Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/16767
Karar No: 2016/2660
Karar Tarihi: 25.02.2016

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/16767 Esas 2016/2660 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Anlaşmalı boşanma protokolüyle belirlenen iştirak nafakasının kaldırılması/indirilmesi isteğiyle açılan davanın mahkemece kısmen kabul edilmesi üzerine yapılan temyiz başvurusu sonucunda, Yargıtay kararıyla hükmün isabetsizliği kabul edilerek bozulmuştur. Mahkeme kararının hakkaniyete uygun olmadığı ve indirilen iştirak nafakasının şartları taşımadığı belirtilmiştir. Kararda, Türk Medeni Kanunu'nun 328/1. maddesi gereğince ana ve babanın bakım borcunun çocuğun ergin olmasına kadar devam ettiği, ayrıca nafakanın indirilmesi için tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin indirimi gerektirmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Kanun maddeleri:
-Türk Medeni Kanunu'nun 328/1. maddesi
-Türk Medeni Kanunu'nun 182/2. maddesi
-Türk Medeni Kanunu'nun 331. maddesi
-HUMK'nun 428. maddesi
3. Hukuk Dairesi         2015/16767 E.  ,  2016/2660 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR 1. AİLE MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/07/2015
NUMARASI : 2015/115-2015/572
DAVACI : M.. B.. VEK.AV.H... H... A....
DAVALI : N.. E.. VEK.AV.A... B...I Ç...,
AV.E...S...
Taraflar arasındaki iştirak nafakasının kaldırılması davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların boşandığını, müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verildiğini, çocuk lehine aylık 500,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, müvekillinin bu yükümlülüğü bir dönem ifa ettiğini ancak daha sonra sağlık problemleri yaşadığını, çalışamadığını belirterek; iştirak nafakasının kaldırılmasına, bu talep kabul edilmezse nafakanın aylık 100,00 TL"ye indirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının sağlık problemlerinin tarafların evli olduğu dönemde de var olduğunu, bunun sonradan gelişen bir durum olmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacının boşandıktan sonra birkaç işe girdiği, rahatsızlığı nedeniyle işten çıkarıldığı, % 70 oranında özürlü olduğu, malulen emekli olmasına bir yıl kaldığı, sosyal güvencesinin bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile iştirak nafakasının karar tarihinden itibaren aylık 250,00 TL"ye indirilmesine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; müşterek çocuk lehine anlaşmalı boşanma protokolü ile belirlenen iştirak nafakasının kaldırılması/indirilmesi istemine ilişkindir.
Temyize konu uyuşmazlık; iştirak nafakasının indirilmesi için gerekli şartların oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
TMK"nın 328/1. maddesi gereğince; ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK m.182/2)
Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. (TMK m.331) İradın azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi ya da hakkaniyetin indirimi gerektirmesi gerekmektedir.
Nafaka iradı, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir. Ancak sözleşme ile kararlaştırılmış ve hakim tarafından onaylanmış olan iradın, yasada aranan şartlar gerçekleşmeden tamamen kaldırılmasını ya da indirilmesini istemek hakkın kötüye kullanılması mahiyetini arz eder. Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü üstlenen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması veya azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz.
Somut olayda dosya kapsamından; tarafların 17.05.2013 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları, 07.02.2009 doğumlu müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verildiği, davacının çocuk lehine aylık 500,00 TL iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiği, kararın 27.06.2013 tarihinde kesinleştiği, huzurdaki davanın 17.02.2015"de açıldığı, 1980 doğumlu davacı babanın yalnız yaşadığı, çalışmadığı, aylık 500,00 TL kira ödediği, 1976 doğumlu davalı annenin memur olduğu, aylık 2.100,00 TL geliri bulunduğu, kredisini halen ödediği evde çocuğu ile birlikte yaşadığı, 07.02.2009 doğumlu çocuğun kreşe gittiği ve davalı annenin kreşe 550,00 TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar mahkemece davacı babanın rahatsızlığı nedeniyle işten çıkarıldığı, %70 özürlü olduğu gerekçesiyle iştirak nafakasının indirilmesi yoluna gidilmiş ise de; dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı babanın rahatsızlığının, taraflar evliyken ve boşanma davasının yargılaması sırasında da var olduğu, bunun boşanmadan sonra ortaya çıkan yeni bir durum olmadığı, davacının %70 özürlü olduğuna dair raporun boşanmadan çok önce 2011 tarihinde düzenlendiği, davacının 16.05.2013 tarihli boşanma protokolü ile çocuğa aylık 500,00 TL ödemeyi kabul ettiği, boşanmadan sonra tarafların ekonomik sosyal durumunda nafaka miktarının azaltılmasını gerektiren bir değişikliğin olmadığı görülmektedir.
Hal böyle olunca mahkemece, tarafların sosyal ekonomik durumları, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, genel ihtiyaçları, anlaşmalı boşanma davasının sonuçlandığı tarih ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında geçen süre, davacının sağlık problemlerinin boşanma davasından önce de var olduğu hususu birlikte değerlendirilerek; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde iştirak nafakasının indirilmesine karar verilmesi hakkaniyete uygun görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi