1. Hukuk Dairesi 2021/7220 E. , 2021/5578 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasındaki dava sonucu Adana Bölge Adliye Mahkemesince verilen hükmün Dairemizce oy çokluğu ile bozulması üzerine, verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasa"nın geçici 4/1. maddesi uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu gereği görüşülüp, düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan anneleri ..."ın maliki olduğu 1088 ve 1143 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/4’er paylarını satış göstermek suretiyle davalı oğluna devrettiğini, yapılan işlemin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazlarda davalıya devredilen hisselerin iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, davacılardan ... sunduğu 23.5.2014 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiştir.
Davalı, yapılan satışın gerçek bir satış olduğunu, murisin hissesini kendisine satması karşılığında taşınmaz üzerine ev yapmasını istediğini ve ölene kadar bu evde oturacağını beyan ettiğini, kendisinin ve eşinin emekli olduklarını, tüm ikramiye ve birikimleri ile ev yaptırdıklarını, karşılığında hisselerin devrinin gerçekleştiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacılardan ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davacılar yönünden muvazaa iddiasının sübut bulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, mirasbırakan tarafından davalıya yapılan temliklerin mal kaçırma amaçlı olmadığı, davacıların iddialarını ispatlayamadıkları, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesi ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiş, Dairenin 16.02.2021 tarihli ve 2019/1156 Esas, 2021/822 sayılı Kararıyla davacılardan ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davacılar açısından ise davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilerek oy çokluğuyla bozulmuş, azlık oyunda mirasbırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir bir nedenin ve muvazaanın varlığı konusunda somut bir olgunun ortaya konulamadığı, murise davalı tarafından bakıldığı ve murisin minnet duygusu ile hareket ettiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanması gerektiği görüşüne yer verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından önceki hükümde direnilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1923 doğumlu mirasbırakan ...’ın 13.12.1997 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı çocukları ..., davacı torunları...nin ve dava dışı torunlarının kaldıkları, davacılardan ...in yargılama aşamasında öldükleri, mirasçıları tarafından davaya devam edildiği, yine davalı ...’nin de yargılama sırasında 27.11.2017 tarihinde öldüğü, mirasçılarının davaya dahil edildiği, muris ...’nın, adına kayıtlı 1088 ve 1143 parsel sayılı çekişme konusu taşınmazlardaki 1/4’er paylarını 29.04.1994 tarihli satış işlemi ile davalı oğluna devrettiği, davacılardan ...’ın 23.05.2014 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince, hile hukuksal nedenine dayanarak ve çekişme konusu taşınmazlarla ilgili olarak, muris tarafından davalı oğluna karşı Erzin Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/164 E sayılı dosyası ile dava açıldığı, daha sonra murisin bu davadan feragat ettiği, yapılan temliklerin bu nedenlerle mal kaçırma amaçlı olmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, muris muvazaası olgusunun işlemin yapıldığı tarihte gerçekleştiği ve sonradan çeşitli nedenlerle muris tarafından dava açılmış olmasının muvazaalı işlemi geçerli hale getirmeyeceği, tüm dosya kapsamı ve dinlenen davacı tanıklarının beyanları göz önüne alındığında murisin tüm malvarlığını teşkil eden dava konusu taşınmazlarını bedelsiz olarak davalıya temlik ettiği, diğer mirasçılardan mal kaçırma kastının bulunduğu sabittir.
Bu durumda, davacılardan ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davacılar açısından ise davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma kararı yerinde olduğu için, bozma kararının düzeltilmesine gerek görülmediğinden, temyiz incelemesinin yapılmak üzere dosyanın 6763 sayılı Kanun"un 43.maddesi ile değişik 6100 sayılı HMK" nın 373.maddesinin 5.fıkrası uyarınca yetkili ve görevli Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE, 14/10/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.