
Esas No: 2016/19404
Karar No: 2016/21334
Karar Tarihi: 29.09.2016
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2016/19404 Esas 2016/21334 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, ücret alacağı, fazla çalışma, ek ödeme, yemek ve koruyucu madde, sosyal yardım, yıpranma primi ve ilave tediye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin yargı kararı ile davalının işçisi olduğunun tespit edildiğini ve sendika üyeliğinin davalı işverene bildirildiğini, ancak toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmadığını ve bu nedenle aylık ücret farkı oluştuğunu, Toplu İş Sözleşmesinin 66. maddesindeki ek ödemeden, 76. maddesindeki yemek ve koruyucu madde yardımından, 77. maddesindeki sosyal yardımdan, 77. maddesindeki yıpranma priminden ve 99. maddesindeki fazla çalışma alacağı ile aylık ücret farklarından mahrum kaldığını, ayrıca 6772 sayılı Kanun gereği ilave tediye alacağının da ödenmediğini beyanla söz konusu alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı vekili, davacının ihale sonucu sözleşme imzalanan yüklenici firmalar bünyesinde çalıştığını, davacı ile müvekkili idare arasında yapılmış bir hizmet sözleşmesi bulunmadığını, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, alt işverenlerin işçilerinin asıl işverenin yapmış olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlanamayacağını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
Davanın reddine veya kabulüne dair karar tefhim edilikten sonra bundan dönülerek yeni ve bundan farklı bir hüküm kurulamayacağı gibi, gerekçeli kararın kısa karara uygun yazılması ve kısa kararla çelişik olmaması da gerekir. Aksinin kabulü mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan kurallara aykırılık oluşturur.
Somut olayda, mahkemece hükmün gerekçesinde bilirkişi kurulu raporunun denetime açık olup yeterli gerekçe ve hesaplamayı içerdiği, hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu belirtildiği halde söz konusu raporda hesaplananlardan farklı miktarlara hükmedilmiştir.
Bu durumda, kararın açıklanan gerekçesi ile kurulan hüküm sonucu arasında çelişki bulunduğu belirgindir.
Mahkemece 6100 sayılı Kanun"un 297. ve 298. maddelerinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda gösterilen sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 29.09.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.