Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/4716
Karar No: 2016/2488
Karar Tarihi: 24.02.2016

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/4716 Esas 2016/2488 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2015/4716 E.  ,  2016/2488 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalılardan ... vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların ... Mahallesi 12519 ada 3 parselde paydaş olduğunu, davalılardan ... şirketinin açmış olduğu, .... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/731 esas sayılı dosyasında ortaklığın giderilmesine karar verildiğini, taşınmaz üzerindeki tek katlı ev, müştemilat ve ağaçların davacıya ait olduğunu, müvekkiline ait muhtesatların bedelinin müvekkili lehine ayrıştırılmadan paranın paylaştırıldığını belirterek taşınmazda bulunan tek katlı ev, müştemilat ve ağaçların müvekkiline aidiyetinin tespiti bunların bedelinin satış bedelinden ayrıştırılarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile dava değerini 33.352,05TL olarak belirtmiştir.
    Asıl/birleşen davacı vekili birleşen dava ile; asıl dava dilekçesindeki iddiaları tekrarla, asıl davada istenilen miktar düşülerek 16.525 TL"nin tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili cevap dilekçesi ile; gerek ortaklığın giderilmesi davasında gerekse satış dosyasında alınan bilirkişi raporlarında, davacıya ait muhtesat bedellerinin ayrı olarak hesaplandığını, muhtesatların arz bedeline oranlarının gösterildiğini, ortaklığın giderilmesi davasında tarafların, muhtesatın davacıya ait olduğunu hususunda ittifak halinde olduklarını, ancak Yargıtay incelemesinden de geçen bu dosyada davacının paylaşım yönünden itirazda bulunmadığını, davacının belirsiz alacak davası açamayacağı için birleşen dosya yönünden davanın reddi gerektiğini, ilk dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmadığından geri kalan kısmından feragat edilmiş sayılacağını, muhammen bedelin üstünde gerçekleşen satışta muhtesatların değil arzın bedelin muhammen bedel üzerinde satıldığının kabulü gerektiği, muhtesatı yapan paydaşa ödenecek miktarın bunun yapılması için harcanan para ile sınırlı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı ... şirketi vekili cevap dilekçesi ile; taşınmazın tapu kaydında muhtesatın hak sahibi konusunda şerh bulunmadığını, ortaklığın giderilmesi davasında ve satış dosyasında önce iki kez keşif yapıldığını, artık ihalenin kesinleştiğinden muhtesat bedeli konusunda dava açılamayacağını, taşınmaz üzerindeki evde tüm hissedarların hak sahibi olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili cevap dilekçesi ile; ortaklığın giderilmesi davasında ve hatta satış yapılıp bölüştürme aşamasında ileri sürülmeyen hususun artık sürülemeyeceğini, davanın bu yönü ile zamanaşımına uğradığını, davacı müşterek muristen kalan taşınmaz üzerine rıza hilafına yapıldığını iddia ettiği ev ve müştemilatı ile ağaçlardan dolayı ecrimisil ödemek zorunda olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
    Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
    Mahkemece; Davacı tarafından davalılar aleyhine ilk dava dilekçesindeki açılan davanın ıslah dilekçesindeki miktarlar üzerinden kabulüne, ilk dava dilekçesindeki fazla taleplerin ıslah dilekçesi ile istemden vazgeçildiğinden reddine, davacı tarafından davalılar aleyhine birleşen dosyadaki talepler yönünden açılan davanın, ilk dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmadığından reddine, sabit olan 32.613.75TL tazminatın, 24,072 TL"sinin davalı ... .... Şirketinden, 5.588.57TL"sinin davalı ... Belediyesinden, 738,30TL"sinin davalı ..."den, 292,24TL"sinin davalı ..."dan, 292,24TL"sinin davalı ..."dan, 369,15TL"sinin davalı ..."dan, 292,24TL"sinin davalı ..."dan, 369,15TL"sinin davalı ...."dan, 292,24TL"sinin davalı ..."dan, 153,81TL"sinin davalı ...’dan, 153,81TL"sinin davalı ..."dan olmak üzere dava tarihi olan 15.02.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili, davalılardan ... şirketi vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Dava; sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
    6098 sayılı TBK."nun 77-82.maddeleri gereğince, sebepsiz zenginleşme; ortaklığın giderilmesi yoluyla satışın yapıldığı ve bina dahil satış bedelinin ödendiği tarihte gerçekleşir. Sebepsiz zenginleşme nedeniyle hükmedilecek miktar, bina ve muhtesatın satış tarihinde taşınmazın değerinde meydana getirdiği artış oranında olmalıdır.
    Dosyada mevcut bilirkişi raporunda; davaya konu olan taşınmazın satışa esas olan kıymet takdir raporunda belirlenen toplam değeri ile satış sonucu muhtesatlara yansıyan artış ile değeri hesaplanmış, dosya masrafları da mahsup edilerek net muhtesat bedeli belirlenmiş, mahkemece söz konusu rapor doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir. Oysa ki; hükme esas alınan bu rapordaki hesaplama hatalı ve eksiktir.
    O halde mahkemece yapılacak iş; ortaklığın giderilmesi kararı sonucu yapılan ihale tarihinde taşınmazın davacı tarafından yapıldığı kabul edilen muhtesatlarla birlikteki gerçek değeri, muhtesatlar dikkate alınmaksızın taşınmazın çıplak gerçek sürüm değeri uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile belirlenmeli, bu şekilde elde edilecek değerler arasında bir fark meydana geldiğinde bunlar birbirine oranlanmalı, bu oran ihale yapılan satış bedeline uygulanarak davacının muhtesatlar için yaptığı ihale bedeline yansıma miktarı bulunmalı, bulunacak bu miktardan davalıların paylarına isabet eden miktarlara hükmedilmelidir. Yok eğer muhdesatın yapılmış olması haliyle, yapılmamış olması halinde belirlenen değerler arasında bir fark olmadığının anlaşılması durumunda ise giderlerin satış bedeline etkisinin olmadığı, dolayısıyla davalıların bu giderlerin yapılması nedeniyle bir sebepsiz zenginleşmesinin bulunmadığı gerekçesiyle, dava reddedilmelidir.
    Bunun yanında, yukarıda belirtilen usulle yapılacak hesaplamada; satış dosyasında taşınmazın satış bedelinden, davacıya yapılan ödemenin içinde muhtesata isabet eden kısmın da olduğu göz ardı edilmemelidir.
    2-) Davacı vekilinin birleşen davanın reddine ilişkin temyiz taleplerine gelince;
    Davacı vekili birleşen dava ile; asıl dava dilekçesindeki iddiaları tekrarla, 16.525 TL"nin tahsilini talep ve dava etmiş, mahkemece; birleşen dosyadaki talepler yönünden açılan davanın, ilk dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmadığından reddine karar verilmiştir.
    Somut olayda davacı vekili dava dilekçesinin sonuç bölümünde; ""... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 12519 Ada, 3 parsel sayılı taşınmazda bulunan tek katlı ev, müştemilat ve ağaçların müvekkileye aidiyetinin tespiti ile bunların bedelinden satış bedelinin ayrıştırılarak müvekkileye ödenmesine"" şeklinde talebini belirtmek suretiyle kısmi dava açmıştır.
    Davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denir. Bir davanın kısmi dava olarak nitelendirilebilmesi için, alacağının tümünün aynı hukuki ilişkiden doğmuş olması ve bu alacağın şimdilik bir kesiminin dava edilmesi gerekir.
    Dava tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK 109. maddesinde kısmi dava tanımlanmıştır. Buna göre; talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir.
    Davacı, talebinin tümü için dava açmak zorunda olmayıp, şimdilik belli bir bölümünü dava konusu yapabilir. Bu bağlamda kural olarak hiç kimse kendi lehine olan davayı açmaya zorlanamaz. (HMK. 24/2)
    Davacının kısmi dava mı, yoksa tam dava mı açtığı talep neticesinden anlaşılır. Davacı alacağının yalnız bir kesimi için dava açtığını bildirmemiş ise, dava tam dava sayılır.
    Davacının davasını açıkça kısmi dava olarak nitelendirmesi zorunlu değildir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan, davacının talebinin dava edilenden daha fazla olduğunun ve bunun yalnız bir bölümünün dava edildiğinin açıkça anlaşılması gerekli ve yeterli olup fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına lüzum yoktur.
    Davacının kısmi dava açabilmesi için, bu davayı açmada korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması şarttır. Hukuki yarar; dava konusuna ilişkin dava şartlarından olup, dava açıldığı anda var olmalıdır.
    Somut olayda davacı vekili yukarıda belirtildiği şekilde dava kısmi dava açmış olup, birleşen davayı açmakta hukuki yararı olduğunun kabulü gerekir.
    Öyle ise mahkemece birleşen dava yönünden de işin esasına girilerek davacı ve davalının delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi