3. Hukuk Dairesi 2021/2069 E. , 2021/5146 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ortak muris adına kayıtlı olan ve davalıya düşecek taşınmazlardaki hisselerin tamamını 18/09/1969 tarihli adi yazılı gayrimenkul satış sözleşmesi senedi ile şahitler huzurunda 1.500 TL bedelle davalıdan satın aldığını, taşınmazın zilyetliğinin de kendisine devredildiğini, ancak taşınmazın tapuda devrinin gerçekleştirilmediğini, davalının kendisi aleyhine sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, dava konusu taşınmazlar kamulaştırılma safhasında olduğu için kamulaştırma bedelinin ya da dava tarihindeki değeri olarak 9.000 TL"nin en yüksek banka reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davaya süresinde cevap vermemiş, beyan dilekçesinde; davacının hilesine maruz kaldığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; tescilin gerçekleşmemesi sebebiyle davacının sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında vermiş olduğu bedeli davalıdan isteme hakkına sahip olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 1.500 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair verilen karar davacı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 27/06/2019 tarihli ve 2016/7131 E., 2019/7907 K. Sayılı ilamıyla; davacının, dayandığı ve yasal şartları taşımamakla geçersiz olan harici sözleşmede satış bedelini çoğun içinde az da bulunur ilkesi uyarınca sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde isteyebileceği, mahkemece, sebepsiz iktisap ve denkleştirici adalet kuralı gereğince satış bedeli olarak ödenen bedelin dava tarihinde ulaştığı alım gücü belirlenerek, belirlenecek miktarın tahsiline karar verilmesi gerekirken, davacının geçersiz sözleşmenin yapıldığı tarihte ödemiş olduğu değer esas alınarak yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.Bozmaya uyan mahkemece; 1969 yılında ödenen 1.500 TL"nin dava tarihindeki alım gücünün hesaplanması amacıyla hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda; davanın kısmen kabulüne, 5.342,37 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş: hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma ilamında belirtilen denkleştirici adalet ilkesi uyarınca güncelleme yapılırken; güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer (artış oranları dikkate alınarak) her yıl için ayrı ayrı hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır. Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, ÜFE-TÜFE artış oranları, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış vs. ortalamaları göz önünde tutulmalıdır.
Somut olayda; davaya konu taşınmazlar davacı tarafa, 18/09/1969 tarihli sözleşme ile 1.500 TL bedelle satışı yapılarak zilyetliği devredilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, sözleşme tarihinde satış bedeli olarak verilen 1.500 TL paranın, ifanın imkansız hale geldiği dava tarihinde ulaşacağı alım gücü ekonomik etkenlerin tamamı yerinde bir bölümü (asgari ücret altın ve dolar) esas alınarak 5.342,57 TL"ye ulaştığı hesaplanmıştır. Rapor, bu haliyle hüküm vermeye elverişli değildir.
O halde mahkemece; davacının ödediği satış bedelinin, ifanın imkansız hale geldiği dava tarihindeki ulaşacağı alım gücü; çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, ÜFE, TÜFE, faiz, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs olmak üzere en az 6 etkenin) ortalamalarını esas alan uzman bilirkişiden denetime elverişli rapor alınarak belirlenmesi ve bu yöntemle belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekirken, hüküm vermeye yeterli olmayan bilirkişi raporu ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20/05/2021 gününde oy birliği ile karar verildi.