaptırım kararına hükmedildiği, dolayısıyla yukarıda yazılı mevzuat çerçevesinde sanık hakkında verilen yasaklama kararının, Çek Kanunu"nun 6. maddesinde yazılı 10 yıllık süre geçmeksizin kaldırılamayacağı anlaşılmakla,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği, yukarıda yazılı nedenlerle yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, 21.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.