
Esas No: 2017/9139
Karar No: 2020/2237
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/9139 Esas 2020/2237 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve arkadaşları vekili ile davalılardan ... ve Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 30.12.1999 tarihli dava dilekçesi ile; ... ilçesi, ... köyünde bulunan 42 ve 43 parsel sayılı taşınmazların 02/06/1972 tarihli tapulama komisyon kararı ile orman sayıldıkları, taşınmazları haricen tapu maliki davalılardan satın aldığı iddiasıyla komisyon kararlarının iptali ile davacılar adına tescillerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemenin 15/04/2003 tarih ve 2000/4- 2003/213 E.-K. sayılı kararı ile dava konusu ... ilçesi, ... köyü, ... mevkiinde bulunan 42 ve 43 nolu parsellere yönelik olarak Harita Mühendisi ..."in 03/01/2003 tarihli rapor ve krokisinde belirtmiş olduğu (43/A), (42/A2) ile gösterilen sarı ile boyalı yerlere yönelik olarak davacıların davasının kabulüne, bu yerlerin eşit hisselerle davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, bilirkişinin krokisinde (42/A/1) ile gösterilen yere yönelik davacıların taleplerinin reddine, yerin miktar fazlası olarak Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, krokide (42B/2), (42B/1), (43/B) ile gösterilen yerlere yönelik davacıların taleplerinin reddine, bu yerlerin ... adına tapuya kayıt ve tesciline, aynı krokide (42/C) ve (43/C) ile gösterilen yeşil renkte boyalı kısımlara yönelik davacı taleplerinin reddine karar verilmiş, davalı ... Yönetimi vekili ve Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08/12/2005 tarih ve 2005/ 3016 - 14971 E.-K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece, tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazlara uyduğu belirlenerek hüküm kurulmuşsa da, davaya konu ... köyü 42 ve 43 sayılı parsellerin orman sınırı içinde kalmaları nedeniyle kadastro komisyonunun 1972 tarihli kararı ile tespit tutanaklarının iptal edildiği davacıların 19.11.1999 tarihli adi senetle satın alıp dayandıkları Şubat 1945 tarihli 90 nolu tapunun batısında yazan ... yerinin halen mirasçısı ...’ın elinde olduğu açıklanmış; ancak, hangi parsel olduğunun gösterilmediği, yine güneydeki İsmail’ın yerinin de belirlenmediği, komşu 92 parsele uygulanan Nisan 1940 tarih 6 nolu tapu kaydı getirtilerek komşu parsel kayıtları ile denetlemediği gibi, gelen kayıtlar arasında çekişmeli taşınmazın maliki evveli ... oğlu ...’i okuyan bir kayda rastlanmamıştır. O halde; sağlıklı sonuca ulaşılabilmesi için, mahkemece önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman mühendisi ve fen elemanı ile yeniden yapılacak keşifte 1939 yılında yapılan orman tahdidine ilşikin tüm tutanak ve haritalar, 1986 yılında yapılan aplikasyona ait tutanak ve haritalar ve geniş çevreyi gösteren
kadastro paftası ile ile en eski tarihli memleket haritası, amenejman planı ve hava fotoğrafları ölçekleri eşitlenerek zemine uygulanmalı ve taşınmazın her birine göre konumu ayrı ayrı saptanmalı, tespite esas alınan tapu kayıtları da ilk oluştuğu tarihten itibaren tüm değişiklikleriyle getirtilmeli, yine komşu ... köyü 92 sayılı parsele uygulanan Nisan 1940 tarih 6 nolu tapu kaydı getirtilmeli, kayıtlarda yazılı sınırlar bilirkişi ve tanıklarla tek tek belirlenmeli, tapu uymazsa taşınmaz 02.06.1972 tarihli komisyon kararı ile orman olduğu kesinleştiğine göre, 1986 yılındaki tahdide kadar orman olduğu ve süresi ne olursa olsun zilyetlikle kazanılamayacağı gözönünde bulundurulmalı, tapu uyarsa memleket haritasında da orman değilse tahdidin dışında kalan kesimlerden ancak; tapu miktarı kadar (... adına kesinleşen 51 parselin miktarı düşüldükten sonra) yer için tescile karar verileceği düşünülmeli, bundan sonra elde edilecek tüm delillere göre karar verilmelidir.” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra 24.02.2009 tarih, 2006/47-2009/12 E.-K. sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulü ile 03.01.2003 tarihli Harita Mühendisi ... tarafından düzenlenen rapor ve krokide (42/A) ve (43/A) ile gösterilen 10196 m2"lik kısmın hisseleri oranında davacılar adına tapuya tesciline, (42/A1) ile gösterilen 5617,51 m2"lik yerin miktar fazlası olarak Hazine adına tapuya tesciline, (42/B1), (42/B2), (43/B) ile gösterilen alanlar 2/B sahası olması nedeniyle tarla niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline, (42/C) ve (43/C) ile gösterilen kısımların orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 04.06.2009 tarih, 2009/6866-9296 E.-K. sayılı kararı ile bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle: ""Mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen gerekleri yerine getirilmemiştir. Bozma kararından sonra alınan 10.9.2007 tarihli orman bilirkişi heyeti raporunda, "tahdit haritası ve aplikasyon tutanaklarının dosyada olmadığı, 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ile 2896 sayılı Kanun ile değişik 2/B madde uygulaması arasında çelişki bulunduğu, davalı parseller ile ilgili doğru bir değerlendirme yapılabilmesi için 1744 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ile 2896 sayılı kanun ile değişik 2/B madde sahaları içinde kalan kısımlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi gerektiği, bu çelişki giderilmeden sağlıklı bir hesaplama ve değerlendirme yapılamayacağı" açıklanarak görüş belirtilmedikleri ve yine 10.09.2007 tarihli aynı raporda yörede 4999 sayılı Kanun gereğince düzeltme yapılmadan meselenin çözümünün mümkün olmadığını bildirdikleri halde, 4999 sayılı Kanun hükümlerine göre ölçü, çizim ve teknik hataların düzeltilip düzeltilmediği sorulup bu konudaki evraklar getirtilmeden yetersiz raporlara göre hüküm kurulmuştur. Bunun yanında; bozma kararında, çekişmeli taşınmazlara uygulanan tapu kayıtları ile komşu parsellere uygulanan tapu kayıtları ilk tesislerinden itibaren bütün tedavülleri ile birlikte getirtilerek yerel bilirkişiler yardımı ile sınırları tek tek okunarak ve zeminde göstermek suretiyle uygulanması ve uygulamayı gösterir şekilde fen bilirkişiden rapor alınması gereğine değinildiği halde, bu husus üzerinde gereğince durulmamış, dayanak tapu kayıtlarının çekişmeli taşınmazlara uyup uymadığı tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu nedenlerle; mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 4999 sayılı Kanun gereğince düzeltme işlemi yapılıp yapılmadığı sorularak, yapılmış ise bu çalışmaya ilişkin tutanak ve haritalar getirtilmeli, dosyada bulunan memleket haritası renksiz olduğundan en eski tarihli orijinal renkli memleket haritası getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, hükmüne uyulan Dairemizin 08.12.2005 gün ve 2005/13016-14971 E.-K. sayılı bozma kararında belirtilen konular eksiksiz yerine getirilmeli, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi"" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra 12.10.2010 tarih, 2009/308 - 2010/301 E.-K. sayılı kararı ile kadastro mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, ... Kadastro Mahkemesinin karşı görevsizlik kararı üzerine dosya merci tayini için Yargıtaya gönderilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 21.03.2013 tarih, 2013/2645- 3995
sayılı kararı ile ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar vermiştir.
Dosya kapsamından, kadastro sırasında eski 42 ve 43 parsel sayılı taşınmazların, 01.06.1969 tarihinde ..., ..., ... ve ... adına yapılan tespitler, ... Tapulama Müdürlüğünün 02.06.1972 tarihli kadastro komisyon kararı ile taşınmazların orman tahdidi içerisinde kaldığından söz ederek tespitlerin iptaline karar verildiği, söz konusu karar 28.07.1972 tarihinde kesinleştiği, 30.12.1999 tarihinde davacılar tarafından komisyon kararının iptali ile eşit hisselerle adlarına tapuya tescil davası açıldığı, eski 42 ve 43 parsel sayılı taşınmazların, 5831 sayılı Kanunun Ek-4 maddesi kapsamında kadastro çalışmasına tabi tutularak, yeni 105 ada, 2, 3, 4 ve 5 nolu parseller halinde ... adına tahdit ve tespit edildiğini, fiili kullanıcıların tutanağın beyanlar hanesinde gösterildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davanın, 2/B madde uygulaması nedeniyle Hazine adına tesbiti yapılan taşınmazların beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhine yönelik olarak açılmış kadastro tespitine itiraza ilişkin olmadığı, 28.07.1972 tarihinde kesinleşen kadastro komsiyon kararına karşı mülkiyete yönelik olarak açılan tapu iptali ve tescil davası olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması"" gereğine değinilmiştir.
Yargı yeri belirlendikten sonra mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı ... ve ark. vekili ile davalı ... Başkanlığınca kendileri yönünden husumetten ret kararı verilmesi gerektiği yönünden ve davalı Hazine vekili tarafından ise vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapulama komisyon kararı ile tespit tutanakları iptal edilerek orman olarak tespit harici bırakılan taşınmazların tapu kaydına dayanılarak tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede dava tarihinden önce 1939 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 25.04.1986 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 2896 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ile daha sonra 01.09.1995 tarihinde ilan edilerek kesinleşen 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Bu çalışmada çekişmeli taşınmazlar kısmen orman sınırları içinde bırakılmış, kısmen dışına çıkarılmıştır. 1969 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda dava konusu taşınmazlar 42-43 parsel numaraları verilerek ve Mart 1943 tarih 14 ve Şubat 1945 tarih 90 nolu tapuya dayanılarak kişiler adına tespit edilmişse de, Orman Yönetiminin itirazı üzerine, komisyonca taşınmazların orman olduğu gerekçesiyle 02.06.1972 gün 128 ve 129 nolu kararla tespitleri iptal edilerek, orman niteliği ile tespit harici bırakılmış ve komisyon kararı kesinleşmekle, bu konuda tapu siciline şerh verilmiştir. 2010 yılında 5831 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanunun Ek-4. madde uygulaması yapılmış çekişmeli taşınmazlar 105 ada 2, 3, 4, 5 parsel numarasını almışlardır.
Mahkemece bozma gerekleri yerine getirilmeden davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Şöyleki çekişmeli taşınmazın 1939 yılında yapılan tahdide ve 1986 yılında yapılan aplikasyon çalışmaları ve hava fotoğrafları ve memleket haritasına göre durumu belirlenmemiş, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede başka bir orman kadastrosu çalışması yapılıp yapılmadığı araştırılmamış, mahkemece yapılan keşif sırasında dayanılan tapu kaydı ve komşu 92 nolu parselin tapu kayıtları uygulanmadığı gibi fen bilirkişi raporunda da gösterilmemiş olup, eksik inceleme ve bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
O halde mahkemece, tespite esas alınan tapu kayıtları ile komşu 92 parsel nolu taşınmaza ait tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren bütün tedavüllerinin, plan, harita ve krokilerinin, ifraz görmüşler ise ifraz haritalarının, ilk tesisi mahkeme ilamına dayanıyorsa ilam örneği ile haritasının; kadastro sırasında revizyon görmüş ise revizyon gördükleri taşınmazlara ait kadastro tutanak örneklerinin, tedavüller sırasında kayıtların yüzölçümü ve sınırlarında değişiklik olmuşsa sebebinin açıklanarak buna ilişkin belgelerin onaylı örnekleri okunaklı ve tapu geldi gittileri bilgisayar çıktılı olmak şartıyla denetime elverişli olacak şekilde dosya içine alınmalı; çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde, 1939 ve 1986 yılında yapılan orman
kadastro çalışmaları ile yörede yapılan başka çalışmaların olup olmadığı araştırılarak var ise tüm bu çalışmalara ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile dava konusu taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örnekleri; dava konusu taşınmazın çevresini gösterir geniş çaplı kadastro paftaları ile en eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritaları; varsa imar durumuna ilişkin çalışmalar dosya içine alındıktan sonra önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir fen memurundan ve bir ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte; yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları bulunanlardan hareketle büro orman sınır noktaları tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon çalışması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu ve aplikasyon çalışma haritaları ile çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede yapılan başka bir çalışma var ise tüm çalışmalara göre taşınmazın konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon tutanaklarının uyumsuz olması halinde yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli; dava konusu taşınmaza tespit sırasında uygulanan tapu kaydı mahalli bilirkişi eliyle mahallinde uygulanmalı, ilk tesisi mahkeme ilamına dayanıyorsa ilam örneği ile haritası uygulanmalı, sınır denetimi yapılmalı, dayanılan tapu kaydının mahalline uyup uymadığı tespit edilerek kayıtlar mahalline uyuyor ise kayıtların kapsadığı taşınmazları gösterir fen bilirkişisi tarafından düzenlenecek denetlemeye elverişli krokili rapor alınmalı, kayıt malikleri ile bu kayıtlara dayanan kişiler arasında akdi veya irsi irtibat bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra, dosyada bulunan orman bilirkişi raporu ve rapora ekli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kayıtlarının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukuki değerini yitirip yitirmediği araştırılmalı; tapu kaydı çekişmeli taşınmazlara uymazsa taşınmazların 02.06.1972 tarihli komisyon kararı ile orman olduğu kesinleştiğine göre, 1986 yılındaki tahdide kadar orman olduğu ve süresi ne olursa olsun zilyetlikle kazanılamayacağı gözönünde bulundurulmalı, tapu kaydı çekişmeli taşınmazlara uyarsa ve taşınmazlar en eski tarihli belgelerde de orman sayılan yerlerden değilse tahdidin dışında kalan kesimlerden ancak; tapu miktarı kadar (...adına kesinleşen 51 parselin miktarı düşüldükten sonra) yer için tescile karar verileceği düşünülmeli, mahkemece verilen önceki hükümlerin davacılar tarafından temyiz edilmediği gözetilerek usulü kazanılmış haklara da riayet edilerek elde edilecek tüm delillere göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle tüm temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 29/06/2020 günü oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.