16. Hukuk Dairesi 2020/9856 E. , 2020/5673 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacılar vekili, 31.01.2012 havale tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği, ... Mevkiinde bulunan taşınmazların genel kadastroda tapulama dışı bırakıldığı, bu yerde adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle taşınmaz edinme koşullarının müvekkilleri yararına oluştuğunu belirterek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkilleri adına tapuya tescilini talep etmiştir. Davalı ..., karşı tescil talebinde bulunmuştur. Mahkemece davacı gerçek kişilerin davasının reddine, dava konusu (A), (B), (C), (D), (E) ve (F) harfleri ile gösterilen taşınmazların orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12.09.2013 tarih ve 2013/3578-7889 Esas, Karar sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "mahkemece öncelikle, TMK’nun 713/4. maddesi uyarıca yapılması gereken ilânlar yapıldıktan sonra, kesinleşen orman kadastrosuna ait tüm tutanaklar ve haritası, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, tesbit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 veya 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritası, topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritaları, bölgede hangi yıl tapulama çalışmaları yapıldığı ve çekişmeli yerin neden tapulama harici bırakıldığı sorularak alınacak cevap ile komşu parsellere ilişkin kadastro tesbit tutanak ve dayanakları ilgili yerlerden getirtildikten sonra yöntemine uygun şekilde orman ve zilyetlik araştırması yapılması" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın fen bilirkişisi ..." ün krokili raporunda (A) harfi ile gösterilen kırmızı kalemle taralı 1098.05 metrekarelik (B) harfi ile gösterilen 423.,88 metrekarelik ve (C) harfi ile gösterilen 1.343,44 metrekarelik kısım olmak üzere A+B+C; toplamı 2.865,37 metrekarelik kısmın ... adına; (D) harfi ile gösterilen sarı kalemle taralı 2.765,76 metrekarelik kısmın ... adına; (E) harfi ile gösterilen mavi kalemle taralı 3.282,00 metrekarelik kısmın ...adına; (F) harfi ile gösterilen mavi kalemle taralı 3.988,93 metrekarelik kısmın ... adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmeden karar verilmiştir, ayrıca hüküm tarihinden önce yayınlanarak yürürlüğe giren 6360 sayılı yasa uyarınca eldeki davada Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi yasal zorunluluk haline gelmiştir.
Dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkin olup, aynı Kanunun 713/3. maddesinde tescil davasının, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılacağı belirtilmiş olmasına karşın, mahkemece çekişmeli taşınmazın sınırları içinde bulunduğu büyükşehir belediye başkanlığı dahil edilmeden ve kanunun aradığı şartlara ilişkin araştırma yapılmadan davaya devamla hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır. 6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir. 4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır. On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanun gereğince; Kahramanmaraş ilinin sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür ve mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır. Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemece; 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince, dava konusu taşınmazın sınırları içinde bulunduğu Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya katılımı sağlanarak taraf teşkili oluşturulmalı, delilleri toplanmalıdır.
Kabule göre de, bozma gerekleri yerine getirilmeden hüküm kurulmuştur. Dava 2012 yılında açılmış olup 02.11.2012 tarihli ziraat bilirkişisi raporunda dava konusu taşınmazlardan (A), (B) ve (C) harfi ile gösterilen kısımda 5-6 yaşlarında 179 adet zeytin ağacının bulunduğu, (D) harfi ile gösterilen kısımda ise 5-6 yaşlarında 172 adet Zeytin ağacının bulunduğu (E) harfi ile gösterilen yerde ise 5-6 yaşlarında 205 adet Zeytin, 15-20 yaşlarında 2 adet Dut, 30-35 yaşlarında 1 adet dut ve 15-20 yaşlarında 1 adet İncir ağacının bulunduğunu bildirmiş, yine dosya kapsamında inceleme ve uygulamada kullanıldığı bildirilen 1985 tarihli hava fotoğrafında taşınmazların hali arazi niteliğinde olduğu bildirilmiştir. Ağaçların yaşına ve taşınmazın hava fotoğrafında tespit edilen görüntüsüne göre 1985 tarihinde hali arazi niteliğinde olan taşınmazın imar ve ihyasına ne zaman başlandığı, imar-ihyasının ne zaman bittiği, hangi tarihte zilyetliğe konu edildiği ve üzerinde iktisaba elverişli zilyetlik koşullarının oluşup oluşmadığı hususları tereddüte yer bırakmayacak şekilde belirlenmeden davanın kabulü yolunda hüküm kurulmuştur.
Hal böyle olunca, sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için, dava konusu taşınmazların bulunduğu yere ait olan ve taşınmazları gösteren dava tarihinden 20 yıl öncesine, 1992 yılına kadar olan bütün hava fotoğraflarıyla ortofoto haritaları Harita Genel Müdürlüğünden getirtildikten sonra önceki keşiflerde görev almamış üç kişiden oluşacak ziraatçı bilirkişi kurulu, jeodezi veya fotogrametri uzmanı bilirkişi ve fen bilirkişi hazır olduğu halde yapılacak keşifte; ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan, önceki tarihli bilirkişi raporları da irdelenmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz bölümleri üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmaz bölümlerinin imar-ihyaya konu olup olmadığını ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi belirtir nitelikte, komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmaz bölümlerinin değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı, gerekçeli ve önceki zirai bilirkişi tarafından verilen raporlar arasındaki çelişkileri de giderecek şekilde rapor alınmalı; fen bilirkişisinden, dava konusu taşınmaz bölümlerini gösterir ve keşfi takibe elverişli ayrıntılı rapor ve kroki düzenlemesi istenilmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden ise, hava fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak, taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; çekişmeli taşınmaz bölümleri ve çevresinde bulunan taşınmazların nitelikleri hususlarındaki mahkeme hakiminin gözlemi keşif zaptına aynen yansıtılmalı; ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek, dava konusu taşınmaz bölümlerinde davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile iktisap koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenerek, sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.