Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklının genel haciz yolu ile takibine dayanak yaptığı çek, 20/05/2006 keşide tarihli olup, çek arka yüzünün incelenmesinde de ibraz tarihinin 22/05/2001 olduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar icra mahkemesince, muhatap bankadan ibraz tarihinin sıhhati araştırılmış, bankaca 2001 tarihinin sehven yazıldığı, gerçek ibraz tarihinin 22/05/2006 olduğu bildirilmiş ise de, her iki tarihin de ibraz tarihi olarak esas alınması halinde dahi çek vasfında etkili olmadığı görülmüştür. Takip dayanağı çekin, zamanaşımına uğramış olması, çek vasfını etkilemez, ancak alacaklının müracaat hakkının düşmesine neden olur. Zamanaşımına uğrayan çeke ilişkin takip yapılması halinde icra mahkemesince, bu eksiklik itirazen ileri sürülmediği sürece re"sen dikkate alınamaz. Dairemiz süregelen içtihatlarında da belirlendiği gibi genel haciz yolu ile takip yapılması halinde İİK"nun 62/4. maddesi gereğince yargılama aşamasında borçlu senet metninden anlaşılan zamanaşımı ve tahrifat gibi itirazlarını ileri sürebilir. İncelenen icra dosyası ve yargılama aşamasındaki mahkeme dosyasında borçlunun açıkça zamanaşımına ilişkin bir itirazının olmadığı görülmüştür. Bu nedenle mahkemece re"sen çekin zamanaşımına uğradığından ve çek vasfını kaybettiğinden bahisle itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ  : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24/06/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.