Yanlar arasında görülen vasiyetnamenin iptali, olmadığı takdirde tenkisi davası sonunda, yerel mahkemece tenkis isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, vasiyetnamenin iptali, olmaz ise tenkisi isteğine ilişkin olup, davacı M.. R.. 05.10.2001 tarihli dilekçesi ile davadan feragat etmiştir.
Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca,tenkis isteğinin kısmen kabulüne, bozma ilamı kapsamında kalan hususlarda yeniden karar tesisine yer olmadığına, M..R.. tarafından açılan davanın feragat nedeniyle son bulduğunun tespitine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan deliller uyarınca; mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle, mirasbırakan M.. K.."ın 17.05.2001 tarihinde öldüğü, mirasçılık ve mirasın geçişinin ise murisin ölümü tarihinde yürürlükte olan kanun hükümlerine göre belirleneceği (4422 SK. md.17 ), murisin ölümü tarihinde yürürlükte bulunan 743 sayılı Medeni Kanunun 513. maddesi göre de, dava dilekçesinde faiz talebinin bulunmadığı, davacıların ıslah ile faiz isteğinde bulundukları 17.12.2010 tarihinde ise vasiyetnamenin açıldığı tarihten itibaren yasa maddesinde öngörülen beş yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gözetilerek, davacıların faiz isteğinin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazı yerinde değildir. Reddine.
Davacıların diğer temyiz itirazlarına gelince, mirasbırakanın Samandağ Noterliğinde düzenlenen 14.05.2001 tarihli vasiyetname ile bir kısım banka hesaplarındaki paralarını davalılara vasiyet ettiği, eldeki davanın 02.08.2001 tarihinde açılıp, 11.12.2012 tarihinde hükme bağlandığı, tenkis alacağının ise murisin ölüm tarihinde banka hesaplarında bulunan miktarlar esas alınarak hesaplandığı anlaşılmaktadır.
Ne var ki, vasiyetnameye konu banka hesapları faiz getirisi olan mevduat hesapları olup, aradan geçen uzun süre nedeniyle karar tarihine en yakın tarihteki miktarların ilgili bankalardan sorularak, bu miktarlara sabit tenkis oranlarının uygulanması suretiyle tenkis alacağının hesaplanması gerekirken, anılan bu hususun mahkemece gözardı edilerek karar verilmiş olması doğru değildir.
Öte yandan; defin giderleri bakımından bildirilen miktarlar arasında da açık bir çelişki bulunmakta olup, bu husus ilgili merciinden yeniden sorulmadan 2.800,00.-TL giderin esas alınmış olması isabetli değildir.
Kabule göre de; mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiğine göre, bozma kararında belirtildiği üzere vasiyetname yasal koşullara uygun şekilde düzenlendiğinden iptali isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı gibi, açtığı davadan feragat eden M..R...bakımından da feragat nedeniyle davanın reddi gerekirken, davanın son bulduğunun tespiti biçiminde hüküm kurulması usul ve yasa hükümlerine uygun değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.06.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.