Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/5349
Karar No: 2020/5275
Karar Tarihi: 23.11.2020

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5349 Esas 2020/5275 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2020/5349 E.  ,  2020/5275 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasında görülen davada Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.01.2020 tarih ve 2017/363-2020/79 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin asıl ve birleşen davada davalılar ...., ... ve ... vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili asıl davada, davacı tarafından davalı şirkete para yatırıldığını, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, davacının davalı şirkete ortak olacağı, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve yatırdığı paranın istendiğinde kendisine iade edileceği konusunda davacıya güven telkin edildiğini, davalı holdingin grup şirketleri bünyesinde barındırdığını, davacının yatırdığı paraları geri istediğinde davalı şirketin ödeme yapmadığını ileri sürerek, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ile davacının davalı şirkete yatırdığı paralardan dolayı şimdilik, 5.000,00 TL’nin avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili birleşen davada, aynı hukuki sebeplerle davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ile davacının davalı şirkete yatırdığı paralardan dolayı şimdilik, 8.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, 3332 sayılı Kanun"un Geçici 4. maddesinin, davalı ... Holding A.Ş."ye yapılan ödemelerin pay karşılığı yapıldığı, ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayıldığı ve ortaklık ilişkisinin kurulmadığının iddia edilemeyeceği, görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği yönünde hükümler içermesi karşısında, bu davada uygulanması gereken bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresinin bulunmadığı ve bu kapsamda davalı tarafın hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazlarının yerinde olmadığı, 3332 sayılı Kanun"un Geçici 4. maddesinin, "(Ek:5/12/2019-7194/41 md.) 31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır." şeklinde olduğu, her ne kadar davacı tarafından davalı ... Holding A.Ş."ye yatırılan paraların, bu şirkete usulüne uygun olarak ortak olunmadığı gerekçesiyle ve haksız fiil hükümlerine göre iadesi için alacak davası açılmış ise de, 3332 s. Kanun"un Geçici 4/1. maddesi gereğince, halen derdest olan bu davaya da uygulanması gereken 3332 s. Kanun"un Geçici 4. maddesi kapsamında olan davalı ... Holding A.Ş."ye yapılan ödemelerin, pay karşılığı yapıldığının kabul edilmesi, ortaklık ilişkisinin kurulmuş sayılması ve ortaklık ilişkisinin kurulmadığının iddia edilemeyecek olması nedeniyle davacı ile davalı ... Holding A.Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulduğunun kabul edildiği, Bera Holding A.Ş. dışında diğer davalılar yönünden yapılan incelemede ise, davalı şirkete karşı açılan bu tür davaların tamamında hem davalı şirkete hem de, önceki yönetici/temsilci olan davalı veya davalılara karşı dava açıldığı, davalı şirkete dava açılmadan doğrudan ve sadece davalı şirketin önceki yönetici ve temsilcilerine karşı açılan bir dava örneğinin bulunmadığı, davalı şirket ve yöneticilerinin sorumluluğunun aynı sebebe (haksız fiil) dayandırıldığı, 3332 s. Kanun"un Geçici 4/2. maddesinde de, davalı şirket ve/veya önceki yönetici/temsilci ayrımı yapılmaksızın "menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir..." hükmünü içerdiği görüldüğünden, bu yasal düzenlemenin davalı şirket dışındaki diğer davalılar yönünden de uygulanması ve davalı şirket dahil bütün davalılar yönünden "karar verilmesine yer olmadığına" dair karar verilmesi gerektiği, birleşen davanın mükerrer dava değil, ek dava niteliğinde olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Kararı, asıl ve birleşen davada davalılar Bera Holding A.Ş., ... ve ... vekili temyiz etmiştir
    Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, 7194 sayılı yasanın 41.maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4.maddesi gereğince “dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar vermekle yetinilmesi ve davalı tarafın ileri sürdüğü zamanaşımı def’inin incelenmemesi gerekli ise de bu hususun gerekçede incelenmesinin sonuca etkili olmamasına göre, davalılar Bera Holding A.Ş., ... ve ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar Bera Holding A.Ş., ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 23.11.2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY

    7194 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile çeşitli kanunlara eklenen Geçici 4. madde, kanaatimce, her şeyden önce, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve bu maddede öngörülen karar alma hakkıyla birlikte ele alındığında Anayasa’nın 36. maddesinde hükme bağlanan hak arama hürriyetini ihlal eden bir yasal düzenlemedir.
    Öte yandan, söz konusu hüküm, yine Anayasa’nın 9. maddesindeki yargı yetkisinin bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağına ilişkin hükme, kanun maddesinin kamuoyunca bilinen ve sınırlı sayıdaki sermaye şirketi ile ve bu şirketler aleyhine açılan davalarla ilgili olduğu düşünülecek olursa Anayasa’nın kanun önünde eşitlik ilkesi kapsamındaki 10/4. maddesi ile yasama meclisinin bir devlet organı sıfatıyla bu ilkeye uygun hareket etme zorunluluğuna ilişkin 10/5. maddesine, yine Anayasa’nın 35. maddesinde belirtilen ve kişinin temel hak ve hürriyetleri kapsamındaki mülkiyet hakkına ve bu hakkın ancak kamu yararı amacıyla sınırlandırılacağına ilişkin hükme aykırı olduğu gibi, buradan hareketle, devletin, kişinin temel haklarını hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan engelleri kaldırmaya çalışması gerekmesine karşın hak arama ve mülkiyet hakkının kullanımının önüne geçen bir düzenleme olarak ortaya çıkmış bulunması nedeniyle Anayasa’nın 5. maddesine, keza düzenlemenin kişinin temel hak ve özgürlükleri kapsamındaki hak arama ve mülkiyet hakkının özüne dokunan niteliği gözetildiğinde Anayasa’nın 13. maddesine, Anayasa’nın 138/3. maddesinde görülmekte olan somut davalarla ilgili olarak yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili görüşme dahi yapılamayacağı hükme bağlanmış iken dava hangi nedenle açılmış olursa olsun verilecek kararın ve hatta yargılama giderlerinin dahi ne şekilde hükme bağlanacağının düzenlenmiş olması nedeniyle söz konusu hükme de aykırı düşmektedir.
    Her ne kadar Anayasa’nın 167. maddesinde devletin para, kredi, sermaye piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alacağı öngörülmüş ise de, alınacak bu tedbirlerin herhalde Anayasaya aykırı bir kanuni düzenleme yoluyla gerçekleştirilmesi düşünülemeyecek olup aksinin kabulü Anayasa’nın başlangıç hükümlerine açıkça aykırı düşecektir.
    Tüm bu nedenlerle, yasa hükmünün, 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi uyarınca itiraz yoluyla iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulması ve buradan çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği kanısında olduğumdan çoğunluğun onama düşüncesine katılmıyorum.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi