Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/1665
Karar No: 2012/9833
Karar Tarihi: 05.11.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/1665 Esas 2012/9833 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2012/1665 E.  ,  2012/9833 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı

    ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair... Aile Mahkemesinden verilen 15.11.2011 gün ve 514/1041 sayılı hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiş ise de; duruşma talebinin değer yönünden reddine karar verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:


    K A R A R

    Davacı ... vekili, boşanma dosyasına verdiği karşı dava dilekçesinde, tarafların 2000 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde satın alınarak davalı eş adına tescil edilen 7280 ada 1 parsel üzerindeki 2 nolu dubleks dairenin alınmasına ziynet eşyalarını vermek suretiyle katkı yaptığını, ayrıca mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan 1/2 alacağı bulunduğunu ileri sürerek taşınmazın güncel değeri üzerinden fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 10.000 TL alacağın davalı taraftan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, ziynet eşyalarının davacıda kaldığını, satılmasının söz konusu olmadığını, taşınmazın müvekkilinin annesi, ablası ve ağabeyinin karşılıksız verdiği paralarla alındığını, davacının hiçbir katkısı bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, taşınmazın davalının annesi, ablası ve ağabeyinin gönderdiği parayla satın alındığını, davacının ziynet eşyaları ile katkıda bulunduğunu kanıtlayamadığını, taşınmazın alınmasına kadar geçen sürede katkı sağlayabilecek ölçüde düzenli bir geliri bulunmadığını açıklayarak kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; taraflar, 07.03.2000 tarihinde evlenmişler, davalı ... tarafından 27.05.2005 tarihinde açılan boşanma davası sonunda 28.04.2009 tarihinde kesinleşen hükümle boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi, boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir (TMK.nun 225/son). Başka mal rejimi seçilmediğinden; taraflar arasında evlilik tarihinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM.nin 170.m.), 01.01.2002 den mal rejiminin sona erdiği 27.05.2005 tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK.nun 202. ve 4722 s. Yürürlük K.m.10/1.m) Dava konusu 7280 ada 1 parsel üzerindeki 2 nolu dubleks, 12.08.2002 tarihinde satış yoluyla davalı ... adına tescil edilmiş, sırasıyla 30.01.2006 tarihinde dava dışı Serpil Süren, 20.07.2006 tarihinde ...’a devredilmiştir.Dava konusu taşınmaz, yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 12.08.2002 tarihinde satın alınarak davalı adına tescil edilmiş, bilahare satış yoluyla 3.kişilere devredilmiştir. Davacı tarafça davacının kişisel malı olan ziynet eşyalarının taşınmazın alınmasında kullanıldığını kanıtlayamadığına göre mahkemece bu yönden davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Mahkemece davacının düzenli bir geliri olmaması nedeniyle taşınmazın edinilmesine katkıda bulunmadığı, bedelinin davalının yakınlarının yaptığı karşılıksız yardımlarla ödendiği ve davalının kişisel malı olduğu görüşünden hareketle yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de, dosyaki bilgi ve belgeler dikkate alındığında mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; HUMK.nun 76.maddesi (6100 sayılı HMK.nun 33.m.) hükmüne göre, davanın esası olan maddi olayların ileri sürülmesi taraflara, bunların nitelendirilmesi ve uygulanacak kanun maddesinin belirlenmesi hakime aittir. Hâkim, tarafların yargılama oturumlarında ve dilekçelerinde kullandıkları sözcükler ve nitelendirme ile bağlı değildir. Taşınmazın davalı adına satın alındığı tarih dikkate alındığında edinilmiş mal olduğu tartışmasızdır. Ancak eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur (TMK.m.227). Eşlerden birine ait edinilmiş mallar üzerinde, diğer eşin mülkiyet veya diğer bir ayni hak talebi söz konusu değildir. Yani katılma rejiminde; eşlere tanınan hak, ayni bir hak olmayıp, şahsi bir haktır. Sadece mal rejimi sona erdiğinde, eşlerin edinilmiş mallara ilişkin artık değerler üzerinde karşılıklı alacak hakkı vardır (TMK.236.m ).
    Davalı vekili, taşınmazın yakınları tarafından gönderilen parayla alındığını ileri sürmüş olup dosyadaki havale makbuzları ve banka kayıtlarına göre, davalının abisi Mustafa Erdem 12.08.2002 tarihinde 10.825 EU göndermiş, annesi Şadiye Erdem’in hesabından 6.871,79 EU karşılığı 43.813,59 FrF. havale yoluyla davalı ... hesabına aktarılmıştır. O halde; davalının kişisel malı ile taşınmazın alınmasına bu oranda katkıda bulunduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
    Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması ve TMK.nun 227. maddesi hükümleri uyarınca; eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında değer artış payı alacağının belirlenmesi gerekir. Dava konusu taşınmaz 30.01.2006 tarihinde elden çıkarılmıştır. TMK.nun 227/2 “...Böyle bir malın daha önceden elden çıkarılmış olması halinde, hakim diğer eşe ödenecek alacağı hakkaniyete uygun olarak belirler” hükmünü içermektedir. Mahkemece, öncelikle davalının kişisel malı niteliğindeki yakınları tarafından gönderilen dövizin verildiği tarihteki değeri ile taşınmazın bu tarihteki sürüm (rayiç) değerinin ayrı ayrı saptanması, davalının katkı yaptığı tarihteki sürüm değeri ile katkıda bulunduğu miktarın toplamı gözetilerek davalının yaptığı katkının sözü edilen toplam değer içindeki oranının bulunması, bu oranın tasfiye tarihindeki sürüm değeri ile çarpılarak çıkacak miktarın davalının kişisel malı ve taşınmazın borcu olarak düşünülmesi, TMK.nun 232 ve 235/1. maddelerine göre taşınmazın tasfiye anındaki sürüm değeri, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre tasfiye tarihi olarak eldeki davanın karar tarihine en yakın tarih olarak kabul edilmesi, davalının kişisel alacağı taşınmazın tasfiye anında belirlenecek değerinden düşürüldükten sonra kalan artık değer üzerinden TMK.nun 231 ve 236/1. madde ve fıkrası uyarınca davacının katılma alacağının saptanması, bu hususta Hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporun uyuşmazlığın çözümünde göz önünde tutulması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek elde edilecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz araştırma ve hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 05.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi