Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1417
Karar No: 2021/8303
Karar Tarihi: 15.06.2021

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/1417 Esas 2021/8303 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2020/1417 E.  ,  2021/8303 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Ankara 37. İş Mahkemesi

    Dava, 5510 sayılı Yasanın 81’inci maddesinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılma ve yersiz ödenen prim tutarlarının davalı Kurumdan yasal faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın esası hakkında Karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince davalının istinaf başvurusunun kabulüne dair karar verilmiştir.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın,davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM:
    Davacı vekili, davacının Mimar Sinan Üniversitesi"ne bağlı İdari İşler Dairesinin 2011 yılı temizlik ihalesini alıp 01/02/2011-31/12/2011 dönemi 481210303108289403405 - 48 sicilli iş yeri üzerinden ihale konusu işi yaptığını, 5510 Sayılı Yasanın 81/1- ı maddesi gereği %5 hazine yardımından yararlandıklarını, 6111 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sebebi ile kurumun 01/03/2011"den itibaren teşvikten yararlandırmadığını, bu konuda kuruma yapılan başvurunun da reddedildiğini belirtip Yargıtayca sebepsiz zenginleşenin hazine olduğuna dair verilen kararlar nedeni ile hazineninde davada gösterildiğini belirterek 2011 yılı 3. aydan itibaren fazla alınan 16.060,90 TL asıl alacak, 6,022,76 TL faiz alacağı bulunduğunu bildirip toplam 22.083,66 TL nin 16/11/2015 den itibaren yasal faiz ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
    II-CEVAP:
    Davalı bakanlık vekili, alacağın zaman aşımına uğradığını ve kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, hazineye karşı açılan davaların genel mahkemelerde görülmesi gerektiğini, 5510 Sayılı Yasanın 81/1-ı uygulamasında ve icrasında hazinenin hiç bir etkisi ve yetkisinin olmadığını, tamamen SGK tarafından işlemlerin yapıldığını, madde de bedelin hazinece karşılanır ifadesinin sadece SGK ile merkez yönetim bütçesi arasındaki ilişkiyi gösterdiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... vekili, yapılan işlem ile ilgili davadan önce kuruma başvuru yapılmış olması gerektiğini, dava şartı yok ise davanın reddi gerektiğini belirterek esas yönünden de kurum işleminde hata olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk derece mahkemesi, Mahkemece "Davacının davalı ... bakanlığına karşı açmış olduğu davanın husumet nedeni ile reddine, Davacının SGK ya karşı açtığı dava ile ilgili 7103 sayılı Kanunun 70. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen ek madde 17/4 hükmü gereği dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi, dava konusu muaraza SGK tarafından çıkartıldığı gibi davanın SGK işleminin iptaline yönelik olduğu ve mahkemece SGK işleminin iptaline karar verildiği, diğer davalı ... yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2 maddesi “Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur” hükmünü içermektedir.
    Somut olayda, davalı ... lehine maktu vekâlet ücreti verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b.2 maddesi uyarınca kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve Davacının davalı ... bakanlığına karşı açmış olduğu davanın husumet nedeni ile reddine, davacının kuruma karşı açtığı dava ile ilgili 7103 sayılı Kanunun 70. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen ek madde 17/4 hükmü gereği dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalılardan kurum vekili, Kurum yönünden hâlihazırda kesin olarak kurulan Yerel Mahkeme kararı davacı tarafça da istinaf edilmeyerek müvekkil Kurum yönünden kesinleşmiştir. Maddi hukuk anlamında bir kesin hüküm söz konusuyken kararın diğer davalı ... tarafından istinaf edilmesi sebebiyle, müvekkil Kurum aleyhine hükmedilen vekâlet ücretinin arttırılması sonucunun doğması mümkün değildir diyerek, kararın bozulmasını istemiştir.
    V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Eldeki davanın, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
    5510 sayılı Yasanın 81. maddesinin (ı) bendinde yer alan teşvik indiriminden faydalandırılma ve fazladan ödenen primlerin iadesi istemine ilişkin olarak açılmış olan davada, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yargılama ve temyiz aşamasında 01.04.2018 tarihi itibari ile 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş, olup, bu maddenin ilk fıkrasında aynen:
    “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” Hükmü ve ikinci fıkrasında ise;
    “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.” şeklinde belirtilmiş hükümleri mevcut olup, bu yeni madde hükümleri ile tüm teşvik unsurlarından faydalandırılma veya fazla ödemelerin iadesi veya değiştirme istemleri hakkındaki uyuşmazlıklarda ek 17.maddede yer alan hükümlerin irdelenmesi gerektiği açıktır.
    Değinilen Ek 17. maddenin üçüncü fıkrasında ise; “Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.” Hükümleri mevcuttur.
    Eldeki davada ise, Ek 17. maddenin yürürlüğe girmesi ile birlikte “5510 sayılı Yasa veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlere ilişkin olarak 5510 sayılı Yasa ile birlikte anılan ilgili kanunların teşvik veya destek hükümlerinde yer alan yararlanma şartlarının mahkemelerce irdelenmesi gerekmekle birlikte, değiştirme veya oluşabilecek fark prim tutarlarının iadesi istemleri hakkında yapılacak değerlendirmede; aynı maddenin üçüncü fıkrasındaki hükümlerin de uygulanıp uygulanmayacağı hususunda bir değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
    Diğer taraftan, Ek 17. maddenin 4. fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu"nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi"ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş olup, karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.
    Anayasa"nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete"de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
    Eldeki davada ise, mahkemece, yazılı şekilde karar verilmiş ise de, Ek 17. maddenin gelmesi ve daha sonra 4. fıkrasının iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal tüm dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılma, fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından ek 17. Maddenin ilk üç fıkrası da dâhil olmak üzere yasal tüm dayanaklar irdelenmeli, teşvik veya destekten faydalandırılma şartlarının varlığı ile birlikte incelenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalılardan Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK"nın 373/2. maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi