Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece, davanın bir kısım taşınmazlar yönünden feragat nedeniyle reddine, diğer taşınmazlar bakamından ise davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde, temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, bir kısım taşınmazlar yönünden feragat nedeniyle reddine, diğer taşınmazlar bakamından ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden toplanan delillerden; çekişme konusu 86,129 ve 163 nolu parsellerin tarafların miras bırakanları AÖ adına kayıtlı olduğu, 2268 ada 541 nolu parseldeki 6 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin ise muris adına kayıtlı olup, 25.04.2011 tarihinde dava dışı kişiye satıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı, taşınmazların davalı tarafından haksız olarak kullanıldığını ileri sürerek, ecrimisil istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, 86, 129 ve 163 nolu parseller yönünden dava kabul edilmişse de; davacı tanığı İ. Ö."in 1996 yılında davaya konu taşınmazların kullanımı veya kirasının verilmesi konusunda tarafların tartıştıklarını beyan ettiği, ancak bu olayın diğer tanık beyanları ile doğrulanmadığı, 1996 yılından sonrada davacının davalının taşınmazları kullanmasını engelleme girişiminde bulunduğunun dosya kapsamı ile ispatlanamadığı, öyle ise bu taşınmazlar yönünden, intifadan men olgusunun gerçekleşmediği, davalının uzun süreli kullanımına davacının muvafakat ettiği göz ardı edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere kabulüne karar verilmiş doğru değildir.
Öte yandan, 2268 ada 541 parsel sayılı taşınmazdaki 6 ve 7 nolu bağımsız bölümleri davalının kiraya vererek kullandığı belirlenmek suretiyle bu taşınmazlar yönünden de davanın kabulüne karar verilmişse de; anılan taşınmazlar yönünden mahkemece emsal araştırması yapılmadığı görülmektedir.
Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri, en fazlası mahrum kalınan gelir karşılığı tazminattır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ve malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek resen emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Hal böyle olunca, 2268 ada 541 nolu parseldeki 6 ve 7 nolu bağımsız bölümler yönünden yukarıdaki ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalının, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.