Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/7537
Karar No: 2012/9994
Karar Tarihi: 06.11.2012

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2012/7537 Esas 2012/9994 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2012/7537 E.  ,  2012/9994 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı

    ... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair Balıkesir 2. Aile Mahkemesinden verilen 22.03.2012 gün ve 816/247 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.11.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde davalının hiçbir çalışması geliri ve katkısı olmadığını, tamamen davacının çalışarak gelir elde edip davalıya da bu gelirlerden verdiğini, davalının ise, davacının verdiği vekaletnameyi ve vekalet görevini de kötüye kullanarak tamamen davacının katkıları ile alınan taşınmazların bir kısmının tamamını kendi adına, bir kısmının ise, davacı ile davalı adına tescil ettirdiğini, davacının evlilik birliğinin bozulmaması ve çocukların babasız kalmaması için davalının dayak, tehditlerine dahi katlandığını ama en son davalının davacıyı bıçakla boğazını kesip öldürmeye teşebbüs etmesi üzerine boşanma davası ve ayrıca verdiği paraların hesabını sormak için dava açtığını açıklayarak dava dilekçesinde ada ve parsel numaraları yazılı taşınmazlar, araçlar, bankadan çekilen para ile ilgili mercilerinden araştırma sonucu belirlenecek taşınır ve taşınmaz malların kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya ve trafik siciline tesciline veya aynen teslimine mümkün olmadığı takdirde teslimi ve tescili için gerekli gündeki sürüm değerlerinin işlemiş ve işleyecek en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tüm taşınır ve taşınmaz malların elde edilmesi gerekli gelirlerinin davacıya teslimi gereken günden başlayacak en yüksek faizi ile davalıdan alınıp davacıya teslimine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 09.02.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile tüm fazlaya dair haklarını talep ve dava etmek ve keşif bilirkişi incelemeleri sonunda nihai olarak belirlenecek alacak miktarına göre talebini artırma hakkı saklı kalmak üzere yukarıda açıklandığı üzere davacı ...’nin davalı ...’in iktisap ettiği malların edinilmesine tamamen katkısı nedeniyle kendisinde olan katkı payı alacaklarının ve davalının kişisel mallarının gelirleri de edinilmiş mal sayılacağından bu gelirlerden de artık değer alacaklarının tespiti ile tespit edilecek bu alacaklarından şimdilik 15.000 TL"nin en yüksek faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya öncelikle ayın, olmazsa nakit para olarak ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, davalının adına edinilen malların edinilmiş mal olmadıklarını, edinilmelerinde davacının katkısı olmadığı gibi bu malları edinecek ekonomik gücünün de bulunmadığını, davacının elde ettiği ve belgelerini sunduğu gelirleri ile kendi anne babası ve kardeşi adına mallar edindiğini, bankadaki 156.000 mark alacağına karşılık davalının babasına ait 3 katlı binayı üzerine aldığını, 1984 yılında bedelli askerlik sırasında ödediği 10.000 TL"yi bankadan kredi çekerek ödediğini, bu tarihte davacının çalışmadığını ve 1985 yılında fabrikada işe girdiğini, davalının ise 1969 yılında anne babası ile Almanya’ya gittiğini ve işe girip çalışmaya başladığını, gelirinin de iyi olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, "taşınmazlar ile araçların davacının serbest iradesi ile davalıya bağışlandığı, bağıştan dönme koşulu gerçekleşmediği gibi davacı tarafça da ileri sürülmediği, bağışlanan mal kişisel mal sayılacağından davacının katkı payı isteyemeyeceği gerekçesi ile davacının davasının reddine, davalının askerlik bedelinin ise davacı tarafça ödenmesi nedeniyle ödenen bedelin tahsiline yönelik usulüne uygun açılmış bir dava olmadığından talebin esası hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına" karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar 22.11.1979 tarihinde evlenmiş, 16.11.2007 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 23.11.2010 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir (TMK.nun 225/2.m.). Sözleşmeyle başka mal rejimi seçilmediğinden, eşler arasında 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM.nin 170.m.), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun 202, 4722 s.Y.nın 10.m.).
    Dava konusu 1571 ada 140 ve 1571 ada 439 parseller 22.08.1986, 1625 ada 27 parsel 08.01.1990, 6251 ada 7 parsel 03.07.1998 tarihinde 1/2"şer paylı olarak davacı ... Bilgin ile davalı ..., 1310 ada 1472 parselde 1.kat 4 numaralı meskenin tamamı 17.10.1991, 6054 ada 8 parselde 1 numaralı bağımsız depo ile aynı parselde 2 numaralı bağımsız deponun tamamı 29.09.1999, 440 ada 4 parselin 2/3 payı 19.09.1999, İbirler köyündeki 3 ada 85 parsel, 285, 316, 317, 958, 966, 978 ve 1064 parseller 12.08.1998, 10 EU 604 plakalı araç 04.08.1995, 10 F 1704 plakalı araç 20.07.2000 ve 10 AU 622 plakalı araç 12.07.1998 tarihinde satın alınarak davalı ... adına tapuda ve trafikte tescil edilmişlerdir. Balıkesir Yapı Kredi Bankası Çarşı şubesinden çekilen para ile ilgili cevabi yazıda, Ayşe ve ... adına ortak Bahreyn hesabında değerlendirilen 124.495,62 Alman markının 124.490 Alman mark olarak 09.04.1999 tarihinde hesap ortağı olan ...’e nakten, yine 5,62 Alman markının da TL karşılığı olarak 1.152.381 TL (1,15 TL yeni) ödendiği bildirilmiştir. Dava konusu taşınmazlar ve araçlar taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiş olduklarından davacının talebi katkı payı alacağına ilişkindir. Ayrıca davacının banka hesabındaki kendi kişisel malı niteliğinde olduğunu ileri sürdüğü para ile davalı adına mallar alındığı iddiası gözetildiğinde bu talebinde katkı payı alacağı niteliğinde olduğu açıktır. Ancak davalı adına kişisel mal niteliğinde görülecek malların 01.01.2002 tarihi sonrası edinilen kira ve tarımsal olarak işlenme sebebiyle elde edilen gelirleri bakımından katılma alacağı isteği de bulunmaktadır.Yine davalının bedelli askerlik bedelinin davacı tarafından ödendiği iddiası ile bu bedelin iadesi de istenmektedir.
    Mahkemece askerlik bedeli dışındaki istekler bakımından bağışlama olduğundan hareketle yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak mahkemenin nitelemesi ve yaptığı araştırma inceleme kısmen hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
    Dava konusu yapılan 1571 ada 140 parsel ile 1571 ada 439 parselin 22.08.1986 tarihinde davalının annesi ... ve babası ...dan, 1625 ada 27 parselin 08.01.1990 ve 6251 ada 7 parselin ise 03.07.1998 tarihinde dava dışı üçüncü kişilerden taraflar arasında mal ayrılığı geçerli iken satın alınarak tapuda 1/2"şer paylı olarak davacı ... Bilgin ile davalı ... adına tescil edildikleri açıktır. Her ne kadar davacı tarafından davalıya verilen vekaletnamenin kötüye kullanıldığından bahsedilmekte ise de, dosya arasında bulunan akit tablolarında tapuda yapılan işlemler sırasında davacı ...’nin bizzat hazır olduğu görülmektedir. Bu açıklamalar karşısında ada ve parsel numaraları yazılı dört parça taşınmazın tapuda yarı paylı olarak davacı ile davalı adına tescil olması da gözetildiğinde bu nitelikteki bir işlemin Borçlar Kanununun 234 ve devamı maddeleri gereğince gizli bağış niteliğinde bulunduğunun kabulü gerekir. Bağış yolu ile edinilen mallar katkı payı alacağına konu olamaz. Ancak Borçlar Kanununun 244 vd. maddeleri gereğince açılacak bağışlamadan rücu davaları genel mahkemelerin görevi dahilinde olduğundan bu hususa yönelik davacı tarafın dava açma olanağı bulunmaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkemenin bu taşınmazlarla ilgili bağışlamadan hareketle vermiş olduğu red kararı yerinde olup davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmediğinden reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan 1571 ada 140, 1571 ada 439, 1625 ada 27 ve 6251 ada 7 parsellere yönelik hüküm bölümünün ONANMASINA,
    Davacı vekilinin diğer talepleri ile ilgili temyiz itirazlarına gelince; az yukarıda açıklandığı üzere davacının katkı payı, katılma alacağı ve askerlik bedeli ile ilgili talepleri bulunmaktadır. Onama kararı verilen taşınmazlar dışında kalan taşınmazların tapuda satın alma yolu ile davalı adına tapuda, araçların ise trafikte tescil edildikleri görülmektedir. Bunlarla ilgili davacının bağış yaptığına dair dosya arasında bir beyan, belge olmadığı gibi getirtilen belgelerde de bu hususa ilişkin bilgi bulunmadığına göre evlilik içinde her iki tarafın da geliri olduğu dönemde edinilen ancak tapu ve trafikte davalı adına tescil edilen taşınmazlar ve araçla ilgili davacının edinilmelerinde yaptığı katkı nedeniyle alacak isteğinde bulunabileceği kuşkusuzdur. Mahkemenin dört taşınmaz dışındaki bağışlama şeklindeki kabulü yerinde değildir.
    Onama dışında kalan taşınmazlar ve araçların edinme tarihleri gözetildiğinde taraflar arasında mal ayrılığı rejimi geçerli olup, bu halde taraflar arasındaki bu uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 743 sayılı TKM.nin yürürlükte olduğu; 01.01.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Eşlerden birinin edindiği mala diğer eşin doğrudan maddi bir katkısı yoksa, bu talep kabul edilemez. Kural olarak, davacının gelir elde ettiği belirlendiğine göre mal ayrılığı döneminde edinilen taşınmazların alımına katkısının bulunduğunun kabulü gerekir. Bu durumun aksinin yani davacının geliri ile katkıda bulunmadığı ve gelirlerini farklı yerlerde değerlendirildiğinin ispatı davalıya düşmektedir. Yani ispat yükü yer değiştirmekte ve davalıya geçmektedir. Davacı adına da gayrimenkul alınmış olması davacının katkı payı alacağını ortadan kaldırmamaktadır. Davacı adına kaydedilen taşınmazlar üzerinde koşulları bulunduğu takdirde davalının da alacak davası (katkı alacağı davası) açma hakkı var ise de, dosyada bu şekilde 5399 ada 9 parselle ilgili açılan ve öncesinde bu dosya ile birleştirilen dava 22.03.2012 tarihinde bu dosyadan tefrik edilmiştir. Temyize konu dosyada gerek taşınmazlar gerek araçların edinildikleri dönemde davacı kadının Almanya’da Siemens VDO şirketinde çalışarak gelir elde ettiği dosyaya sunulan belgelerle ispatlanmaktadır. Her ne kadar erkeğin gelir elde etmediği ve tüm edinimlerin tamamen davacı tarafın geliri ile edinildikleri davacı tarafından iddia edilmiş ise de, dosya arasında davalı erkeğin sigorta prim dökümüne ilişkin tercüme belgesi ve bunu doğrulayan tanık beyanları karşısında erkeğin de Almanya’da çalışarak gelir elde ettiği kabul edilmelidir. Bu durumda mahkemece her bir taşınmaz ve araç bakımından alım tarihleri gözetilerek tarafların getirtilecek belgelere göre toplam gelirleri belirlendikten sonra yapılacak hesaplamada eşlerin ekonomik ve sosyal durumları, yaşam tarzları ve hayat düzeylerine göre; hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri de nazara alınmak suretiyle kişisel masraflarının ayrı ayrı hesaplanması, davalının ayrıca 743 sayılı TKM.nin 152.maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü gözetilerek taşınmazlar ve araçların alındıkları tarihe kadar yapabilecekleri evi geçindirme gideriyle kişisel giderlerinin olabildiğince gerçeğe yakın belirlenmesi, belirlenen miktarların tarafların toplam gelirlerinden ayrı ayrı düşülmesi, bu şekilde her birinin yapabilecekleri tasarruf miktarlarının ayrı ayrı bulunması, davacının toplam tasarruf miktarı içindeki katkı oranının tespit edilmesi ve bulunan bu katkı oranının dava konusu taşınmazlar ve araçların dava tarihlerindeki belirlenen gerçek değerleri ile çarpılması sonucu katkı payı alacağının saptanması, bu hususta konularında bir uzman görüşü (hukukçu), bir mali müşavir ya da muhasebeci ve bir inşaat mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulundan denetime elverişli, bilimsel esaslara dayalı ve Yargıtay denetimine esas rapor alınması ve tarafların kazanılmış hakları da gözetilmek suretiyle bir karar verilmelidir. Diğer yandan dosyaya gelen belgeler ve Yapı Kredi Bankasının cevabi yazısı karşısında taraf gelirlerinin belirlenmesinde davacıya baktığı Alman hastalar tarafından 12.05.1997 tarihinde vergileri düşüldükten sonra nakten 156.300 Alman markı miras parası, dekontlarla davacıya gönderilen değişik tarihteki paralar ile taraflar adına ortak olduğu anlaşılan Yapı Kredi Bankasındaki hesaptan davalı tarafından çekildiği anlaşılan 124.495,62 markın da dikkate alınıp alınmayacağının, bu hesaptan davalının yarı orandan fazla çektiği miktarın davacı lehine gelir hesabına girip girmeyeceğinin, davalının Merkez Bankası hesabındaki para giriş çıkışlarının da tartışılması ve bu hususta mahkeme görüşünün ortaya konması gerekir. Eksik inceleme ve değerlendirme ile tüm taşınmazlar yönünden bağış nedeni ile redde karar verilmesi doğru değildir.
    Bunun dışında, davacı evlilik içinde edinilen taşınır ve taşınmaz malların çalıştırılmalarından ve tarım arazisi olarak kullanılmalarından elde edildiğini ispat edecekleri gelirleri üzerinde katılma alacağı istediklerini de açıklamıştır. Her ne kadar dosyada bu hususta bir gelir elde edildiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmamakta ise de, az yukarıda açıklandığı üzere bağış nedeni ile dava reddedildiğinden bu hususta herhangi bir mahkeme görüşü ortaya konmamıştır. Bu durumda mahkemece davacıya katılma alacağı isteğine konu edilen 01.01.2002 tarihi sonrası malların çalıştırılmaları ve kullanımlarından elde edildiği iddia edilen gelirlerle ilgili belge ve delillerini sunması için süre ve imkan verilmesi, sunulduğu takdirde toplanıp, tüm deliller birlikte değerlendirilmesi, elde edilen bu gelirlerden mal rejiminin sona erdiği tarihte halen davalıda veya hesabında olduğu tespit edilen değer belirlendiği takdirde davacının katılma alacağı olup olmadığının değerlendirilmesi, TMK.nun 231 ve 236.maddeleri de göz önünde bulundurularak katılma alacağı ile ilgili olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken, bu talep yönünden de bağış sebebiyle redde karar verilmesi isabetli değildir.
    Davalının bedelli askerliği ile ilgili olarak ödenen miktar bakımından kural olarak bu bedelin iadesi isteği katkı alacağı kapsamında sayılmaz. Mal rejimi kapsamında olmayan bu bedelin isteğine ilişkin genel mahkemeler görevlidir. Ancak diğer isteklerle birlikte dava açıldığından usul ekonomisi de gözetilerek birlikte bakma ve değerlendirme gereği duyulmuştur. Askerlik bedeli ile ilgili talep dava dilekçesinde yer almakta olup başvuru ve nispi harç tüm isteklerle ilgili olarak birlikte alınmış bulunduğundan askerlik bedeli ile ilgili yöntemine uygun biçimde açılmış bir davanın olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece bu hususta usulüne uygun açılmış bir dava olmadığına ilişkin görüş yerinde değildir. O halde mahkemece bu hususta toplanan deliller değerlendirilerek iddia ve savunma doğrultusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
    Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları kısmen yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün onama kararı verilen dört adet taşınmaz dışındaki talepler bakımından 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 06.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi