16. Hukuk Dairesi 2017/1387 E. , 2020/5682 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ..., ... İlçesi ...Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümü hakkında, tapu kaydına, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği dayanarak, adına tescili ya da paydaşı olduğu 120 ada 5 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK"nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, taşınmazın yol olarak kullanıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, verilen karar dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı ..., kadastro sırasında yol olarak tescil harici bırakılan taşınmaz bölümüne yönelik tapu kaydına ve zilyetliğe dayanarak tescil ya da bu bölümün paydaşı olduğu 120 ada 5 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi istemiyle dava açmıştır. Öncelikle davacıya davasındaki talep sonucu kesin olarak açıklattırılmadığı gibi, esas yönünden de taşınmazın öncesinin kamu malı niteliğinde kadim yol olup olmadığı yöntemince belirlenmemiş, öte yandan davacı taraf tapu kaydına dayandığı halde tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile getirtilerek keşifte yöntemince zemine uygulanmamış, öte yandan bir arazinin niteliğini ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarının incelenmesi olduğu halde hava fotoğraflarından yararlanılmamış ve taşınmaz üzerinde yapı bulunduğu halde inşaat mühendisi bilirkişisinden, yapıların özellikleri ile kaç yıllık olduklarını belirtir şekilde rapor da alınmamış olması nedeniyle yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacıya, dava konusu taşınmazın müstakilen kendi adına mı, yoksa paydaşı bulunduğu 120 ada 5 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi (terditli talebini) suretiyle mi tescilini talep ettiği sorulup açıklattırılmalı ve bu konudaki açıklamasına göre, davacı 120 ada 5 parsel sayılı taşınmaza eklenmesi istemine ilişkin ise, davacıya bu taşınmazın diğer paydaşları ... ... ..., ..., ... ve ...’ın yöntemince davaya katılımlarını sağlaması için süre ve imkan tanınmalı; bu yolla aktif dava ehliyetindeki eksikliğin giderilmesi halinde, davacının dayandığı tapu kaydının tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte varsa haritası revizyon gördüğü parseller ve dava konusu taşınmaza komşu tüm parsellere ait kadastro tutanakları ve varsa dayanak kayıt ve belgeler getirtilmeli; ayrıca dava tarihinden 20-25 yıl öncesine ait farklı tarihlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı tarihleri açıkca yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden istenilerek dosyaya konulmalı, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisi, inşaat mühendisi bilirkişisi, ziraat mühendisi bilirkişisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşifte davacının dayandığı tapu kaydının varsa öncelikle haritası ve tapu kaydının revizyon gördüğü taşınmazlar teknik bilirkişi aracılığı ile zemine uygulanarak 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca kaydın kapsamı haritasına göre belirlenmeli, haritasının bulunmaması ya da uygulama kabiliyetinin olmaması halinde tapu kaydının sınırlarına itibar edilerek, yerel bilirkişilerin yardımı ve fen bilirkişinin eliyle zemine uygulanmalı, tapu kaydı uygulamasına ilişkin bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait kadastro tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmelidir. Dava konusu taşınmaz bölümünün tapu kaydının kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde, davacının zilyetlik hükümlerine de dayanmış olması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıklardan; taşınmazın öncesinin ne olduğu, kadim nitelikte kamu malı yol olup olmadığı, taşınmaz üzerinde davacı tarafın zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, kimden kime ve nasıl intikal ettiği hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanları arasında oluşabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; fen bilirkişisine, uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir şekilde keşfi takibe ve denetlemeye imkan veren rapor ve kroki düzenlettirilmeli ve bu şekilde, varsa revizyon gördüğü parseller de göz önüne alınarak dayanılan tapu kaydının çekişmeli taşınmaz bölümüne uyup uymadığı kesin olarak belirlenmeli; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisine stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları da değerlendirilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı; ziraat mühendisi bilirkişinden, taşınmazın toprak yapısını ve niteliğini, zirai durumunu, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü, taşınmazın imar-ihyaya konu olmaya başladığı ve imar-ihyanın tamamlandığı tarihi bildirir ve komşu parsellerle karşılaştırmalı değerlendirmeyi ve taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğraflarını da içerir, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; inşaat mühendisi bilirkişisinden, taşınmaz üzerindeki yapıların özelliklerini ve kaç yıllık olduklarını açıklayan rapor alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık beyanları maddi bulgulara ve bilimsel esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
25.11.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.