Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5717
Karar No: 2019/4294

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2018/5717 Esas 2019/4294 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2018/5717 E.  ,  2019/4294 K.

    "İçtihat Metni"

    ....
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar vekili, 31.07.2012 tarihli dilekçe ile; Hazine tarafından açılan dava sonucu..... sayılı ilâmıyla ......köyünde bulunan müvekkillerine ait 436 parsel sayılı taşınmazın 3.154,19 m² yüzölçümlü kesiminin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilip sicilden terkin edilmesine karar verildiğini, kararın temyiz incelemesinden geçerek 11.07.2012 tarihinde kesinleştiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle müvekkillerinin zararının oluştuğunu, kıyıya terk edilen bölümün terk tarihindeki gerçek değerinin ve tapu iptali tescil davasında ödemek zorunda kaldıkları yargılama giderlerinin Hazineden tahsil edilmesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup, şimdilik 220.000,00.-TL tazminatın el koyma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle Hazineden alınarak müvekkillerine verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 05.11.2013 havale tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesiyle toplam 671.085,00.-TL tazminat istemiştir.
    Davalı Hazine; kıyıların özel mülkiyete konu olamayacağını, Hazinenin kusursuz sorumluluğundan söz edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; tapu sicilinin hatalı tutulması sebebiyle davacıların zararlarının oluştuğu, Hazinenin kusursuz sorumluluğun bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 670.085,46.-TL tazminatın 220.000,00.-TL"sının dava tarihinden, 450.085,46.-TL"sının ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Dairenin 07/06/2016 gün ve 2015/2694 – 2016/6369 E. K sayılı kararıyla bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; "Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1956 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında.....yüzölçümündeki tarla cinsli taşınmazın Nisan 1953 tarih 17 sıra nolu tapu kaydı uygulanarak ..... ve ortakları adlarına tespit ve tescil edildiği, daha sonra 408 ve 409 sayılı parsellere, 408 sayılı parselin de 436 ve 437 parsellere ayrıldığı, 436 parsel sayılı 4.350 m² yüzölçümündeki taşınmazın tarla cinsi ile ... ve ... adlarına 1/2"şer paylarla paylı mülkiyet üzere 13.12.1978 tarihinde kayıt edildiği, Hazine tarafından açılan dava üzerine ...... sayılı kararıyla 436 parsel sayılı taşınmazın 3.154,19 m² yüzölçümlü kesiminin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilip, sicilden terkin edilmesine karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 11.07.2012 tarihinde kesinleştiği, davacılar vekilinin 31.07.2012 tarihinde temyize konu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    .......
    Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi uyarınca kabul edilen Devletin sorumluluğu, tapu sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından, ayın hakkının saptanması, herkese açık tutulmasında tekel hakkı sağlayan bir sicil olması esasına dayanmaktadır. Bu sorumluluk asıl ve nesnel (Objektif) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir.
    Somut olaya bakıldığında;...... sayılı kararıyla 436 parsel sayılı taşınmazın 3.154,19 m² yüzölçümlü kesiminin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilip, sicilden terkin edilmesine karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 11.07.2012 tarihinde kesinleştiği, kıyı kenar çizgisi içinde kalan yere ilişkin tapu kütüğünün oluşturulmak suretiyle tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararlarının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
    Tapusu iptal edilen taşınmazın belediye sınırları içinde bulunduğu, belediye hizmetlerinden faydalandığı, arsa niteliğinde olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı gibi mahkemenin kabulü de bu yönde olduğundan, gerçek zararın, tapu iptal kararının kesinleşme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Ne var ki; hükme dayanak yapılan bilirkişi kurul raporunda; dosyada emsal bulunmadığından......sayılı dava dosyasında bulunan üç adet emsalin incelendiğini, ....... parsellerin kamulaştırma yoluyla satıldıklarından gerçek emsal olarak alınmadıklarını, ...... mahallesinde bulunan 1.465 m² yüzölçümlü 60 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 24.03.2000 tarihinde 20.000,00.-TL"ye satıldığını, anılan satışın emsal alındığını, emsal taşınmazda 7 kat yapılaşmaya izin verildiğini, belediye hizmetlerinden faydalandığını, heyelan riski bulunduğunu, çekişmeli taşınmaza nazaran 2, 4 kat daha az değerli olduğunu, çekişmeli taşınmazın ise sahil şeridinde olduğunu, belediye hizmetlerinden faydalandığını, arsa niteliğinde bulunduğunu, yakınında işyerleri, okullar, bölge trafik müdürlüğünün yeraldığını, emsal taşınmazdan 2, 4 kat değerli olduğunu, çekişmeli 236 sayılı parselin kalan kesiminde değer azalışı bulunmadığını, emsal alınan taşınmazın ..... endeksleri uygulanarak tespit edilen m² birim fiyatının 2, 4 daha artırılarak çekişmeli yerin 11.07.2012 tarihindeki m² birim fiyatını 212.76,00.-TL olarak belirlediklerini, buna göre sicilden terkin edilen taşınmazın gerçek değerinin 671.085,00.-TL olduğunu belirtmişlerdir.
    .... 11.02.2014 tarihli yazısında; çekişmeli 436 parselin imar planı ve belediye mücavir alan sınırları içinde bulunduğunu, belediye ve diğer alt yapı hizmetlerinden yararlandığını, 1/5000 ölçekli nazım imar planında park alanı kullanımına ayrıldığını, emlak vergisine esas m² birim değerinin 2.20,00.-TL olduğunu, ..... mahallesinde bulunan 60 ada 5 sayılı parselin imar planı ve belediye sınırları içinde olduğunu, uygulama imar planının bulunduğunu, belediye ve alt yapı hizmetlerinden faydalandığını, uygulama imar planında konut kullanımlı olduğunu, emlak vergisine esas m² birim fiyatının 90,00.-TL olduğunu bildirmiştir. Emsal alınan 60 ada 5 parsel sayılı taşınmaz belediye sınırları ve imar planı sınırları içinde olup, uygulama imar planında konut kullanımlıdır. Çekişmeli taşınmaz ise belediye mücavir alan sınırları içinde olup, nazım imar planında park alanı kullanımına ayrılmıştır. Bu durumda, çekişmeli taşınmazın emsalden 2.4 kat daha fazla değerli olduğu yönünde duraksama meydana gelmiştir. Ayrıca emsal alınan taşınmazın satış tarihi de değerlendirme tarihine yakın değildir. Diğer taraftan, emsal alınan ..... parsel sayılı taşınmaza ve emsal kıyaslaması yapılan ....... 97 ve 141 parsellere ilişkin satış akit tabloları da dosyada bulunmamaktadır.
    Bu nedenlerle, mahkemece arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan 11.07.2012 tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren, emsal ile dava konusu taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin karşılaştırıldığı rapor alınması, alınan emsal ile

    .....
    çekişmeli taşınmaza ait ..... tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır." hususlarına değinilmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabulü ile; 665.534,09-TL’nin 220.000,00-TL’sinin dava tarihinden bakiye 445.534,09-TL’sinin ıslah harcının yatırıldığı tarih olan 28/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    Mahkemece bozma kararına uyulmuşsa da gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, mahkemece yeterli emsal araştırılması yapılmamış, belediye başkanlığının Hamidiye köyünde 2013 yılında m2 fiyatının 200 TL satışının uygun olduğunu belirttiği 133 ada 18 nolu parsele ilişkin kıymet takdiri raporuna göre değer belirleyen ve dava konusu taşınmaz ile emsal alınan taşınmazın eksik ve üstün yönlerin tartışılmadığı yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Yine, 133 ada 18 parselin değerlendirme tarihinden önce yapılan gerçek bir satışı bulunup bulunmadığı da araştırılmamış, varsa bu satışa ilişkin satış akit tablosu getirtilmemiştir.
    Bu durumda somut olayda davaya konu taşınmazın değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
    Bu nedenle, mahkemece arsa niteliğinde bulunan dava konusu taşınmaza yönelik olarak, emsal satışların değerlendirme tarihindeki (iptal kararının kesinleştiği 11/7/2012 tarihi) karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan ...... payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara, dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan metrekare değerleri, ilgili belediye başkanlığı emlak vergi dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli, dava konusu taşınmazın ise kadastral arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmesi, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 20/06/2019 günü oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi